DOLAR 34,4782
EURO 36,197
ALTIN 2952,132
BIST 9367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Seçimden sonra ülkeyi nasıl bir ekonomi bekliyor

04.05.2018
A+
A-

Hürriyet yazarı Uğur Gürses, ekonomik tabloyu değerlendirdiği yazısında seçim sonrasına dikkat çekti. İşte Gürses’in o yazısı:

Seçim sonrasının ekonomik olarak nasıl bir dönem olacağına dair kabinede kafalar karışık; Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek “sıçrama dönemi” olacak derken, bizatihi Şimşek’in de içinde bulunduğu kabine birkaç gün önce yeni bir vergi affına imza atıyordu.

Hem de “yüzde 7.4 büyüdük, G20 şampiyonu olduk” kutlamalarından henüz fazla bir zaman geçmeden. Öyle ya madem şampiyon olduk; vergi affı üstüne vergi affı çıkarmanın anlamı ne ola ki? Henüz önceki vergi affının son taksiti kurumadan, yenisi kuyruğa eklenmişse demek oluyor ki şirketlerin ve esnafın vergisini ödeyecek mecali kalmamış.

İşin doğrusu, seçimi kim kazanırsa kazansın; “ekonomi uçuşa geçecek”, “ekonomi sıçrayacak” uçuşu yerine, “yumuşak inişe” kafa yormalı. Bunun anlamı; borçlanmış, sermayesini eritmiş, bu borcunu geri ödeyebilmek için yeterince ciro yapamayan batma eşiğindeki şirketler kesiminin hayatının nasıl normale çevrilebileceğidir.

Bu yüzden siyasetçiler “uçmayı” bırakıp, “yumuşak inişe” kafa yormalı.

Siyasetçiler ve “tadımız kaçmasın” havasındakiler yüzleşemese de en sonuncu uyarı kredi dereceleme kuruluşu S&P’den geldi. S&P yeni bir not indiriminin, Türkiye’nin “sert iniş riskini” yansıttığından söz ederek açıklamaya girişiyordu. Borçla finanse edilen cari açığın büyümesi ve yüksek enflasyona atıfla.

Döviz kurunun yükselmesinin sadece enflasyonu ateşlemesi değil, aynı zamanda yüksek dış borcu da büyüttüğüne vurgu yaparak.

MANİDAR ENFLASYON

Bakan Şimşek, S&P’nin daha ileri bir takvimde açıklayacağı değerlendirmeyi öne çekmesini ve not indirimini manidar bulduğunu paylaşırken; S&P ise henüz yeni artış yapılan Merkez Bankası faizine işaret edip bunun hedef ve gerçekleşme açığını ve reel kur oynaklığını daraltmada yeterli olmadığını, Merkez Bankası’nın 2012’den bu yana enflasyon hedefini tutturamadığını işaret ediyordu. Daha bu açıklamanın mürekkebi kurumadan, dün açıklanan enflasyon, uyarıları onaylıyordu. Piyasanın gerisinde kalan Merkez Bankası, bunun sonuçlarından kaçamıyor; çekirdek enflasyon patladı.

S&P, bankaların sorunlu kredilerinin toplam varlıklara oranının Mart ayı sonunda yüzde 2.9 olarak görünse de bunun potansiyel “tam fotoğrafı” yansıtmadığını vurguluyor. 2010’dan bu yana bilançolarından varlık yönetim şirketlerine devredilenler (yüzde 1.5), yüzde 3.8’lik yapılandırılmış ve izlemede olan kredilerle birlikte yüksek tek haneye ulaştığına işaret ediyor. Bu hesaba göre yüzde 8.2’lik bir sorunlu kredi fotoğrafına işaret ediyor. Yıldız Holding ve Doğuş Holding’in kredi yapılandırmasının, yüksek döviz borcu ve TL’nin değer kaybı ile birlikte geri ödeme sorunlarına yol açtığının anlaşıldığını vurguluyor.

Asıl zor hikâyenin, Türk bankalarının swap işlemlerinde “karşı taraf riski” üzerine olduğuna dair bir uyarı da var S&P değerlendirmesinde. Özet şu; Türk bankaları şirketlere verdikleri ilave TL kredileri, yerleşik müşterilerinin döviz mevduatları ile karşılıyor. Dövizleri TL’ye çevirdikleri swap işlemlerini yurtdışındaki bankalarla yapıyorlar. Olası bir ABD yaptırımı ya da cezası nedeniyle, bankaların bu işlemlerini yenileyememe riskleri var.

FAİZLERE BASKI

Şirketler ve bankaların zorlukları konusunda Ankara’nın farkında olmadığını söylemek saflık olur. Bu veri ise S&P’nin not indirimi ve uyarılarını “Polyanna edasıyla” karşılamak ya da “manidar bulma” söylemi ile komplo kuramcılarına merdiven vermek olsa olsa Türkiye’nin risk primini biraz daha yukarı çekmekten başka işe yaramaz.

Yeniden altını çizelim; 24 Haziran seçimi öncesinde de sonrasında da Ankara’da ekonomi politikasının teması “yumuşak iniş için ne yapacaksın?” olmalıdır.

Son “seçim paketi” ile kredi dereceleme kuruluşlarının Türkiye’nin güçlü tarafı olarak saydığı kamu maliyesi de paçasından aşağı çekilmiş oldu. Bu yılki 65 milyar TL’lik bütçe açığına bir kalemde 24 milyar TL eklendi. Gelecek yıllara da. Bunun ilave borçlanma ile karşılanacağı; hem bankaların TL kaynaklarının yeterli artışı gösteremediği, hem de yurtdışından gelen sermaye girişlerinin kısıldığı bir dönemde faizleri çok daha yukarı iteceği çok açık. Hem gevşek para politikası hem de gevşeyen maliye politikasının, kur ve ciro baskısı altındaki reel kesime ilave finansman maliyeti ekleyeceği çok açık. Ekonomi politikasının kontrolsüz biçimde açıldığı, bunun da yumuşak inişi zorlaştıracağı hesaba katılmalı.

YASAL UYARI

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.


YORUMLAR

Solve : *
30 ⁄ 10 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.