DOLAR 32,4818
EURO 34,7789
ALTIN 2472,262
BIST 9530,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Diyabet ile kanser ilişkisi kesinleşti, detayları…

Diyabet ile kanser ilişkisi kesinleşti, detayları…
28.05.2020
A+
A-

Diyabetli hastalarda kanser görülme riski diyabet olmayanlara göre daha yüksektir. Bu sonuç 19. yüzyıldan bugüne yani 100 yılı aşkın yapılan gözlemlerin ve araştırmaların bir sonucudur.

Genel olarak tip-2 diyabeti olan hastalarda kanser görülme riski şeker hastalığı olmayan kontrol grubuna göre % 20 ila % 120 arasında daha fazladır. Bu konuda yapılmış birçok epidemiyolojik çalışma vardır ve kanser tipine göre risk değişmektedir. Japonya’da yapılan ve yaklaşık 98000 kişinin izlendiği bir çalışmada diyabetli erkeklerde tüm kanserlerin görülme sıklığı diyabetik olmayan erkeklerden % 27, diyabetli kadınlarda da benzer şekilde % 21 daha fazla bulunmuştur.

Diyabetli erkeklerde en yüksek risk % 124 oranıyla karaciğer kanserinde saptanmıştır. Bunu sırasıyla böbrek (% 92), pankreas (% 85), kalın bağırsak (% 36) ve mide (% 23) kanserleri takip etmektedir. Diyabetli kadınlarda da yine en çok karaciğer ve mide kanseri görülme riski artmaktadır; risk artışı sırasıyla karaciğerde % 94 ve midede % 61’dir. İsrail’de yapılan 6700’ü aşkın diyabetli hastanın 8 yıl izlendiği bir çalışmada diyabetli kadınlarda en çok ürogenital sistem ve sindirim sistemi kanserlerinde artış gözlenmiştir; bu kanserlerde risk artışı sırasıyla % 96 ve % 38’dir. İsveç’te ve A.B.D.’de yapılan daha büyük çalışmalarda da benzer sonuçlar gösterilmiş olup diyabetlilerde en çok başta karaciğer ve safra yolları, pankreas, kolon ve rektum olmak üzere tüm sindirim sistemi kanserlerinin ve böbrek kanserinin, diyabetli kadınlarda da bunlara ek olarak rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserlerinin arttığı bildirilmiştir. Bu çalışmalarda iki ilginç sonuç daha saptanmıştır; birincisi prostat kanserinin diyabetli erkeklerde daha az görülmesidir; örneğin İsrail çalışmasında prostat kanseri görülme riskinde % 47 azalma bildirilmiştir. İkinci önemli bir gözlem ise kanser tanısı konulan şeker hastalarında sağkalımın daha düşük olmasıdır.

Kanserle birlikte şeker hastalığının varlığı genel mortaliteyi % 40, cerrahi sonrası ölüm oranını ise % 50 arttırmaktadır. A.B.D.’de 1982’de başlayan ve 16 yıl süren, yaklaşık olarak 500 bin erkek ve kadının katıldığı (toplam 1 milyon kişi) büyük bir gözlem çalışmasında her iki cinste ölümcül kolon, pankreas, karaciğer ve mesane kanseri, kadınlarda da meme kanserleri diyabetlilerde daha fazladır. Kandaki şeker miktarı ile mortalite (ölüm oranı) doğru orantılıdır. Diğer yandan akciğer kanseri ile diyabet ilişkisi gösterilememiştir.

Tip 2 diyabette ve kanserde ortak risk faktörleri vardır; bunlar yanlış beslenme, obezite ve fiziksel aktiviteden uzak bir yaşam tarzıdır. Diyabetlilerde direkt olarak kanser oluşumunu hızlandıran faktörler ise; şeker ve insülin düzeylerinin aşırı derecede artmış olması, yağ dokusundan salgılanan bazı hormonlar ve sitokinlerdir.

Kanser hücreleri, normal hücrelerden farklı olarak yüksek miktarda glukoz yani şeker ile beslenirler. Buna bağlı olarak kanser hücresinin çevresindeki ortam bozularak hücre ve doku hasarı oluşur. Hasar görülen yere vücut savunma mekanizması olarak iltihap hücrelerini gönderir. Vücutta bir iltihap olduğu zaman o bölgede damarlanma fazlalaşır. Bu ortamda DNA mutasyonları artar. Bu değişimler; tümörün gelişmesi, beslenmesi ve çoğalması için çok iyi bir ortam oluşturur. İnsülin hormonunun kan şekerini düşüren metabolik etkisinin yanı sıra yüksek miktarlarda ‘mitojenik’ yani hücre çoğalmasını hızlandıran etkisi de vardır. Bu, kanser oluşumunda rol oynayan faktörlerden birisidir.

Tedavide kullanılan insülinin iki tür etkisi vardır, bunlardan birincisi metabolik etkisidir yani hepimizin bildiği kan şekerini düşürücü etkisidir. Bu zaten olması gereken ve beklediğimiz bir etkidir. Ancak, tip 2 diyabetlilerde sürekli bir açlık duygusu vardır (çünkü kandaki glukoz hücre içine girememektedir; insuline direnç vardır), hastalar çok fazla yemek yer, doyma duygusu oluşmaz ve bu da endojen insülin miktarını arttırır. Bu durum uzun yıllar devam ederse insülinin ikinci etkisi (mitojenik etki) ortaya çıkar. Hücre çoğalmasını hızlandıran bu etki istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla uzun süre ve yüksek dozlarda insülin tedavisi de risklidir. İnsülinin tedavide kullanılan 2 tipi vardır; kısa ve uzun etkili insülinler. Yapılan çalışmalarda kısa etkili insülinlerin kanser riskini arttırdığına dair herhangi bir ilişki gösterilememiştir. Buna karşılık uzun etkili insülinlerin laboratuvar çalışmalarında normal insan insülinine göre IGF reseptörüne daha çok bağlandığı ve hücre çoğalmasını arttırdığı gösterilmiştir. İnsan çalışmalarında ise sonuçlar çelişkilidir. Yaklaşık 127000 hasta dosyasının geriye dönük olarak tarandığı bir Alman çalışmasında uzun etkili insülinlerden birisinin kanser gelişme riskini arttırdığı görülmüştür. Dikkatlerin üzerine toplandığı bu insülin tipi için bir başka çalışmada (Mannucci ve ark. 2010) günlük kullanım dozunun 0.3 IU/kg’ı geçmemesi gerektiği bildirilmiştir. İlacı üreten firmanın yaptırdığı 31 randomize çalışmanın toplu analizinde ise böyle bir kanser risk artışı gösterilememiştir. İsveç ve İskoç çalışmalarında da böyle bir risk artışı gösterilememiştir. Görüldüğü üzere konu tartışmalıdır ve uzmanların görüşü, bu tip insülinleri kullanan kişilerin tedavilerine devam etmeleri yönündedir; sadece genetik olarak kanser riski taşıyan bireylerin insülin tipini değiştirmeleri önerilir.

Ağızdan alınan diyabet ilaçlarından insülin duyarlılığını arttıran biguanid grubu ilaçların (metformin’in), kanseri bir dereceye kadar önlediği gösterilmiştir. Diyabet tedavisinde kullanılan ağızdan alınan ilaçlar aslında kanda insülin düzeyini artırmaya yönelik ilaçlardır. Oysa biguanid grubu ilaçlar (metformin) böyle değildir; tam tersine hem kan şeker düzeyini düşürür, hem de insülin düzeyini artırmaz. Şeker hastalarına ve obezlere önerilen bu oral ilacın (metformin’in) kanser riskini azalttığı gösterilmiştir. Biguanid grubu dışındaki diyabet ilaçlarının böyle bir koruyucu etkisi yoktur. İngiltere’de 62000’den fazla 40 yaş üstü şeker hastasının geriye dönük taramasında metformin’i tek başına kullananlarda, insülin dahil diğer tedavileri kullananlara göre kanser gelişimi en düşük oranda bulunmuştur. ABD’de MD Anderson Kanser Merkezi’nde bu ilacı kullananlarda, kontrol grubuna göre pankreas kanseri gelişme riski anlamlı olarak düşük bulunmuştur (Li ve ark. 2009).

Kaynaklar:
Piatkiewicz P, Czech A. Glucose metabolism disorders and the risk of cancer. Arch. Immunol. Ther. Exp. 2011; 59:215–230.
Giovanucci E, Harlan DM, Archer MC, et al. Diabetes and cancer. Diabetes Care 2010; 33:1674–1685.
Hemkens LG, Grouven U, Bender R. et al. Risk of malignancies in patients with diabetes treated with human insulin or insulin analogues: a cohort study. Diabetologia 2009; 52:1732–1744.
Currie CJ, Poole CD, Gale EAM. The influence of glucose-lowering therapies on cancer risk in type 2 diabetes. Diabetologia 2009; 52:1766–1777.
Hernández-Díaz S, Adami H-O. Diabetes therapy and cancer risk: causal effects and other plausible explanations. Diabetologia 2010; 53:802–808.
Mannucci E, Monami M, Balzi D, et al. Doses of insulin and its analogues and cancer occurence in insulin-treated type 2 diabetic patients. Diabetes Care 2010; 33:1997–2003.
Li D, Yeung SC, Hassan MM et al (2009) Antidiabetic therapies affect risk of pancreatic cancer. Gastroenterology 2009; 137:482–488.

Prof. Dr. N. Faruk Aykan

http://farukaykan.com/iletisim/


YORUMLAR

Solve : *
25 − 6 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.