İş yerinde başarının sırrı, tamamen duygusal mı?

Nasıl olur da, zekâ düzeyi bu kadar yüksek birisi böylesi akıl dışı bir şey yapar? 

Ya da neden çok iyi eğitimli, yüksek iq’lu, işinde rakamsal anlamda yüksek performans gösteren bir yönetici ekibini yönetme, liderlik etme konusunda çuvallar? 

Alsında akademik zekânın, duygusal yaşamla, ikili ilişkilerle, liderlik becerileriyle pek de ilgisi yoktur. 

Peki geliştirilemez mi??

Güzel haber duygusal zeka geliştirilebilir 

“Aramızdaki en zeki insanlar gem vuramadıkları tutkuların, söz geçiremedikleri dürtülerin esiri olabiliyor; yüksek IQ’lu kişiler özel yaşamlarını, ekiplerini, ya da genel olarak iş hayatlarını hayret edilecek ölçüde kötü yönetebiliyor.”

#duygusalzeka kitabının yazarı #danielgoleman böyle söylüyor ama hepsi bu kadarla sınırlı değil. 

Büyük ölçekli firmaların İK bölümlerinin pek çoğu yeni nesil işe alımlarda olaya bütüncül yaklaşıyor ️ şirket içi değerlendirmelerde, terfilerde çalışanların bitirdiği okul ve rakamsal başarılarından ziyade iletişim becerileri, empati yeteneği, liderlik ve koçluk becerilerine genel olarak duygusal zeka becerilerine göre karar veriyor . 

Yöneticilerin iş yoğunluğu içerisinde ihmal ettikleri detayların götürüsü tahmin edilenden daha fazla olabiliyor .

_Ekibiniz üzerinde yarattığınız kötü etkinin, bedeli olarak size bu sene terfi edemeyeceğinizi söylesek? _Efendimmm? Nasıl olur? Bu çılgınlık! Hedeflerimi tutturmuştum, üstün performans göstermiştim ama ben !

Yukarıdaki diyalog sizi şaşırtmasın, gerçekten böyle diyaloglar yaşanabiliyor. İnsanların iş yerinde huzurla, insanca çalışabilmesi, rakamsal başarılardan daha önde tutuluyor artık. Ekibine fazla baskıcı davranan bir yönetici ekibi tarafından mobbing yapmış olarak İK’ya havale edilebiliyor. Yöneticiler 360 derece değerlendirilirken, ummadığı yerden gol yiyebiliyor.

İletişim becerileriyle, büyük gelişmeler yaşamak isterseniz bir yönetici koçuyla çalışmanızı öneririm .

Yazıyı buraya kadar okuyanlar için 🙂

İş hayatında yöneticiler için başarıyı yükselten altın maddelerden bir kaçı gelsin 😉

• Çalışanlarınızı “dinleyin” Göz teması kurarak, can kulağıyla . Ekipteki tüm bireylerin önemli hissettirmelerini sağlamak, onların performans ve motivasyonunu direk etkileyecek faktörlerden en önemlisi . 
• Feedback alın. Periyodik olarak geri bildirim isteyin . İşle ilgili yapılan değerlendirme toplantılarını zaman zaman çalışanların gözündeki yerinizi saptamak için kendiniz için de yapın .

Bu çalışanlarda biriken olumsuz duygular var ise “erken” fark etmenize ve ekiple ilişkilerinizi de iyileştirmeye yarayacak harika bir fırsat . Bu esnada eleştiriye açık olun. Eksiklerinizi, eleştirileri gelişim fırsatı olarak görün . 

• Otoriter, sert mizaçlı, dediğim dedik yönetici figürleri, yavaş yavaş yerini “güler yüzlü” “dinamik” “enerjisi iyi olan” yönetici adaylarına  bırakıyor. Dünyayı yöneten şirketlerin yöneticileri eski liderlerden çok farklı . Çalışanlar kendini sizin yanınızda rahat hissedebilmeli .
• Otoriter olmayla, saygın olmayı birbirine karıştırmayın . 

Sevgiler, Dilek Kıroğlu

Yaşam Koçu – NLP Uygulayıcısı