DOLAR 34,5245
EURO 36,4398
ALTIN 2961,017
BIST 9152,17
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Design Week Türkiye 2021

17-18 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleşen Design Week Türkiye sayesinde uzman katılımcılar ve öğrenciler tasarım ve fikir dolu iki gün geçirdiler.

Ben bu iki güne gözlemci olarak katıldım diyebilirim. Hem Türkiye’nin tasarım konusunda geldiği son noktayı görebilmek hem de katılan öğrencilerin heyecanlarını yaşamak istedim. Türkiye İhracatcılar Meclisi tarafından düzenlenen programa 60’a yakın panelist katılarak bilgi ve deneyimlerini onları hayranlıkla izleyen yüzlerce kişiyle paylaştılar.

Şimdi gelelim sizinle paylaşmak istediklerime;
İhracat rekorları kırdığımız şu günlerde ‘Tasarım odaklı ihracat’ diye kocaman yazmışım not defterime. Programa katılan hem panelistler hem de katılımcılar aynı dili konuşabildiği için verilen her bir mesaj yerine çok güzel bir şekilde oturdu. Yaklaşık 15 yıldır ulaştığım müşterilerime, öğrencilerime kısacası binlerce kişiye tasarımın her şey olduğunu anlatıyorum. Bir firmanın markalaşma sürecinde gözle görülebilmesine, rakiplerinden daha da öne çıkabilmesine, tüketicisiyle bir duygu oluşturabilmesini sağlayan en büyük etken tasarımdır. Çünkü tasarım herhangi bir şeyi değerli hale getirebilmektir. İhracatta ise; tasarım değeri olan firmaların değeri olmayanlara oranla 3 kat daha fazla öne çıkıyor. Yani ürünü ve hizmetlerimizi ithal eden firmalar bize daha çok güvenip sürdürülebilir bir alışveriş yapmaya devam ediyor. O firmalarla empati yaptığımızda ise; müşterilerinin aklında tasarım sayesinde iyi bir algı oluşturdukları için daha çok tercih edilen bir marka haline geliyorlar. Özetlemem gerekirse küresel rekabette tasarımın değeri her geçen gün artıyor.

Şimdi gelelim tasarımın ne olduğuna; tasarım insan ihtiyaçlarını karşılayarak sorunları çözmektir. İnsan ihtiyaçları sınırsızdır ve ihtiyaç yaratmakta biz tasarımcıların elindedir. Örneğin; şık ve ihtiyacımızı gideren bir saatimiz varken, yeni çıkan kalp ritmini ölçen, adımlarımızı sayan aynı zamanda da zamanı gösteren bir saat daha alabiliyoruz. Hatta daha basiti farklı renklerde saatimiz olsun diye başka rengine ihtiyaç duyarak bir tane daha alabiliyoruz. Bizler bir saat daha aldıktan sonra başka bir saate daha ihtiyaç duyarız. Tasarımcılarda bu ihtiyacı ön görerek daima hem tasarım olarak hem de verimlilik olarak yeni ürün ve hizmetler geliştirirler bizim için. Bizler de alır dünyada onun için yeni bir karbon ayak izi oluştururuz. Buradan da sürdürülebilirliğe bağlayacağım tüm bu süreci. Çünkü o kadar çok üretip o kadar çok tüketiyoruz ki; dünyamız bize alarm veriyor. Panalistler diyor ki; bir ürünün kullanımı bittikten sonra nasıl elden çıkacağı da önemlidir. Bundan sonraki süreçte dünyamızda kocaman yer kaplayan ürünlerin geri dönüştürülmesi ya da ileri dönüştürülmesi çok daha kıymet kazanacaktır.

İki gün içerisinde duyduğum en güzel şeylerden biri ise; panelistlerin hemen hemen hepsinin söylediği örf ve adetlerimizin henüz yeteri kadar keşfedilmediği ve yaşadığımız bu muhteşem çoğrafya ile bundan sonraki süreçte dünyada Türk tasarımlarının daha çok tercih edilebileceği olması. Bu muhteşem bir şey, şimdi mirasımız olan tarihimizi dünyaya götermenin, markalaşmaya, üretmeye odaklanmanın tam zamanı diyebilirim.

Dijital Dünyalı Olmak!
Dijital markalaşmada web siteleriyle başlayan süreç günümüzde sosyal medya kanalları ile devam ediyor. Bundan sonraki süreçte çok daha başka şeyler duyacağız. Herkesin bir web sayfası olduğu gibi metaversede 3 boyutlu bir alanı da olacak. Burada dijital olarak varlığını sürdürecek. Örneğin bir takı tasarımcısı ürettiği bir özel tasarım ürünü dijital paralarla bana, size hatta Madonna’ya bile aynı anda satabilecek. Bu ürün gerçek hayatta yok ama sanal hayatta var. Oluşturduğumuz avatar bu takıyı takıp yine dijital dünyada toplantılara katılacak, belki konsere gidecek belki de diğer avatar arkadaşlarıyla birlikte kahve içecek. Çok garip değil mi? Benim bazen aklım almıyor ama bu sürece ülke olarak bir an önce ayak uydursak iyi olur çünkü bu yeni çağda zengin olmak için hepimiz eşit şartlara sahibiz.

Yazımda hepimizin işine yarayabilecek bilgileri paylaşmaya çalıştım. Ben yüzlerce öğrenciyle ve değerli panelistlerle tasarım dolu iki harika gün geçirdim. Bu tür organizasyonlar kendimizi keşfetmemize ve bilinçlenmemize sebep oluyor. Devamının daha çok olması ümidiyle, teşekkürler Design Week Türkiye.

Sevgilerimle,
Çiğdem Dedeoğlu


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.