Kişisel enerjim, motivasyonum düştüyse, nasıl yükseltebilirim?
Merhaba değerli okurlarım,
Bu günkü yazımda sizlerle gündelik hayatın bize getirdiği sorunlar nedeniyle ya da değişen ruh halimiz nedeniyle düşen enerjimizi nasıl yükseltebilir, nasıl farklı bir yol çizerek kendimizi daha güçlü hissedebiliriz; biraz bu konuya değinmek istedim.
Yaşadığımız bu zorlu dönemlerde, özellikle de 2020 yılının bize aslında hiç de beklemediğimiz, ummadığımız, belki de hayal bile edemediğimiz ama yaşamak durumunda kaldığımız olumsuz getirileri ile hepimizin kaygıları, korkuları arttı, pozitif enerjimiz, motivasyonumuz düştü, yapmak durumunda olduğumuz ya da yapmayı istediğimiz şeylere karşı belki de her zamankinden çok daha fazla isteksiz, umutsuz bir hale geldik. Hatta öyle bir noktadayız ki; öncelikler çok daha artınca kendimizi mutlu etmeyi, mutlu olabilmeyi unuttuk. Tabi ki şu dönemde önceliğimiz bizim ve çevremizdekilerim sağlıklı olması, sağlıklı kalabilmesi. Bu da beden sağlığı kadar, ruh sağlığına da bağlı…
Mutluluk her şeye rağmen bir seçimdir. Mutlu olabilmek aslında biraz da kendini gerçekten doğru tanımak, ne istediğini net bilmek, elindeki kaynakları doğru kullanabilmek, yapılan seçimler ve nasıl bir enerjide olduğunun, nasıl bir enerji yaydığının farkında olmak ile ilgili… Eğer yaşamınıza tutunmanızı sağlayan hayalleriniz ya da hedefleriniz yok ise, hayatta var olmanızın nedenini sorgulamıyorsanız veya uğrunda fedakarlık yapabildiğiniz, sabırla peşinden gittiğiniz bir davanız yok ise; bu durum yaşadığınız hayattan zevk alamamanıza, mutlu olamamanıza, boşlukta hissetmenize ve hayata karşı motivasyonunuzun düşmesine sebep olur.
Birçok sorunla, olumsuz yaşanan olaylarla hayatımız süreci içerisinde hepimiz karşılaşabiliyoruz. Kimi zaman bu sorunların içinden çabuk sıyrılabilirken, kimi zaman o sorunların içerisinde kaybolup gidebiliyoruz, hatta dibe bile vurabiliyoruz. Her dibe inişten sonra sıçrayarak o dipten çıkabildiğimiz anlar hiç olmadı mı? Mutlaka ki olmuştur.
Çoğunlukla yaşadığımız olaylar sonrasında, sorarız kendimize; neden benim başıma geliyor, niye hep aynı şeyleri ben tekrar tekrar yaşıyorum? Olayları ya da etrafımızdakileri suçlarken, asıl sorunun kaynağının, çıkış noktasının belki de kendimizden kaynaklanabildiği kısmına pek de aynı şiddette ehemmiyet vermeyiz kimi zaman. Ama kaçamayacağımız bir gerçek vardır ki; insan ne düşünürse, nasıl davranırsa hayatına onu çeker, sonuçlarını yaşar, ne ekerse onu biçer, enerjisini de kendine çektikleri ile yönlendirir, hayat enerjisini düşürür ya da yükseltir. Aşırı kaygılı insanların enerjisi çok daha düşüktür çünkü kaygılar ve ön yargılar insanın enerjisini en çok düşüren etkenler arasındadır.
Biliyorum, tahmin edebiliyorum ki; çoğu zaman çevrenizdeki insanların söyledikleri, yaptıkları ya da yapmadıkları nedeniyle kendinizi bitkin, kaygılı, mutsuz, enerjisi düşmüş hissedebiliyorsunuz. Hani hele ki, o enerji vampirleri yok mu, nasıl özenle, büyük bir marifetle sizlerin canını sıkabiliyor, değil mi? Emin olun yalnız değilsiniz. Onlardan çok var.
Etrafınızı, etrafınızdakileri değiştiremeyebilirsiniz ama kendi düşüncesel yaklaşımlarınızı ve size onların davranış şekillerini değiştirebilirsiniz; sınırlarınızı net çizerek, enerjinizi değiştirerek. Olumsuz enerjiyi değiştirme aşamalarında size yardım edebileceğine inandığım ve benim de kendimde uygulamaya çalıştığım; kimi zaman zorlandığım ama pes etmemeye çalıştığım bazı yöntemlerim var. Sizlerle bu yöntemleri paylaşmak istedim.
“İş hayatımda, gündelik hayatımda, özel hayatımda düşen enerjimi değiştirmek istiyorum diyorsanız, bu olumsuz etkiler yaratan enerjiyi nasıl değiştirebilirim?”
Kararlı olmak
Kendi potansiyelini keşfederek, kendi değerini anlayarak, öz güvenini geliştirerek, kendini beğendiği ya da beğenmediği özellikleri ile sevmeyi öğrenerek, amaçlarını doğru belirleyerek, kararsızlıktan çabuk sıyrılıp sizi bulunduğunuz konumdan daha üst seviyeye çıkarabilecek karar vererek ve kararlarının da arkasında durarak, enerjiniz tüketenleri hayatınızdan ayıklayıp uzaklaştırarak, hayır diyebilmeyi öğrenerek… Enerjiyi bunlarla değiştirebilmek kısmen de olsa mümkün ama önce kararlı olmalı ve hiçbir durumda yılıp, pes etmemek gerekiyor.
Dengede kalmak
Önce kendi iç dengeyi sağlarsanız, zamanla dış dengeler de yerine oturur. Koşullandırdığınız, fazla anlam yüklediğiniz her şey sizi sizden daha çok uzaklaştırdığı gibi, size hayat akışınızda engel de olur. Hayatınızda bazı şeylerin netleşmesini istiyorsanız önce arınarak başlamanız, farkındalık kazandığınız her şeyi zamanla değiştirip dengeye ulaştırmanız mümkün. Kendi içine dönüp, önce kendini rahatlatacak, kendini geliştirecek çözümlere yönelmek bir seçim…
Önce düşüncelerinizi sonra duygularınızı ve bunlara bağlı olarak davranışlarınızı değiştirdiğinizde bir üst enerji seviyesine çıkar ve değiştirebilme, hayatınızı daha çok kontrol edebilme gücüne sahip olursunuz. Bu da dengeyi bulmanızı ve dengede kalmanızı sağlar. Düşüncenin gücü yaşananın olayların seyrinde ciddi bir yere sahip. Hangi enerjiyi dışarıya yollarsanız bir bumerang gibi size geri döner.
Egonun esiri olmamak
Marianne Williamson’ın sözü çok güzel açıklar huzuru bulmanın ne olduğunu…
“Ego der ki, her şey yerine oturduğunda huzuru bulacağım. Ruh der ki, huzuru bul, her şey yerine oturacaktır.”
Önce iç huzuru yaratırsanız, dış huzur da sırasıyla gelir. Egonuzun oyununa fazla gelirseniz, bu durum sizi iç huzurunuzdan da uzaklaştırır. Her yapmak istediğiniz şeyde ego susmayacaktır; sen yapamazsın, bunu şöyle yapma, bunu şöyle yap… Eğer ego seviyesi çok yüksekse bu durumda başarısızlık riski de fazladır. Egonuzun sesini susturmayı başarırsanız, iç sesinizi daha çok duyabilirsiniz.
Tükenmişlik sendromunu yenmek
Zihinsel ve duygusal alışkanlıkları, içe dönerek ve biraz çaba harcayarak değiştirebilmek aslında mümkün. Tükenmişlik yaşamak enerjiyi düşüren en büyük sebeplerden birisidir. Sorumluluklardan bunalmak, istediği kadar ilgi görememek, özel hayatta yaşanan olumsuzluklar, hayal kırıklıkları, güven sarsılmaları, parasızlık, sıradanlık, monotonluk, başarısızlık ve yetersizlik korkusu altında ezilmek tükenmişlik durumunu tetikler. Tükenmişlik; yaşam tarzından, iş ile ilgili problemlerden, hayat akışında taşıyabileceğinin çok üzerinde yük ve sorumluluk almaktan, kişinin kendi kişilik özellikleri gibi sebeplerden kaynaklanabilir.
Enerjiyi arttıracak yöntemlere yönelmek bu sendromu aşmayı sağlayabilir. Sağlıklı beslenme, egzersiz, düzenli yapılan aktiviteler, uyku alışkanlıklarının yeniden düzenlenmesi, olumsuzluklardan öte üretebileceği şeylere odaklanmak ve onları başarabilmek için tutkuyla çalışmak, kendi gelişimine yatırım yapmak; araştırmak, okumak, yazmak, gezmek, keyif alınabilecek hobiler yaratmak, karşılık görülmediği ilişkilerin ya da yanlış insanların peşinden koşmaktan, aşırı değer vermekten, kendi değerini düşürmekten kaçınmak, bir ilişki olmuyorsa bunu oldurmaya çalışmaktan tükenmişlik durumunun yenilmesinde etkili olabilir.
Seçimleri doğru yapmak
İşinizi de, eşinizi de, hayatı nasıl yaşayacağınızı da siz seçersiniz. Seçimlerinizden memnun değilseniz, neyi, nasıl seçtiğinize öncelikle bakmakta fayda var. Bugüne kadar seçtiklerinize geri dönüp baktığınızda; seçtikleriniz hep aynı tipteki insanlar, aynı tipteki olaylar mıydı? Hangi deneyimler ve hangi tarzdaki ilişkiler yaşadınız, benzerlikler neydi? Şöyle bir kağıt, kalem alıp yüzleşmeye zaman ayırdığınızda çok daha farklı bir açıdan bakmaya başlayabilirsiniz. Seçimlerinizi yaparken önce düşünceler duyguları harekete geçirir, sonra da karar alma süreçlerinizi etkiler.
Kendi içinizde çelişen inançlar da aslında yaptığınız seçimlerinizi etkiler. Hayat zordur inancı size zor bir hayatı getirir. Erkekler, kadınlar beni aldatır inancı size aldatan erkekleri, kadınları getirir. Seçimlerinizi yaparken, kökleşmiş inançlarınızın, ya da size öğretilmiş çaresizliklerin bu günkü hayatınızda ne kadar büyük etkisi olduğunu geçmişteki seçimlerinizi incelerseniz, çok daha net görebilmeniz, anlamanız mümkün. Daha doğru seçimler yapmak istiyorsanız, önce bu inançların sizi nasıl engellediğine ya da size neler getirmiş olduğuna bir bakın. Ve eğer seçimlerinizdeki gücü fazla ise bu inançları iyileştirmek için kendinizle biraz zaman geçirip, kendi içinize inin. Kim gelirse gelsin eğer hep sizi mutsuz eden insanlar hayatınıza geliyorsa, sizin aynalanma süreciniz devam ediyor demektir çünkü aslında hayatımıza gelen birçok insan bizi, bize aynalar. Ve siz kendinizi değiştirmedikçe işte o aynalar da değişmez.
Kendini iyi tanımak
Bireyin, kendi var oluşunun sebeplerini anlayabilmesi için kendisini doğru tanıması bunu yapmak için de kendisi ile yüzleşmeye cesareti olması gerekir. Kendi ile yüzleşmek, kişinin bir süre kendi ile baş başa kalması ve bazı soruları kendi içinde sorgulaması ile gelişir. “Ben kimim?” ve “Hayatta ne yapmak istiyorum?” Öncelikle bu soruların cevabını arayarak kendini tanımaya başlamalı.
Farkındalığın ilk aşamasını tamamlamak için, kişi bu soruların cevaplarını aramak ve bu süreçte kendi misyonunu ve vizyonu belirleyebilmek oldukça önemli…
Misyon:
Başarılı insanların en büyük özelliği bir misyona sahip olmaları. Misyon; kişinin bu hayatta neden ve kim için yer aldığını, bu hayata kattığı anlamın ve değerin ne olduğunu, kısaca kişinin var oluş amacını anlamlandırmasıdır.
Öncelikle sizin misyonunuz ne, bunu belirleyin.
Vizyon:
Misyon bugünümüzü, vizyon ise gelecekte varmak istediğimiz, varacağımız noktayı tanımlar.
Vizyon en özet şekliyle gelecek resmini çizmektir. Bireyin gelecekte ulaşmak istediği ve varmayı hedeflediği noktadır. Vizyon sahibi kişiler gerçekte nereye gitmek istediğini bilir ve bu yönde davranışlarını belirler.
Güçlü yönlerini geliştirip, güçsüz yönlerini beslemek
Yeteneğiniz olduğu alanları keşfetmek ve bu yeteneklerin üstüne gitmek, kendinizle daha çok zaman geçirmek ve kendinizi mutlu etmek, kendi üstünüze daha çok titremek (fiziki görünüş, imajı, beden dili kullanımı, sahip olunan meziyetler; kısaca karizmanızı, hayata bağlanmanızı ya da istediğiniz gibi insanları kendinize çekmek için etkileyecek ve sahip olduğunuz her şeyi beslemek)
Enerjiyi değiştirmeyi seçmek
Karşılaştığınız tüm red edilmelere karşı dirençli olmayı, pes etmemeyi, yaptığınız hatalardan ders almayı ve öğrenmeyi, gülümsemeyi, odaklandığınız şeyleri doğru analiz etmeyi ve isteklerinize doğru odaklanmayı, tevazu göstermeyi, mutlu ilişkilere olan arzunuzu nasıl hayata geçireceğinizi, her şeyin başlangıcının iç huzurunuz olduğunu öğrenerek keşfetmek ve bu alanlardaki negatif enerjilerimi, ön yargılarınızı değiştirmeye başlamak…
Öncelikle sizi neyin mutlu edeceğini, harekete geçireceğini keşfetmek önemli. Siz nelerle mutlu olursunuz? İlişkilerinizde, sağlığınızda, işinizde, ekonomik durumunuzda neyi, neleri hedefliyorsunuz? Her gün bu seçtiğiniz alanlarda başarıya ulaşmak için neler yapmalısınız?
Hayatınıza giren kişiler, yaşadığınız olaylar aslında biraz da dışarıya yolladığınız enerji ile şekillenir. Siz mutlu, kendi içinizde bütün, pozitif bir insansanız, size gelecek insanlar da öyle olur. Önce sahip olduğunuz değerin, gücün farkına varın. İstediklerinizi kendinize çekmek ve yaşamak biraz da sizin elinizde. Enerjinizi doğru kullanarak…
Bir şeylerin değişmesini istiyorsanız, artık kaybedenler arasında olmak istemiyorsanız o zaman bugünden itibaren olumsuz frekanslar yayan enerjinizi siz isterseniz değiştirebilirsiniz. Seçim gene de sizin. Hepimiz seçimlerimizde özgürüz.
Gene sevdiğim bir sözle bu günkü yazımı bitireyim.
“Her tercih bir vazgeçiştir.”
Sağlıklı, huzurlu günlerimizin olması dileğimle…
Yeşim Buyurgan
Kişisel Gelişim Uzmanı, Eğitmen