Hesap zamanı…
Son zamanlarda ekonomi hepimizin malumu ve burada uzun uzun ekonomik olarak yaşananları tartışıp anlatacak değilim.
Artık her faturamızı kontrol eder hale geldik.
Önceden tedarikçiler fiyat geçişlerinde haber verirler ve faturayı ona göre keserlerdi. Artık onlar da bunu bıraktılar , faturayı kesip gönderiyorlar. Bizler de duruma öyle alışmışız ki “Piyasa malum !” deyip kabul eder hale geldik.
Hatta; haftalık bile mal alıyor olsak, bir fatura sonrasında bile yeni fiyatla karşılaşır olduk. Artık her faturanın alış fiyatı da değişir oldu.
Durum böyle olunca alırken ucuz almanın derdiyle uğraşır hale düştük. Araştır, araştır, araştır… Teklif topla, tablo hazırla, karşılaştır. Vade farklarını hesapla, yeniden karşılaştır. Satınalmacılar bir hayli mesai yapar oldu.
Artık depolara girme zamanı. Elde ne var ne yok bakmalı. Eldekilerle neler yapılır onu araştırmalı. Gerekirse mönüleri eldekilere göre mi dizayn etsek acaba?
Üretim yaparken acaba doğru miktarları mı kullanıyoruz ?
Bonkör davrandığımız yerler yok mu ki?
Bir ürünü üretim aşamalarınız da maliyeti etkileyen en önemli unsurlardandır. Belki el ayarına çok güvendiğiniz harika ustalarla çalışıyor olabilirsiniz. Ama üretilen her ürünün bir reçetesi olması gerektiği de malum. Böylece hem üretimde bir standardizasyon sağlamış olursunuz hem de kişiye bağlılığı azaltmış olursunuz. Ya hasta olursa değil mi? Ya da sabah işe gelirken bir kazaya uğrarsa?
İşin devamı için yemek sektöründe üretim yapan işletmelerin standart yemek reçetelerinin olması gerekiyor. Bunun için piyasada şu anda ismini reklam olmaması için yazamadığım harika programlar var. Muhasebe programıyla entegre bu programlar sayesinde elinizde mevcut stokları görebilir, sipariş listesini oluşturabilir, gereksiz kullanımı azaltabilirsiniz.
Detaylı bir analiz sonucunda depolarda gereksiz fire olanları, üretim yaparken gereksiz yere kullanılanları, fazla diye gereksiz atılanları, üretime tekrar kazandırılabildiği halde çöpe atılanları gözden geçirme vaktidir.
Büyük marketlerde ıspanak saplarını yıkanmış halde paketleyip satarlar ve onları alıp nohut yapardık ıspanak saplarıyla. Ama kendi ıspanağımızı alıp kendimizin yıkama zamanı. Saplarını kesip ayırma zamanındayız.
Hiç unutmam kendi bahçemizden topladığımız pırasalarla harika zeytinyağlı pırasa yapardı annem. Bakardım uçlarını da keser ayrı bir yere ayırırdı. Kısa bir süre sonra öğlen yemeği için sofraya davet edilirdik. Evin içinde pişmekte olan pırasanın kokusuyla otururduk masaya. Bir bakardık ki tabağımıza, az önce pırasanın kesilmiş uçlarının üzerine yumurta kırılmış pırasalı yumurta konuluyor. Lezzeti de harika olurdu. Deneyin derim.
Elde soyulmuş taze patatesin tadını da özlemişiz aslında. Annem de ne güzel yapardı sabah kahvaltısında ? Mis gibi de kokardı.
Eminim sizlerin de harika anılarınız canlandı şu anda gözünüzün önünde.
O yüzden, hesap zamanı.
Patronların hesabın başına geçip kalemi eline alma, şirketlerini emanet ettikleri yöneticilerin dümenin başına geçme zamanı.
Destek isteyene de destek zamanı.
Haydi ratsgele…