Amerika’nın keşfi ve bize öğrettikleri -2-
Amerika kıtasının keşfi ve sonrasındaki gelişmeler bana proje yönetimi ve ekonomi konusunda pek çok kez ilham vermiştir.
Zira keşfedildiğinde oradaki medeniyetin daha geride olması fakat zaman içerisinde en ileri medeniyet durumuna gelmesi ve tabii keşfin pusulayı bulan ve medeniyetin o zaman dilimindeki öncülerinden Çinlilerin yerine Avrupalılarca yapılmış olması güzel inceleme alanları olarak gözümde canlanıyor. Daha önceki yazımızda keşifte neden bizden daha geride bir medeniyet ile karşılaştığımızı konuşmuş idik. Bu sefer ise neden Amerika Çinliler tarafından keşfedilmedi? Sorusuna cevap arayacağız:
Önce durumu bir özetleyelim, Çin’in pusula, denizcilik, haritacılık gibi alanlarda öncü olarak birçok gelişimin altında imzası olduğunu biliyoruz. Ticaret nedeni ile oldukça zenginleşmiş dönemleri de oldu. Komşusu ve çoğunlukla da düşmanı Japon ve Taiwan ulusları ile de bazen savaş bazen ticaret amaçlı denizciliği ise bolca kullandı. Buna karşın biraz daha ileri gidip ufku araştırma ihtiyacı duymadı. Peki Neden?
İhtiyaçların arzı belirlemesi: Doğal olarak hepimizin tarihten bildiği gibi, Çin konum olarak devamlı saldırı altında ve kendisini koruması gereken bir coğrafyada. Zaten bu nedenle de savaş destekli teknolojilerde hızlı bir atılım yapmıştı. Diğer taraftans gerek ticaret gerekse iletişim ya da zoraki göçler nedeni ile Avrupa kıtasına yönelmek sonsuz bir denize açılmaktan daha mantıklı ve kolaydı. Burada atın önemi gene karşımıza çıkıyor. Geçen yazımızda da belirttiğimiz üzere at önemli.
Okyanusların Konumu ve hareketleri: Öncelikle Amerika ve Asya kıtalarının birbirlerine çok yakınlaştığı kuzey bölümlerinde kutup iklimine de olan yakınlık nedeni ile erişim oldukça zor. Şartların daha müsait olduğu bölümlerde ise kıtalar arası mesafe oldukça büyüyor. Bununla birlikte gerek deniz akıntıları gerekse rüzgar bakımından Asya’dan Amerika kıtasına gitmek oldukça zorlayıcı bir etap. Benzer şekilde kıtaya nispeten yakın olan Avustralya kıtasının da keşfedilememiş olması akıntıların ve rüzgarın etkisi ile açıklanabilir.
Skolastik Düşünce: Avrupa’ da kilise ya da devlet baskısı altındaki düşünce ve bilim artık rüştünü ispat etmiş ve hürleşmişti. Diğer taraftan Çin her ne kadar maddi olarak zenginliğine devam etse de bilimin eski gücü kalmamış ve iktidar savaşları ile boğuşan bir yapıdaydı. Avrupa aynı zamanda farklı ticari yollar aramakta idi zira buna ihtiyaç duyuyordu. Zaten Amerika’nın keşfi aslında farklı ticari rotalar ararken gerçekleşmişti. Özetle daha hızlı ve güvenli ticari yollar aranması biraz meraktan biraz da zoraki ihtiyaçlardan dolayı desteklendi ve keşifler birbiri ardına geldi.
Peki, proje yönetimi açısından bakarsak tüm bunlardan hangi sonuçları çıkarabiliriz?
- Her projede mevcut ihtiyaçların belirlenmesi çok ama çok önemlidir ama mümkün oldukça ileri dönemlerdeki değişimleri ve ortaya çıkacak yeni trendleri tahmin etmeye çalışın. En azından değişimlere açık bir yapı oluşturmayı kurgulayın.
- Olaylara farklı açılardan bakmaya çalışın. Her yeni bakış size yeni ufuklar gösterecektir.
- Serbest düşünceye önem verin. Yıllardır “beyin fırtınası” tabiri yerli yersiz kullanılır. Ama beyin fırtınasının ilk kuralının hiçbir fikri eleştirmemek olduğu bilinmez. Kültürümüzden midir genlerimizden midir? Bilinmez ama benim gördüğüm kadarı ile bu konuda yol almamız gereken daha çok yol var.
- Seçilecek ürün (tool) önemli. At sizi kıtalar arası taşır ama gemi okyanusları aşmanızı sağlar.
- Tabii gemi ya da at, bunu layıki ile kullanacak kişilere emanet ederseniz.
- Proje şansını da hiçe saymayın. Şans hep yanınızda olsun.
Ömer ZEYBEK
Datarebus