DOLAR 34,5221
EURO 36,4747
ALTIN 2959,619
BIST 9127,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Liderlikte dikkat – konsantrasyon!

Yönetim süreçlerinde liderin bireysel performansını doğrudan, örgütünün performansını dolaylı etkileyen önemli yetkinliklerden birisi dikkat ya da konsantrasyondur.

Yaklaşık beş yıldır kendi üzerimde yaptığım içsel çalışmalarda deneyimsel olarak fark ettiğim dikkatin an’a taşınmasının verimlilik üzerine etkisini, birçok bilimsel araştırmada test edildiğini gördüğümde heyecanlanmış ve içimde coşku oluşmuştu.

İçsel çalışmalar açısından dikkat ya da konsantrasyonu, bilincin geçmişte olandan (duygusal), gelecekte olandan (zihinsel) ya da fizyolojik isteklerden (içgüdüsel) arınmış olarak şu anda olanlara odaklanması şeklinde değerlendiriyoruz. Başka bir deyişle dikkat ya da konsantrasyon, “şu andaki” yaşantılara odaklanmanın psikolojik sürecidir.

Üzülerek bildirmeliyim ki, dikkatimizin ve dolayısı ile enerjimizin büyük bir kısmını duygusal, zihinsel ya da içgüdüsel merkezlerimizin gereksiz dürtüleriyle israf ediyoruz. Duygusal olarak arzulardan, zihinsel olarak kaygılardan ve içgüdüsel olarak kontrol arayışından arınabildiğimiz oranda dikkatimizi an’da olana yönlendirebiliyoruz.

Bizleri an’da olandan koparıp dikkatimizi düşüren, bilincimizin çok az kısmını kullanmamıza neden olan ve enerjimizi israf eden konuların neler olduğunu bilmek için kişiliğimizi tanımamız ve kişilik tipimizden kaynaklanan enerji kaçaklarını ortadan kaldırmamız gerekiyor. Enneagram bu konuda bize çok güçlü veriler sunuyor.

Dikkatin an’dan kopmuş olmasına biz içsel çalışmalarda özdeşleşme diyoruz. Özdeşik formdayken beyin hücreleri arasındaki sinapsların büyük kısmı kayboluyor. Beynin bir ucundaki bilgiyle diğer ucundaki bilgi arasında irtibat kurulup ana özgü çözüm ortaya çıkması için özdeşik formda olmamamız gerekiyor. Özdeşik formdayken en önemli sorunlarımızdan birisi de kurgularımız (imajinasyonlar) yüzünden gerçeklikten kopmamız ya da gerçekliğin tamamını algılayamayışımız olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer sorun ise dikkat olmadığında duygusal zekamızın da geriliyor olmasıdır.

İnsan olarak liderler de profesyonel yaşamlarında bu sorunlardan dolayı kapasitelerini hayata geçirmekte zorlanıyorlar.

Birçoğumuza içsel olarak zaman zaman kendiliğinden gelen bir soru vardır:

“Şu anki görevimde nasıl farklı ve etkili bir rol oynayabilirim?”

Bunun cevabı kolaydır ama bu cevaptaki kapasiteye ulaşmak zordur.

Cevap, “dikkatin an’a odaklanmasıdır”. Fakat bu söylendiği gibi kolay hayata geçirilemiyor.

Dikkatin an’a odaklanması kendimizim, çevremizin, kaynaklarımızın ve ilişkilerimizin bilinçli olarak farkında olmamızı sağlıyor. Bu bir yönüyle mental zakayla birlikte duygusal zekamızın da çalışıyor olması anlamına geliyor.

Daha önce “DLM İle Liderliğinize Dinamizm Katın” isimli makalemde liderlik tiplerinin dikkatinin en çok yöneldiği, onların en çok özdeşleştiği konuları özetle ele almıştım.

Dikkatin an’a odaklanması algı zenginliğine, bilincin yükselmesine, ego kaygılarından ve arzularından arınmaya, beyin kapasitesinin daha fazlasını kullanmaya, duygusal zekanın yükselmesine, takım arkadaşlarımızdan gelen önerileri yansız olarak değerlendirmeye ve önerilerden yararlanmaya, kaynakların ve fırsatların isabetli yorumlanmasına kapı açıyor. Aslında an’a odaklanmamış bir zihinde dikkat yoktur özdeşleşme vardır. Dolayısı ile dikkati, an’a odaklanma becerisi olarak da ele alabiliriz.

Peki dikkatimizi an’a odaklamak için neler yapmalıyız? Maddeler halinde değinmeye çalışayım.

İlk olarak kişilik tipinizi öğrenmelisiniz. Başka kişilik envanterleri de kullanabilirsiniz, ama insana dair en çok veriyi sunan en derin güdülerimizi bize tanıtan Enneagram’ı kullanmanızı özellikle öneririm. (Web sitemizde bu hizmetten ücretsiz yararlanabilirsiniz.)

İkinci olarak liderlik potansiyellerinizi keşfedin. Kişilik tipi size kişiliğiniz hakkında çok bilgi sunar, ama nasıl bir liderlik potansiyeline sahip olduğunuz konusunda profesyonel desteğe ya da raporlamaya ihtiyacınız vardır. Biz DLM ile bu konuda yakın bir zamanda hizmet vermeyi planlıyoruz.

Üçüncü olarak bilinçli farkındalığınızı geliştirecek, kişiliğiniz üzerine kuramsal bilginin ötesine geçen iç gözlemci geliştirmelisiniz. İç gözlemciniz sizi yansız-yargısız-objektif olarak gözlemleyen, sizi size rapor eden, bilişsel olarak yapılandırılabilen zihinsel bir fonksiyondur. Bu konuda birçok sivil çalışmalar var. Oralardan yararlanabilirsiniz. (Biz de bireysel alan için Enneagram Transformasyon, liderlik alanları için de  DLM Transformasyon (Liderlik Zenginleştirme ve Dönüşüm Atölyesi) hizmetleri sunmaktayız. Her ikisinde kurumsal taleplere de cevap vermekteyiz).

Dördüncü ve en önemlilerinden birisi dikkatinizi geliştirmektir ki bu yazının temasıdır. Dikkatimiz yukarıda bahsettiğimiz gibi kişilik merkezlerimiz tarafından yanlı, sübjektif, yargılayıcı ve özdeş formdaki gündemlerimizle o kadar meşguldür ki an’da olan birçok şeyi kaçırırız ve objektiflikten uzaklaşırız. Bu nedenle dikkat çalışması liderler için olmazsa olmazdır. Dikkatimizi an’a getirebilmek için önerilerimi yazacağım.  Ama öncesinde dikkatli olup olmadığınıza dair bir fikir elde etmeniz için hemen şu sorulara içsel olarak cevap verin ve cevaplarınızı aklınızda objektif olarak tutun:

Bu soruyu okumadan önce, oturduğun koltuğu hissediyor muydun? (1)

Bu soruyu okumadan önce nefes alış verişini hissediyor muydun? (2)

Bu soruyu okumadan önce içinde bulunduğun ortamdaki ses, ışık, koku ve eşyaları algılıyor muydun? (3)

Bu soruyu okumadan önce bu yazıyı niçin okuduğunun bilişsel olarak farkında mıydın? (4)

Bu soruyu okumadan önce bu yazının nasıl biteceğine dair bir öngörün var mıydı? (5)

Bu beş sorudan ilk dördüne yanıtın evet, sonuncuya yanıtın hayır ise yüksek bir dikkat taşıdığını kendine söyleyebilirsin. Ama bundan dolayı içinde kibir yükseliyorsa dikkatin dağılıyor demektir sevgili okuyucu.

Şimdi dikkati toplamak için de üç pratik öneri sunacağım. Dikkatin çalışması için zihinsel, duygusal ve içgüdüsel konuşmalardan uzaklaşman gerekir. Dikkatimizi dağıtan bu üç merkezin sürekli zihnimizi meşgul etmeleridir. Bu meşguliyetten şu üç egzersizi kendince istikrarlı şekilde uygulayarak kurtulup dikkatini çalıştırabilirsin.

A.Vücuduna odaklan. Vücudunu dikkatin ile tara, ayak uçlarından tepene kadar kendini hissetmeye çalış. Bunun için günde 10 dakika vakit ayırarak dikkatinin güçlenmesine katkı yapabilirsin.

B.Nefesine odaklan. Vücutta olduğu gibi nefese de odaklanmak zihnimizdeki konuşmaların sona ermesine ve anda olanlara odaklanmamıza (dikkatin çalışmasına) kapı aralar. Günde 10 dakika nefes alıp vermeye odaklanmak dikkatimizin güçlenmesine katkı yapar.

C.Algıya odaklan. Beş duyu organımız sürekli olarak algılar, ancak dikkatimiz çalışmadığı için bu algıları genelde hissetmeyiz. Sese, ışığa, eşyaya, manzaraya, kokuya, tada odaklanmak dikkatimizin gelişmesine katkı yapar. Yemeğin tadı, çeşmeden akan suyun sıcaklığı, ortamdaki kokular, temas ettiğimiz eşyanın sertliği, ortamdaki ışıklar ve sesler dikkat ve farkındalık için içimize çekercesine algılanmalıdır.

Bu egzersizleri karma olarak da günde 10 dakikalık süreyle yapabilirsiniz. Daha sonra da bu egzersizi günün daha fazlasına yaymaya çalışmalısınız. Konuşan kişinin ses tonundan bir arkadaşınızın parfüm kokusuna, yemeyin tuzundan güneş ışıklarının yükselip alçalmasına kadar gün içinde odaklanabileceğiniz bir çok algı olacaktır.

Düşük dikkatli bilinç düzeyine ego diyoruz. Ego düzeyinde bilişsel fonksiyonlarımız işlev kaybına uğramıştır. Sağlıklı düşünemeyiz, algıların çoğuna karşı duyarsız kalırız, objektif algılayamayız, diğerlerini zaman zaman yok sayarız. Ego sürekli sadece bir şeye odaklanır (özdeşleşme) ve başka algılarla ilginin dağılmasını istemez. İlginin başka algılar tarafından dağıtılması egoda stres ve öfke oluşturur. İstenmeyen algılar ilginizi dağıtıyor, stres ve öfke oluşturuyorsa o an dikkatinizin düşük olduğunu hatırlayıp birkaç nefes alarak dikkatinizi yükseltmeye çalışın.

Algıya odaklanmak, zihinsel konuşmalara ara verdirir ve gerçeklerle tanışma fırsatını yakalarız.  Yukarıda önerdiğim üç egzersiz de algıya odaklanmayı farklı şekilde domine eder. Dikkatin yükselmesi, sadece mental zekamızın (IQ) değil duygusal zekamızın da (EQ) aktivitesini artırmasına kaynaklık eder.

Liderlikte an’a odaklanmanın verimliliğini ve coşkusunu keşfederseniz, bunu ilham olarakda çevrenize yansıtmamanız mümkün değil.

Dikkatinizin sizinle olması dileğiyle sevgiler sunarım.

Dr. Abdurrahman Subaş

Eğitim ve Yönetim Bilimci


YORUMLAR

Solve : *
29 + 30 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.