DOLAR 32,4178
EURO 34,4433
ALTIN 2487,483
BIST 9679,8
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

“Ben” istediğim zaman bu nehirden çıkarım!

Şevin Mızrak

Bir süredir mutluluğun bize en çok empoze edilmeye çalışılan duygu olduğunu düşünüyorum. Sanki yüzyılımızın nihai amacı mutlu olmakmış gibi, yanında kocaman bir talep kümesi ile birlikte yürümemiz gereken bir hedef ya da bazen takınmamız gereken bir maske…

İdeal resimde; mutlu, fit, güzel ya da yakışıklı, eğitimli, başarılı vb. olmak da gerekiyor. Hatırlar mısınız obua çalarken koşan bir çocuktan bahseden bir reklam vardı. Günümüz iletişim araçları sayesinde ve satış ekonomisinin gücüyle tüm bu fikirler adım adım işleniyor bizlere. Sanki bunlardan biri eksik olsa mutsuzluğa mahkûm olacakmışız algısı yerleştiriliyor zihnimize. Çocuk yaştayken sınavlar, yetişkin olunca ise muhtemelen mobbinge maruz kalacağımız ama yine de yaşamak için katlanacağımız işler için durmadan ve dinlenmeden koşuyoruz. Halbuki durmak, yorulmak, değiştirmek, geliştirmek için yollar aramak, bazen sadece bir adım geri çekilip bakmak isteyebiliriz. Ama en önemlisi ise bizim “mutsuz olmak” gibi bir hakkımız var. Hem de hırslarımızın gölgesinde kalmadan sadece varoluşumuz ile ilgili mutsuzluklara hakkımız var. Mutluluk maskesini yüzümüzden indirmeye, belki içimize dönmeye, bu duyguyu sonuna kadar dışarıya vurmaya hakkımız var.

Mutsuz olmanın bir manifestosu olmalı. Bunu yaşamak isteyenlere saygı gösterilmeli. Ne de olsa bu durumu fark edip; -“bana biraz müsaade ederseniz, bir süre köşemde mutsuz olacağım, bana karışmayın.” demek bugünlerde hem büyük bir lüks hem de cesaret işi.

Eğer kendinizi mutsuz hissediyorsanız illaki depresyonda olmanız gerekmiyor. Hayattan sürekli keyif almamak ile bunu geçici ve farkında olarak yaşamak arasında büyük fark var.

 

 

 

 

 

 

Depresyonda olmak; hızla akan bir nehirde ne olduğunu anlamadan sürüklenmek ise, mutsuzluk durumu; aynı nehirde –“kendimi bırakma hakkımı kullanıyorum, ben istediğim zaman bu nehirden çıkarım.” diyebilmektir. Bu aslında biraz da cesaret işi çünkü herkesin mutlu olması gerektiğine dair inanış sizin bu sürecinizi baltalamak için hazır bekliyor. Günümüz kendi yüzüne bakmaya cesaret edemeyen insanlarla dolu iken yanınızdakilere mutsuzluk aynası olmanız pek hoş karşılanmayacaktır.

Bu arada mutluluk hedefi ile yaşayan kaç kişinin gerçekten mutlu olduğu da tartışılır. 7/24 mutluluk zaten söz konusu değil. Mutluluk anının tam tanımı için mutsuzluk tanımına ihtiyacımız var. Keşke bu her iki duygu durumunda da bir adım geri çekilerek uzaktan kendimize bakabilsek. Her ikisini de yaşamak için kendimize izin versek ve bu anlarda kendimizi gözlemleyebilsek. Hedeflerden, hayallerden oluşmuş bir dünya yerine şimdinin gücünü kavrayabilsek. Olduğumuz gibi olmanın ne kadar özgürleştirici olduğunu fark edebilsek. Etrafınıza bakın bunu yapabilen insanlar göreceksiniz ve eğer bu yolda yürümek isterseniz yapabileceğiniz birçok çalışma var. Ama en önemli adım sanırım bilinçli bir şekilde oto pilottan çıkmak. Hayatın bizi kontrolsüzce sürüklemesine son verip kendi gücümüzü ele almak. Kendimizi içinde bulduğumuz zorluklardan yavaş yavaş çıkarmak. Kendi enerjimize, kendi bütünlüğümüze sahip çıkmak. Sinir sistemimize kulak verip fazlaca stres yüklendiğimiz durumlardan kendimizi uzak tutmak. Hepimizin sinir sisteminin bir kapasitesi var ve bu kadar baskı altında pek fazla fonksiyon gösteremiyor. Bu süreç uzadıkça da daha kötü bir hale geliyor.

Bu durumla baş etmenin yollarından bazılarını çok kolay keşfedebilirsiniz. Sevdiklerinize zaman ayırın, doğada vakit geçirin, somatik egzersizler yapın, mindfulness öğrenin, dindar bir insansanız ibadet edin vb. Bunların hepsi sisteminiz üzerindeki baskıyı azaltacak ve kendinize yeni bir bakış açısı ile bakmanıza yardımcı olacaktır. Şaşırabilirsiniz ama o zaman mutsuzluğunuzdan bile keyif alabilirsiniz.

Unutmayın ki; mutsuzluk da mutluluk kadar hakkımızdır ve siz istediğiniz zaman bu hızlı akan nehirden çıkabilecek güce sahipsiniz…


YORUMLAR

Solve : *
17 × 19 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.