Değişim mi dönüşüm mü?
Nasıl ilginç bir dönemdeyiz?
Hiç öngörülebilir bir süreç yaşamıyoruz. Her şey “her an olabilir” koduyla gerçekleşiyor sanki…
Çalışma saatleri, çalışma şekilleri, ofis kavramları sürekli şekilleniyor…
Üretim kalemleri değişiyor. Kalıp işleri 3D yazıcıya yerini bırakıyor.
Meslekler… Yapay zeka ile insanoğlu arasında şekillenmeye devam edeceğe benziyor…
Tatil kavramı güncelleniyor… Hiç olmadığı kadar karavan kamp yapanlara hizmet veren sektörler büyüyor
Eğitim alanında kişisel öğrenme modelleri koçluk mesleği ile geleceğin liderlerini şekillendiriyor…
Tüm bu müthiş hızın içinde olan insanoğlu ne yapıyor?
“Yeni” konfor alanını bulana kadar devam edecek bir çaba ile var olabilme, var olmayı bilme yolculuğunda… Kah gelişerek, kah depresyon kapılarını zorlayarak, kah fırsat kollayarak, kah kendine yatırım yaparak, kah kurban rolüne bürünerek…
Yol yok… Yola çıkanın adımları ile belirir yollar…
Gelecek nesillere bırakacağımız cesaret hikayelerimizi yazıyoruz… Ya da “birileri” ne yapmamız gerektiğini söyleyene kadar, sadece duruyoruz. Durmanın güvenli alan olduğuna inanmak istiyoruz.
….
Peki ya kurumlar, sizin kurumunuz ne yapıyor?
Bir kesimin ki tecrübe edilmemiş bir süreç içinde olduğumuzun altını çiziyorum, öngörülerine göre belirlenen şablona uymak için fazlalıkların kesildiği, eksiklerin tedarik edildiği bir değişme çabasında mı?
Yoksa;
Tüm çalışanlarını “kaynak değil, değer” olarak tanımlayarak güncellenen bir vizyon içinde bireysel misyonları belirleme sürecinde mi? Mümkün olabilecek en iyi versiyonuna, yeni vizyonuyla, dönüşme yolculuğunu kendi değerleri ile yeniden yazma çabasında mı?
Yeni, her zaman korkutucudur…
Yeni, her zaman belirsizliktir…
Aynı zamanda yeni; heyecan vericidir, nefes kesicidir, konfor alanını darma duman eden girdaptır.
Yeni fırsat demektir,
Yeni, yapılanma demektir… Çürük elmaların ayrılması için sallantıdır…
Küresel yeni, hayallerin güncellenmesi için açılan alandır…
Bu alanı ya kullanırsın ya da koruma duvarlarını öyle bir yükseltirsin ki gök kuşağının altındaki hazine sandığını hiç göremezsin😊
Marshall Goldsmith’in dediğii gibi “Sizi buraya getiren, daha ileri götürmeyecektir.” Bu bakış açısı ile kurumlara yönelik pek çok programı incelediğinize eminim.
Dönüşüm yolculuğuna ışık tutacak alet çantalarından birisi de koçluk mesleği üzerine kurulu programlardır.
Koçluk; konusunda yetkin bir uzman eşliğinde, dünyanın kabul ettiği güncel bir enstrümandır. Özgün sesler armonisi ile kendi ritmini bulmaya eşlik eder. Özgün, gerçekçi, takip edilebilir bir ritim…
Bu programlara alternatif olarak ortaya çıkartılan “Koçlukla Kurumsal Dönüşüm Programı”nı incelemenizi önerebilirim. Bu program ile vizyonunuzu güncellemek, çalışanlarınıza birer değer olduğunu hissettirmek; tüm geçmişiniz, bilginiz ve değerlerinizle bir kalıba girmeksizin bütün olarak var olacağınız formu yaratmak sizin elinizde.
Oyunun kuralları değişti, oyun kurucular yeni bir oyun kuruyor ve kalıplar oluşturuyor. Bu kalıplara girmek için değişmek ya da kendi kurallarınızla var olabileceğiniz dönüşüm yolculuğunda; kurumunuzu, en iyi versiyonuna sıçratacak dönüşüme yol açmak…
Fütüristler der ki; “yenilenemeyen yenilir.” Tam da bu noktada; küresel yeni içinde nasıl yenilenmek istediğiniz sizin seçiminiz.
Değişerek mi?
Dönüşerek m?
PCC Mentör Koç Emine ÖZCAN