DOLAR 34,5358
EURO 36,443
ALTIN 2961,235
BIST 9156,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Döngü ve döngüyü kırmak: Öz benliği dinle

İnsanoğlu ilk doğdu yıllarda, kimse ona henüz bir şey öğretmemiş olmasına rağmen, kendi ihtiyaçlarını biliyor ve bunu dış dünyaya, sesiyle ve hareketleriyle anlatabiliyor. Tek bir tını değişikliği, anlayanlar için hayati ihtiyaçları ifade ediyor. Peki tek bir ses, tek bir tını ile kendisini en iyi şekilde ifade eden o mükemmel varlıktan; birçok şey bilen(?) ve fakat kendisini ifade edemeyen varlıklara hangi ara dönüşüyoruz?

Kendini ifade konusunu küçümsememeli. O kadar derin bir konu ki. Zira; kendisini ifade edemediğine inanan bir kişi zamanla daha da yalnızlaşıyor, öfke doluyor, hayata ve insanlara karşı kızgınlık, hayal kırıklığı, utanç, nefret, öfke gibi negatif duygularla yüklü hale geliyor… Sonra; negatif düşüncelerini, söze ve eyleme dönüştürerek kendisini korumaya, saklamaya çalışıyor. Tüm olumsuzlukları çektiğine inanmaya başlıyor… Herkes ona karşıymış, hayat onun düşmanıymış gibi… Ve inandığı bu “düşmanlarla” mücadele ediyor; hayatı için… Tüm yaşam, artık bir hayatta kalma savaşına dönüşüyor.

Hayatta kalmanın tek yolu olarak ise, gayet ilkel bir formül ile, “en iyi olmak”, diğerlerine “üstün gelmek” olarak görülüyor. Ve bu üstün gelme çabasına, süslü ve kabul edilebilir olması için, rekabet deniliyor. Evet, rekabet, ilkeldir. Oysaki; “normal” bir muhabere olarak algılanıyor. Daha ilk hedefe ulaşmadan yeni bir hedef belirleyen insan, önceki hedefine ulaşmış olmanın sevincini bile yaşayamadan, yeni bir yarışa giriyor. Bu kısır döngü böylece sürüp gidiyor. Tüm bu ortam, kişinin sürekli olarak strese maruz kalmasına sebebiyet veriyor.  Kazanılan her “mücadeleye” rağmen, sürekli bir memnuniyetsizlik, mutsuzluk, kişinin derininde varlığını sürdürüyor.

Tabii bir ihtimal daha var. O da döngüyü kırmak. Pozitife evrilmek. Kişinin kendisine ait, gerçek ve hafif bir romanın baş kahramanı olmak.

Hayat amacını aramak değil bu… Kişisel gelişim de değil… Çok basit bir şey: Kendini seçmek. Kendine yerleşmek.

Zannedilmesin ki, döngüyü kırmaya karar veren insanlar ununu elemiş, eleğini asmış, kenarda sağlam birikimi olan, tüm projeleri tamamlamış insanlar. Ya da zannedilmesin ki, “ermiş, uçmuş” insanlar. Hayır! Aksine; sadece, kendi kendisine yarattığı o mutsuzluk canavarının- o sağlıksız hayatın, o girdabın- gerçek olmadığını, değiştirilebileceğini idrak eden insanlar.  Üstelik, eş zamanlı olarak da, yaptığı diğer işlere devam edebilen, o kimliklerini de kabul edebilen, ayakları yere basan, köklenmiş insanlar. Gayet rasyonel insanlar. Farkları: Tüm bakış açılarını ve kimliklerini bırakmaya gönüllü olmaları.

İçlerindeki bilge çocuğu çağırarak, seslerini, yani kendilerini ifade edebilmeyi, hatırlamayı seçen insanlar.

Döngüyü kırmak için neler yapılabileceğini, nasıl araçlar olduğunu bu yazıya sığdırmak mümkün değil. Belki birkaç yazıda… Hatta belki birkaç kitapta anlatılabilecek şeyler bunlar.

Fakat bu yazıdan tek bir çıkarımı hayatınıza koyacak olsanız, şunu koymanızı arzu ederdim: İç sesinizin zihninizdeki seslerle uyumlu olduğu, yani iç çekişmelerin temizlendiği bir hayat, ideal ve mutlu hayattır aslında. Dengeli bir hayat için, mutlu bir hayat için; ihtiyacınız olan tek şey, bunu seçmeniz ve hemen harekete geçmeniz! O projeler bitince değil… O işe kabul edilince değil. Şimdi! Çünkü o projeler, sizle ya da sizsiz, zaten bitecek. Ya da o işe zaten, siz kendi iç sesiniz ile uyumlu iseniz, alınacaksınız.

Kendinizi seçmek için hiçbir şeyi tamamlamak zorunda değilsiniz. Aksine: Hedeflerinize ulaşabilmek için, önce kendinizle ahenk içinde olmalısınız.

Arayış ve öğrenim bitmez; deneyimlemek muazzam.


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.