Yardım gönderilerinde kendini kaybetmek                       

Elimizden telefonumuzu düşürmediğimiz bir hayatın içinde, bizi gelecekte neler daha nasıl bir teknoloji bekliyor; tam olarak bilmek mümkün değil…Yemek tarifi bakmak için de kullanıyoruz, yol ararken de, evden çıkmadan market alışverişi yaparken de… Kısacası her türlü derdimize derman olan telefonlarımızın içinde psikologlar, koçlar, danışmanlar, kişisel gelişimciler, dönüşüm uzmanları, eğitmenler, uzmanlar vs de var elbette…

Ben de telefonunuzun içindekilerden biriyim…Ulaşılabilir, görünen, paylaşan…

Yıllardır, kendine yardım kitapları, içinde bulundukları durumları çözmek isteyenlere yol göstermek üzere raflarda yerini aldı. Bazısı çok satanlar arasında yer aldı, bazısı etkili bulundu, bazısı acımasızca eleştirildi. Yabancı uzmanların yazdıkları daha bir bilimsel bulundu, yerli yazarlarımızınki ise daha bir bizden… Bazısı gerçekten birikimlerini ihtiyacı olanlara ulaştırmayı hedefledi, bazısı ise uzmanın kişisel markasına hizmet olması amacıyla yapılması- yazılması gereken bir pazarlama aracıydı.  Bir kısmı insanlara yardım etti, bir kısmı kişisel gelişim/kendine yardım kitapları yığınında kayboldu gitti. Nispeten başarılı kendine yardım kitaplarının bile kalıcı bir dönüştürücü etkisi olup olmadığı da yıllarca tartışıldı. Sonuçta dev bir sektör olarak kitlelere ulaştı ve elbette ulaşmaya devam ediyor.

Süreç devam ederken, hayatımıza sosyal medya gönderileri girdi. Kitaplardan daha çabasızca, ücretsiz, tık tık ekranı kaydırırken okuduğumuz gönderiler…Giriş, gelişme, sonuç olan/olmayan… Binlerce, yüzbinlerce takipçinin “acaba benim derdime doğru çare bu olabilir mi” diye ümitle okuduğu, yorum yaptığı paylaşımlar..

Sosyal bir varlık olarak, sanal olarak sosyalleşerek paylaşma ihtiyacını buralardan tatmin eder hale geldik. Bunun üstüne fiziksel olarak, coğrafi olarak, finansal olarak ulaşamayacağımızı düşündüğümüz insanlara bir mesaj kadar, yorum kadar yakınız. Anlık olarak bizim dertlerimize derman olan bu uzmanları ulaşabilmenin büyüsünü bir tarafa koyarak okuduklarımızı, seyrettiklerimizi çok daha fazla sorgulamamız gerekiyor. Uzmanların sosyal medyada varlıklarını sürdürmeleri devam eden işlerinin bir parçası. Yaptıkları işlerin bir aynası. Bu ayna sizin hayat tarzınıza, yaşam temanıza, değerlerinize, hayata bakışınıza vb. ne kadar uyum sağlıyor… Yüzyüze geldiğinizde belki aranızda bir kimyanın bile var olmayacağı uzmanın, hayati önem taşıyan kararlarınızda söz sahibi olmasını beklemek kendi hayatımız için çok müsrifçe bir yaklaşım değil mi? Üstelik bu gönderilerle, çevremizdekilere eşimize, dostumuza birtakım teşhisler koyup üzerine bir de tedavi etmek ne kadar gerçekçi?

Kısaca, nasıl bir kitabı olurken “şu kadar saat harcayacaksam aklımın, kalbimin veya ruhumun alacağı bir şeyler olsun” diye düşünüyorsak, o değerli zamanımızı da ekranı pıt pıt kaydırırken harcadığımızın bilincinde olarak, yine aklımızı, kalbimizi ve ruhumuzu çarçurun içinde kaybetmeyelim; nitelikli ve değer katan içerikle beslenmeye çalışalım…Kendine yardım gönderilerinde kendimizi kaybetmeyelim…

Ebru Ertüreten

Profesyonel Koç, Bireysel&Çift Danışmanı

Academy of Unity