Biraz da patronum kişisel gelişsin!

Kişisel gelişim, farkındalık ve pozitif psikoloji hem dünyada hem de ülkemizde altın çağını yaşıyor. Vahşi kapitalizmin acımasızca bozduğu dengemizi, kişisel gelişim eğitimleri, farkındalık organizasyonları ve pozitif psikoloji seansları ile yeniden düzeltmeye, yoluna koymaya, kendimiz olmaya çabalıyoruz.

Olduğumuzdan biraz ” daha” huzurlu, dengeli, mutlu,başarılı , sağlıklı vs. olabilmek , kendi yolumuzu bulabilmek, fabrika ayarlarımıza geri dönebilmek gibi isteklerle çoğu zaman kendi irademizle bu arayışlara giriyoruz. Aradığımızı da er geç buluyoruz. Bu konuda istekli olana yardımcı olacak çok doğru kişiler ve adresler var artık ülkemizde. 

 Ama bazen de patronlar , CEO’lar, Genel Müdürler, IK’cılar sizin yerinize bu kararı veriyor. ” Hadi biraz da bizim çalışanlar kişisel gelişsin…Fazla da kişisel olmasın ama…Takım çalışmasını da biraz geliştirelim..Zaman yönetimi de daha iyi olabilir aslında …vs.” diyerek eğitim arayışlarına giriyorlar. 

Patronların ya da üst yönetimin tam olarak ne olduğunu bilmeden , anlamadan ya da inanmadan , sırf ” personeli gaza getirme , daha etkin çalıştırma, daha yüksek performans alma ..” amacıyla satın aldığı bu eğitimlerde, ilgili kurum personelinin büyük çoğunluğunun aklında hep o soru oluyor : ” Acaba patronlar, CEO’lar, Genel Müdürler de bu eğitimleri alıyorlar mı ? Alıyorlarsa neden hala bizi dinlemiyor, anlamıyor, takım çalışmasına uyum sağlamıyor, zamanı iyi yönetemiyor, bize Zaman kaybettiriyorlar ?! “

Kısacası çalışanlar diyor ki ” Neden hep biz kişisel gelişiyoruz, keşke biraz da patronlarımız, yöneticilerimiz kişisel gelişse !” 

İyi haber bu konuda özeleştiri yapabilecek, özgüven sahibi , gelişime ve değişime açık yeni nesil patronların sayısı her geçen gün artıyor. İşe kendinden başlayan, bu farkındalığı önce kendi davranışları, yaklaşımları, iletişim biçimleri üzerinde yaşayan, zihnen genç olan ve daima genç kalan patronlar gerçekten var. 

Kötü haber, işletmelerin bir çoğunda hala ” Ben mükemmelim ama ekibim yetersiz..” diye düşünen ve yukarıdan aşağıya bu düşünceyi yayan, aşılayan yöneticiler iş başında. ” Birlikte ” büyüme ve gelişme fikrine uzak, ” iyi olan her şey benden ötürü, kötü olan her şey senden ötürü ..” diyen , bu düşünce ile hareket eden, güven vermeyen kişilerin kontrolünde yürüyen işlerde hep bir tatminsizlik, tutarsızlık, istikrarsızlık söz konusu. 

Gelişim ve değişim konusunda istekli organizasyonlarda ” aynı dil”in konuşulması çok çok önemli. Gözlemlerime göre bir kurumda/ organizasyonda ” patron ” hangi dili konuşuyorsa , tüm ekip o dili konuşmak durumunda kalıyor, yoksa iletişimsizlik ya da yanlış iletişim , yukarıdan aşağıya doğru silsile halinde yayılıyor ve toplam kaliteyi , kurumsal başarıyı, genel performansı olumsuz yönde etkiliyor. 

Kişisel gelişim klişelerini, kapitalist düzenin talep ettiği standartlarda, hap şeklinde, her kuruma aynı şekilde yutturmayı bırakıp, ülke olarak, millet olarak, toplum olarak, kurumlar ve kişiler olarak gerçekten gelişeceğimiz, değişeceğimiz , dönüşeceğimiz bir formatta, kişiler arası iletişimi etkin şekilde güçlendirici eğitimler tasarlayarak ilerlemeli artık eğitim kurumlarımız. Patronlar da bunu talep etmeli ve neyi talep ettiğini önce kendisi deneyimlemeli ve içselleştirmeli. 

Gerçek gelişim, değişim ve dönüşüm “İş”te o an başlayacak. Buna garanti verebilirim .