Değişimi yönetmede koçluğun gücü
Değerli Okurlar,
Yeni bir haftadan merhaba!
Bugünkü yazımda değişimi yönetmede koçluğun gücünden bahsetmek istiyorum.
23 yıllık iş yaşamımda ekseriyetle hep değişimi yönettim. Çalıştığım firmalar vakti geldiğinde kendini yenilemeyi bilen, vizyoner firmalardı. Bu süreçte değişim yönetimiyle ilgili çok şey öğrendim.
Yazımın bu aşamasında koçluktan bahsetmek istiyorum. Zira koçluk, değişimi yönetmek için kurgulanmış, son derece etkili bir araç.
Bir üçgen düşünün. Siz üçgenin sol tarafındaki alandasınız. Burası sizin konforlu olduğunuz, bildiğiniz alan. Burası “tekerlek nasıl olsa dönüyor, çomak sokmaya gerek yok” dediğiniz alan. Tanıdık geldi, değil mi? İş yaşamında çoğu kez kendinize konfor alanı yaratır, burada mutlu mesut emekli olana kadar yolunuza devam etmeyi hayal edersiniz.
Üçgenin sağ tarafındaki alanda ise bilinmeyen bir evren var. Oraya geçebilmek için zıplayıp üçgenin tepe noktasındaki sivri köşeyi sağ salim aşmanız gerekir. Bu bilinmeyen alanda ödül mü var, tehdit mi var, gidip görmeden bilemezsiniz. Dolayısıyla, risk iştahı düşük bir yapınız varsa üçgenin sol tarafındaki bildik alanda kalmayı tercih edersiniz. Ancak risk iştahınız yüksekse, üçgenin sağ tarafındaki bilinmez alanı merak eder, buraya gitmenin yollarını ararsınız.
Gerçek şu ki risk iştahınızdan bağımsız olarak, siz iş yaşamınızda (hatta yaşamın genelinde) her ne kadar konfor alanınıza gömülüp oranın keyfini çıkartmak isteseniz de yaşam sizi bir şekilde, bir noktada üçgenin diğer tarafına iteler. Size sormaz. Şimdiye kadarki kariyerinizi düşünün, vardır mutlaka böyle en az bir deneyiminiz.
Örneğin, çalıştığınız firmada yıllardır işinize gücünüze bakarken bir anda firmanız başka bir firma tarafından satın alınır. Artık ne sizin firmanız için ne de sizin firmanın yeni sahibi için yaşam aynı olacaktır. Entegresyon, kültür çatışması/uyumlanması, yeni iş yapış şekilleri, yeni yönetim, yeni çalışma arkadaşları, yeni prosedürler hatta yeni şehirler/ülkeler derken kendinizi bir kaç hafta öncesine kadar tahayyül bile edemeyeceğiniz bir değişim silsilesi içinde bulursunuz. Bu ve benzeri durumlarda “herkes değişsin de ben olduğum yerde devam edeyim” deme şansınız olmayacaktır. Sistem sizi bir aşamada üçgenin sağ tarafına davet edecek, hatta iteleyecektir.
İşte bu noktada koçluk, başka hiç bir aracın işe yaramayacağı kadar fazla, işinize yarayacaktır.
Nasıl mı?
• Özgüneninizi arttırarak
• Yıllardır bir kenarda beklettiğiniz kendinizin ve isteklerinizin tekrar farkına varmanızı sağlayarak
• Seçeneklerinizi görünür hale getirip size en iyi hizmet edecek güzergahı seçmenize yardımcı olarak
• İhtiyacınız olan cesareti bulmanıza yardım ederek
• Ve üçgenin en tepe noktasındaki sivri köşeyi hasar almadan aşabilmeniz için ihtiyacınız olan tüm donanımı size sunarak.
Kendimden örnek verecek olursam, iş yaşamında risk iştahı oldukça yüksek biriyim. Konfor alanı yaratmayı sevmem, zira merak değerim son derece kuvvetli. Hangi işi yaparsam yapayım üçgenin sağ tarafındaki bilinmezliği hep merak ederim. Zira bir sonraki ödülümün orada olduğuna dair inancım sonsuzdur. Çalıştığım firmanın ve sektörün dinamiklerini takip ederim. Firmayı ve sektörü bekleyen değişiklikleri ön görebilirim. Bu ön görüler ışığında üçgenin sağ tarafına ne zaman ve nasıl geçeceğimi hayal ederim. Değişim vakti geldiğinde ya ben üçgenin sağ tarafına herkesten önce geçmişimdir, geçmemişsem de sağ salim geçebilmek için ihtiyacım olan her şeyi hazırlamışımdır.
2021 ile birlikte yaşamınızda, değişimin sizi değil, sizin değişimi yönettiğiniz bir dönem başlamasını can-ı gönülden dilerim.
“Değişim ancak içeriden açılabilen bir kapıdır.” Terry Neil
Sevgiyle,