DOLAR 32,3671
EURO 34,9565
ALTIN 2325,477
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Anne babaların çocuk yetiştirmedeki hatalı tutumları nelerdir?

Aslında tam da sınavlar yaklaşmışken çocukların meslek seçimlerinde anne babaların ne kadar etkili olması gerektiğini yazacakken, özel okulda öğretmenlik yapan bir arkadaşım ilk okul 3. Sınıf öğrencilerinin huysuz ve agresif olduklarından, hiçbir şekilde disipline olmadıklarından, kendisini ısıracak kadar dürtüsel, tepkisel olduklarından , ailelerin de eğitim-iletişim açısından isteksiz ve başarısız olduklarından bahsetti.

Bunlar dile getirildiğinde ebeveynlerin de öğretmeni suçlayan tavırlarıyla çözümlere kapalı olduklarını, evde de hem birbirleriyle hem de çocuklarıyla olan ilişkilerinin çıkmazda olduklarını gözlemlediğini söyledi. Demek ki meslek seçimini konuşmadan önce, almamız gereken daha çok yol var ve üzülüp bir kenara çekileceğimize, çocuk ve aile eğitimlerine ciddi anlamda eğilmemiz gerektiğini görüyorum.

Tabi yazının başında topu sadece anne babalara atsak da topyekün çocuğun eğitimine katılan kim varsa bu işte önemli birer aktör. Yani öğretmen, psikolojik danışman, bakıcı, hatta büyükanne-büyükbabalar. Ama tabi her şey çekirdek aile olan anne babalarla başlıyor, evde güvenli bir ortam yarattıklarında, dış dünyada sorunlar olsa da çocukların olası yaralanmaları onarılabilir oluyor.

İnsan yavrusu, doğası itibariyle özgürleşerek yaratıcı, bağımsız, özgün ve üretken bir birey olmaya programlanmıştır. Ancak fiziksel olduğu kadar ruhsal anlamda da sağlıklı olmak ve öğrenmek için bir başka beyine ihtiyacı vardır. Yani öğreneceği her şeyi bir başka birey sayesinde öğrenir. Bu öğrenme sırasında da annesine (bakıcısına) güvenli bağlanmak ister. Onun şefkatli kollarında , kendisini saran ve ihtiyaçlarını anlayan bir anne ister. İlk emeklemeyi öğrendiği ve adımlarını attığı andan itibaren hayatının bundan sonrasında da dış dünyayı tanımak için yaptığı her atılımda, annesinin onu girişimleri için desteklemesine, hataları yüzünden cezalandırmadan eğitim ve öğrenme sürecine ihtiyacı vardır. Kısaca ne öğreniyorsak anneden (bakıcılarımızdan) öğreniriz. Öğrenirken de şefkat ve koşulsuz sevgiye ihtiyaç duyarız.

Ama ne yazık ki genelde anne-babalar, kendi anne babalarından duygularını düzenlemevi öğrenemedikleri için yaralılardır. Hatalı ilişki kurma biçimleri yüzünden, yine kendi anne babalarının hatalı tutumlarını tekrar ederler.
Bu hatalı tutumların temelinde ‘’duyarlı olmak–duyarsızlık’’, ‘’kabul-ret’’,’’işbirliği-çatışma’’ ,’’ulaşılabilir olmak-önemsememek’’ gibi kalıplar temeldir ve bu kalıp davranışlar bazen tek başına, bazen birlikte yer alır.

Böyle davranan aileler:

Öncelikle büyük bir kısmı kendi duygularını yönetemez, ki burada olumsuz olan ve çocuğu yaralayan öfkelerine hakim olamaz ,sözlü ya da fiziksel şiddete başvururlar.
Bazısı fiziksel yakınlık kurmaktan çekinir, kucağına almaz, çocuğu gözyaşları içinde bırakır, onun duygusunu anlamaya çalışmaz, duygusunu dönüştürmeyi ve sorunu çerçevelendirmeyi de yapamaz. Çocuğunu bu şekilde disipline edeceğini sanır, erkenden kendi başının çaresine bakmasını ister, halbuki çocuk ciddi anlamda ruhsal olarak baskı altında hisseder ve baş edemediği duyguları bastırır. Temelde anne babaya bağlanamaz. Bu çaresizlikle kendisini hiç anlamayacak ebeveynle bağlarını kopartır. Sonraki hayatında da herkesle bağlanma sorunları yaşar.

Bazı ailelerde anne ayrı telden baba ayrı telden çalar. Biri yasaklar, biri izin verir. Tutarsız bu tavır yüzünden çocuk sınırları hep deleceğini bilir. Bazı büyük ailelerde ise anne baba söz birliği edebilir ama kendi anne babalarına söz geçiremez , Büyükanne ve büyükbabalar sevilmek için bu yasakları deler. O zaman çocuk birinin kötü , ötekinin iyi olduğunu düşünür.Tutarsızlık yüzünden ailede hiç bir kural konamaz.
Bazı anne babalar çocuğu doğar doğmaz onun bir prens ya da prenses olduğunu hissettirir, hiç bir sınır koymaz. Onlara göre dış dünya hatalıdır, ev güvenlidir. Çocuğun yaptıklarına değil, varlığına övgüler düzer.’’Sen çok akıllısın, çok güzelsin‘’diye diye büyütür. Çocuk hata yaptığında bunu çerçevelendirmez . Onu oyuncağa boğar, hiç sorumluluk vermez, yediği önünde yemediği ardında, hiç kırılmadan, hiç hatalı bulunmadan öylece büyümesine izin verir. Bu çocuklar büyüdüklerinde de herkesin kendisine uyum göstermesini ister, karşılarına çıkan zorluklardan mutsuz olur. Hep başkalarından fedakarlık bekler. Aslında güçlü görünse de içte çok kırılgandır .

Kırılganlığı nedeniyle en ufak zorluktan çok etkilenir, emredici ,tahammülsüz ve baskıcı hareket eder, yakın çevresine kan kusturur, Bazen de hayata atılmakla ve başkalarıyla ilişki kurmakla ilgili ayrıca beceriksiz olur.
Bazı anne ve babalar çocuklarının büyümesinden ve bir gün yuvadan uçma ihtimalinden korkar. Çocuklarının bebeklikteki gibi hep kendileriyle kalmasını ve kendilerine bağımlı olmasını ister. Bu tip anne ve babalar bunu çocuklarıyla “arkadaşlık” kisvesi altında yapabilirler. Bunun için aile dışındaki insanları tehlikeli olarak göstermeye çalışabilirler. Böylece daha sonra eşine veya kendi çocuğuna bağımlı bir insan yetiştirmiş olurlar.
Bazı anne ya da babalar pasiftir. Çocuklar kendi başlarının çaresine bakmak zorunda olduklarını bilir. Bu tür ebeveynler zor zamanlarda çocuklarını, hatta bütün aileyi yüzüstü bırakabilir. Güvensiz ortamda büyüyen çocuk kapsanmamış olarak başarıya ve doğru bir hayata odaklanamayabilir. Hedef gösterilmediğinden ya da güvensizlikten, nereye gideceğini bilmez halde kendi kapasitelerine ulaşamayabilir, ulaşsa da Dünya’yı güvensiz bir yer olarak hissedecektir.

Bazı anne babalar kaygılıdır, mükemmeliyetçidir, çocuklarını sürekli denetlemek ister. Çocukların yeteneklerini ortaya çıkarmalarına, kendi olmalarına izin verecek etkinlikler, seçimler yapmalarına izin vermez . Bazıları o denli tahammülsüzdür ki, her hatayı görür.Sürekli ikaz eder ve utandırır. Akılları sıra hata yapmalarını önlemek ister, ama sonuçta anne babasının sözünden çıkamayan, kendi olamamış bireyler yetişir. Bu çocuklar büyüdüklerinde meslek ve aile hayatlarında bireysel olmadıklarından istedikleri ve gerçekten başarılı olacakları meslekleri seçemez, kendi başına karar alamaz, kurdukları ailede kararlarını eşlerine bırakabilir. Oysa bazen geniş yürekli ve affedici olmak, onun yanında olarak hatalarını bir daha tekrar etmemesi için destek olmak onun hayata daha güvenli olmasını ve zorluklardan korkmamasını sağlar.
Ayrıca, çocuğun erkenden olgun , büyümüş de küçülmüş gibi davranmasının beklenmesi de temel hatalardan biridir. Bazı anne babalar çocuğa zamanından önce ,gereğinden fazla sorumluluklar vermek eğilimindedir. Kendi bakımları, öteki kardeşlerinin bakımlarını bile çocuktan bekler.Çocuğu geleceklerinin bir sigortası olarak Dünya’ya getiren aileler bile vardır. Oysa çocuk çocuktur.Herkesin duygusunu anlayışla karşılaması sahte bir yanılsamadır. Onun olgunluk çağı değildir. Böyle davranması onun duygularını baskıladığını gösterir. Böyle büyüyen bir çocuk sahte bir karakter yapısı geliştirecektir. Kendi istek ve arzularına göre değil ebeveynlerinin çizdiği karakteri benimseyecektir.

Aile dinamikler ve çocukların geliştireceği tepkiler buradakilerin birebir aynısı değildir, örneklemler benzerlikler ve farklılıklar gösterebilir. Ama temel olarak bütün bu ve daha başka bir çok yanlış eğitimlerle çocuklarımız mutlu bireyler olarak büyüyemez ve hayatlarını mutlu geçiremez. Anneler ve babalar ilişkileriyle ve davranışlarıyla çocuklarına örnek olmalıdır. Eğitim sürecinde nasıl davranmalı diye toparlamak gerekirse;
Çocuklar sınırlara ihtiyaç duyar. Bu hayatta yapabilecekleri ve yapamayacaklarını (yani dış dünyanın gerçekliğini) ebeveynlerinden öğrenmelidir. Bunları öğrenmek acılı bir süreçtir. Bu süreç sırasında çocuk için güvenli ilişki örneği ve sığınabileceği sağlam bir kale olmak en değerli şeydir.

Anne baba olarak hata yapabileceğimizi ve çocuğumuzun da hata yapabileceğini kabul etmek bazı anne babalara çok zor gelebilir. Çocuğumuzu güçsüz ve çaresiz görmeye dayanamayabiliriz . Ama çocukların gelecekte zaten dış dünyadan kırılacağını bilmeli ve çocuğun daha küçükken ufak ufak kırılmasına müsaade etmelidir. Bunun için çocuklarımıza sorumluluklar da vermeliyiz .Bu kırılmalar da onun kaldırabileceği oranlarda olmalıdır..Yani çok küçük bir yaşta büyük sorumluluklar çocuğu çaresiz ,güçsüz ve yetersiz hissettirebilir.

Zamanı geldiğinde kendi kararlarını almasına ve bunların sonucuna da katlanmasına izin verilmelidir. Çoğu zaman hatalar doğru yollarla götürür. Çocuk bu kırılmalarda son derece hayal kırıklığı yaşayacaktır, öfke nöbetleri geçirecektir. İşte bu zamanlarda çocuk için güvenli ilişki örneği ve sığınabileceği sağlam bir kale olmak yine anne babadan beklenir. Öyle ki çocuğun zayıf kişisel gücünü (ego) destekleyerek kaldıramadığı duygu yükünü göğüslemek, bu sırada onun her türlü öfkesini ve çıkışlarını kişisel algılamadan ,onun utanç,üzüntü,korku,öfke,değersizlik,kaygı vs..duygularını anlamlandıracak samimi sohbetler edebilmek, (gerçekliği de bunların yanında tutarak) ve duyguları dönüştürmesine yardımcı olmak bizim en temel görevimizdir.

‘’Yeterince iyi ebeveyn’’ olmak. Ne önündeki engelleri tamamen kaldırmak, ne önüne kaldıramayacağı yükler bırakmak. Ne enerjiyi kesmek, ne de üzerinden el çekmemek. Ne ihmal, ne ihlal…
Siz hangi hatalı anne baba tutumlarıyla büyüdünüz? Hangilerini dönüştürdünüz ve çocuğunuzda bunu tekrarlamadınız? Bu yazdığımız şeyler içinde neler canınızı yaktı,neleri yapamam dediniz ?

Sevgi,saygı ve selamlarımla…
Klinik.Psik.Filiz Ömeroğlu.

Kaynaklar:
https://www.psychologytoday.com/us/blog/peaceful-parents-happy-kids/201404/how-change-your-childs-behavior-without-punishment,
Lindsay Gibson (Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları,Sola Yayınları)
Margereth Mahler( İnsan Yavrusunun Psikolojik Doğumu,Metis Yayınevi)
Tahir Özakkaş (Bütüncül Psikoterapi,Litera Yayınevi)

 

 


YORUMLAR

Solve : *
1 + 20 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.