Hoşlanmadığınız işleri nasıl yaparsınız – Ece Ağabeyoğlu
Hani bazı zorunluluklar vardır; bazen olabildiğince erteler, bazen başkasına yaptırmaya bakar, bazen de sırf yapmış olmak için üstünkörü halledip geçeriz.
Bu tercihlerimiz bizi iyi – kötü idare ediyorsa harika. Ancak kimi zaman da bunların işe yaramadığı durumlar olabilir. Pek de bayılmadığımız bir işi ele alıp bizzat ve düzgün şekilde yapmamız gerektiğinde ne yapıyoruz?
Bu durumla ev sorumlulukları arasında karşılaşabiliriz. Örneğin bakkaldan ekmek almak gibi zorunlu ama rutinliği ve basitliği nedeniyle yetişkinlerin pek hevesli olmadıkları bir işi evdeki çocuğa, hatta kardeşlerden en gencine vermek, bizim toplumun klasiklerinden biridir. (Bakkaldan ekmek almak, giderek güncelliğini yitiren bir örnekse de, nostaljik olarak kalsın burada.) Bir diğeri, yeterli maddi güce sahip olan hemen herkesin, ev temizliğini kendisi yapmak yerine bir profesyonele yaptırmasıdır. Kimileri için yemek yapmak çok sıkıcı olabilirken, kimileri onarım işlerinden hiç hoşlanmayabilir.
İşinizle ilgili de yapmaktan asla haz etmediğiniz ve uzak durduğunuz şeyler var mı? Excel’de tablo ve hesaplar yapmak kimileri için zevk iken, kimilerine işkence olabilir. Siz tüm enerjinizle o haftanın planladığınız önemli işlerini tamamlamaya odaklanmışken, istenen bir raporun hazırlığı tüm vaktinizi yiyecek olabilir. Ya da kendi işinizi kurdunuz ve var gücünüzle iş geliştirmeye adanmışken, hiç hoşlanmadığınız ve pek de anlamadığınız vergilerle baş etmeniz ya da hukuksal detaylar öğrenmeniz gerektiğini fark ettiniz.
Genellikle, katma değeri düşük olan işleri başkalarına yaptırarak zamanı satın almak, en sık rastlanan davranışımız. Ancak kimi zaman, hoşlanılmayan iş aslında katma değeri en yüksek olan bile olabilir. Bazen bu işi yaptıracak kişiyi bulmakta zorlanabiliriz. Kimi zaman stratejik olarak en doğrusu kendimizin yapması olabilir. Özetle, bir şekilde gerçekten kendimiz yapmak zorunda kalabiliriz. Konunun bu kısmı, dallı budaklı alt boyutları olan ve kocaman bir kavram olan zaman yönetimi ile de ilgili. (Yapmaktan kaçındığımız işlerin katma değerle ilişkisi üzerine yazılmış ve çok satmış bir kitap, meraklıları ilgilendirebilir: Ye O Kurbağayı (Eat That Frog) – Biran Tracy.) Biz konumuza kaldığımız yerden devam edelim.
Her tür işi severek kabullenen bir yapınız yoksa, muhtemelen sizin de kullandığınız bazı yöntemler var, görev gibi gelen görevleri çekilir kılan. Zamanı biraz geriye saralım. Yeterince çalışmadığınız sınavdan hemen önce kar tatili sevinci yaşadığınız yaşları hatırlıyor musunuz? Aslında pek çoğumuzun öğrencilik yıllarında geliştirdiği bazı yöntemler de vardır, ders çalışmak veya ödev yapmayı sürdürebilmek için. Bence onları hatırlamak da faydalı olabilir.
Kendi yöntemlerinizin yanında başka önerilere de açıksanız veya sık rastlananlar arasında sizinkinin de olup olmadığını merak ediyorsanız, Şubat 2019’da yayınlanan bir araştırmanın aşağıdaki sonuçlarına göz atabilirsiniz. Buna göre, insanların en çok başvurdukları yöntemler 19 farklı kategoride birleşiyor:
- Yapılacak işte değişiklik. (Örn. temizliği hızlı yapmak.)
- Çevre değişikliği. (Örn. proje üzerine çalışmayı parkta yapmak)
- Dikkat dağıtıcıları önlemek. (Örn. etraftan gelen sesleri duymamak için kulak tıkacı takmak)
- Sosyal destek (Örn. bir grup içinde çalışmak.)
- Madde kullanımı (Örn. Göreve başlamadan kahve / çay içmek.)
- Pozitif uyarıcı katmak (Örn. bir yandan müzik dinlemek)
- Sürece odaklanmak (Örn. koşarken dikkati bedenin hareketlerine vermek)
- Dikkat dağıtıcı eklemek (Örn. koşu bandında tv izlemek)
- Kendini ödüllendirme (Örn. işi bitirince sevilen bir şey yemek / içmek)
- Olumsuz sonuçlara odaklanmak (Örn. diş fırçalamamanın etkilerini dikkate almak)
- Olumlu sonuçlara odaklanmak (Örn. diyetin sonucundaki sağlık kazanımlarını dikkate almak)
- Hedef belirlemek (Örn. günde sadece 10 dakika ayırma sözü vermek)
- Süreç gözlemleme (Örn.diyete başlanan günden itibaren kaç kilo verildiğini takip etmek)
- Planlama (Örn. işi, gün içindeki başka bir işin hemen ardından yapmayı planlamak)
- Yeniden çerçeveleme (Örn. “Bu yaptığım, aslında eşime onu önemsediğimi göstermek.”)
- Kendini cesaretlendirme (Örn. “Tabii ki yapabilirsin! Zeki ve beceriklisin.”)
- Neredeyse bitti yaklaşımı (Örn. “Birkaç dakika daha kaldı, sonrasında bitmiş olacak.”)
- Kaçış yok yaklaşımı (Örn. işi bitirene kadar, bırakma isteğiyle mücadele etmek.)
- Duygu düzenleme (Örn. faydayı düşünerek olumlu hissetmeyi seçmek.)
Aynı araştırma; en çok tercih edilenlerin, yukarıda kalın yazıyla belirtilen 5 strateji olduğunu tespit etmiş.
Bir diğer bulgu ise; zihinsel çaba gerekmeyen durumlarda pozitif uyaran ekleme stratejisinin tercih edildiği, ancak tersi durumda bunu yapılmadığı. Örneğin, müzik dinlemeyi temizlik sırasında yapıp, karmaşık bir konuyu öğrenirken yapmamak gibi. Görev, daha çok fiziksel çaba gerektirdiğinde pozitif uyaran ekleme ve olumlu sonuçlara odaklanma öne çıkarken, duygusal boyutu yüksek durumlarda (örn. ilişkisel konularda) bu 5 stratejinin tercih edilmediği belirlenmiş.
Bir başka anlamlı bulgu ise, öz denetimi yüksek bireylerin sıklıkla şu üç stratejiyi benimsediği:
- Hedefler belirleme
- Duygularını düzenleme
- Olumlu sonuçlara odaklanma
Kendi üzerinizde iyi işleyen yöntemleriniz varsa bunlara devam etmek çok mantıklı. Elde ettiği sonuçlarda farklılık isteyenler için ise, hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklenemeyeceği kabulünden yola çıkarak, değişiklik denemeleri iyi fikir olabilir. Ne de olsa devir, esneklik becerimizin gelişimini gerektiren bir devir. Bunu denemeye, neden böyle bir konudan başlamayalım?
Kaynakça:
Hennecke, M., Czikmantori, T., & Brandstatter, V. (2019). Doing despite disliking: Self-regulatory strategies in everyday aversive activities. European Journal of Personality, 33(1),104-128
Emamzadeh, Arash “19 Ways of Doing What We Hate Doing” Psychology Today, 29 Mart 2019, https://www.psychologytoday.com/intl/blog/finding-new-home/201903/19-ways-doing-what-we-hate-doing.