Nakit Yönetiminde işletmelerin yaptığı 10 hata!
Şirketlerin hem ömürlerini hem de sağlıklı büyüme süreçlerini belirleyen en önemli konulardan biri malumunuz nakit yönetimi. Ne milyon birimlere ulaşan cirolar ne de kar rakamları ortada düzenli bir nakit akışı yoksa şirketlerin kurtarıcısı olamıyor, hatta rakamlar kontrol edilemez büyüklüklere ulaştığında tam aksine bu durum sonun başlangıcı oluyor maalesef.
Hal böyleyken, özellikle KOBİ ölçeğindeki birçok işletme için göz ardı edilen veya gereken önem verilmeyen finansal disiplin uygulamaları üzerine bir özet vermek istedim. Benim karşılaştığım en sık yapılan ilk 10 hata şöyle:
1. Zayıf tahsilat takibi
Özellikle müşteri sayısının artmasıyla birlikte vadeli satışlardan doğan alacaklar için başlı başına bir takip sorumlusu atanması ve haftalık düzenli alacak yaşlandırma raporlarının hazırlanması gerekiyor. Aynı zamanda müşterilere alacakların vadesi yaklaştığında bir bildirim yapılması, vadesinde tahsil edilemeyenler için ise kaç gün gecikme için hangi işlem yapılacağına dair bir tahsilat takip politikası da elzem.
2. Müşteri kredi limitleri belirlenmemesi
Müşterilerimize ödeme kabiliyetlerini ve mevcut açık alacaklarını dikkate alarak bir kredi limiti belirlemediğimizde, daha çok satış yapma önceliğimiz bizi yazık ki batık alacak veya vadesinden çok sonra tahsilat riskiyle baş başa bırakabiliyor.
3. Daha fazla satmak için müşteriye uzun vadeler açılması
Birçok sektörde rekabet avantajı elde etmek için daha uzun vade vermek yaklaşımı benimsenmiş durumda. Bununla birlikte uzun vadeli satış yapmak gerçek bir rekabet avantajı yaratmanın çok uzağında. Zira şirketimizin ürün veya hizmetindeki farkından dolayı değil de bir banka gibi verdiğimiz finansal imkân için bizi tercih eden müşteri sizce ne derece sadık bir müşteridir?
4. Teminat almama veya bankayı devreye sokan çözümlerden faydalanılmaması
Müşterilerimize teminatsız ve vadeli satış yapmak hele ki şu belirsizlik ortamında işinizi şansa bırakmaktan farksız. Alternatif olarak, müşterilerimize farklı vade ve ödeme seçenekleri sunabilmek için finans kuruluşlarının e-tahsilat hizmetlerini değerlendirmek de mümkün.
5. Açık döviz pozisyonu riskinin takip edilmemesi
Dövizli borçlarımızı karşılayacak düzeyde ve vadede dövizli alacağımızın olmaması, kurlardaki ani bir yükselme (ki yakın zamanda yaşadık ve halen risk var) karşısında tüm dengelerin alt üst olması anlamına geliyor. Bu konudaki riskimizi takip etmek, ihracat gibi alanlara odaklanarak doğal bir korumaya yönelmek veya kur riskine ilişkin finansal enstrümanlardan faydalanmak bizi bekleyen olası çözümler.
6. Nakit akış bütçesi yapılmaması
Birçok işletmede gelir ve gider bütçesini destekleyen bir nakit akış bütçesi alışkanlığı mevcut değil. Bu nedenle anlık veya günlük nakit açıkları yönetilmeye çalışılırken büyük olasılıkla en yüksek maliyetli finansman ile bulunabilen geçici çözümler sorunu sadece erteliyor.
7. Şirketin kasası ortağın cebi yaklaşımı
Şirket varlıklarının ortağın kişisel ihtiyaçları için bir kaynak olarak kullanılması veya tam tersi ortağın sürekli şirketteki nakit açığını kendi cebinden finanse etmeye çalışması da temel soruna kökten bir çözüm olmuyor. Bu durum süreklilik arzetmeye başladıysa, nakit açığı alarmı yüksek tondan çalmaya başlamış demektir.
8. Uzun vadeli yatırımların kısa vadeli finansmanla karşılanması
Orta ve uzun vadede getirisi olacak bir yatırımın büyük ölçüde özkaynakla veya kısa vadeli borçlanma ile karşılanması veya olası teşvik ve hibe finansmanı seçeneklerinin değerlendirilmemiş olması yine sık karşılaşılan durumlar arasında.
9. Karlılık analizleri yapılmaması
Ürün, müşteri veya proje karlılık analizleri yapılmaması nakit yönetimini doğrudan etkiliyor. Teklif aşamasında verilen fiyatlara karşılık gerçekleşen son iskontolu fiyatımız, tedarik maliyetimiz, tanınan vade, projenin teslimat süresi, vadesinde tahsil edememe gibi faktörler dikkate alınarak yapıldığı karlılık analizi gerçek kazancımızı hatta belki zararımızı ortaya koyuyor. Enflasyonist bir ekonomide vade ve işin bitiş süresi ise karlılık üzerinde yüksek derecede etkili.
10. Nakdin yüksek oranda stokta bağlanmış olması
Zayıf bir stok yönetimi olması halinde, yavaş hareket gören hatta hiç hareket görmeyen stoklarda paramız yatarken, biz nakit açığı için borçlanmak ve bunun maliyetine katlanmak durumunda kalmış olabiliriz. Bu nedenle stok takibi ve yönetimi de nakit akışı için karşılaştığım önemli alanlardan biri oluyor.
Nakit sorunu yaşamakta olan bir işletme sahibiysek, burada saydıklarım gelişim alanlarınız arasında olabilir. Elbette düzensiz nakit akışının başka fonksiyonel sebepleri olabiliyor. Müşteri sayısını ve bunun bir ön adımı olan potansiyel müşteri sayısını artırmak için pazarlama yatırımı yapmayan veya aksiyon almayan işletmelerin kapısını, nakit açığı riski çok sık çalıyor. Düzenli nakit akışını sağlamakla ilgili pazarlama yönüyle yapabileceklerimiz de başka bir yazımın konusu olsun.
Sözün özü, ciro gösterişlidir, kar caziptir ancak günün sonunda kral/kraliçe olan nakittir. Nakdini iyi yöneten şirketini de iyi yönetebilir.
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın
Belma Öztürk Gürsoy
ActionCOACH İşletme Koçu