DOLAR 34,5499
EURO 36,4448
ALTIN 2965,349
BIST 9148,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Eskiden müneccimlik iyi meslekti!

Eskiden müneccimlik iyi bir meslekti. Yıldızların gezegenlerin hareketleri ya da hayvanların iç organlarını inceleyerek geleceğin tahmin edilmesi “bilimi” ile uğraşırlar ve yöneticilerin yakınında durarak güç ve para sahibi olurlardı.

Tahminleri çıkmadığında ise kendilerinden başka birisinin bilinmeyen bir hatası ya da günahı olduğunu söyleyerek işlerine devam ederlerdi. 
 
Sonra bunların yaptığının bilimle alakası olmadığı ortaya çıkınca gözden düştüler ve koskoca bir meslek yok oldu. 
Gelgelelim doğa boşluk kabul etmediğinden yöneticilerin yanında durup geleceği tahmin etme işi boş kalamazdı ve birilerinin yeni bir bilimi dejenere ederek bu görevi ifa etmesi ve topluma hizmet ederken güç ve para edinmesi mecburiydi. 
 
18. Yüzyıl ortalarından itibaren başlayan bu olgu 20. Yüzyılda gücünün zirvesine gelerek bizde “iktisat” dışarıda “economics” diye adlandırılmış ve makro düzeyde toplumların, mikro düzeyde ise bireylerin yaşamlarını etkiler olmaya başlamıştı. 
 
Haydi diyelim ki kendisini uyaran falcıyı dinlememesi Jül Sezar’ın sonu oldu ama büyük iktisatçılarımızdan hangisi televizyonlara çıkıp 2008 krizini haber verdi. 
Ahali her şeyi olup bittikten sonra duyar oldu. Derste okuduğumuz Keynes’in de 1927’de “bundan sonra ekonomik kriz olmaz” dediği pek konuşulmaz. 
Aslında çok basit sağ duyu ve bilimsel çalışma çerçevesinde kararlar alınarak yönetilebilecek sistemler, nedensellik ile bağlılığı bilerek birbirine karıştırarak, eski verilerden yeni sonuçlar çıkartarak ve en önemlisi yaygın iletişim araçları kullanılarak kendi kendini doğrulayan varsayımlar üreterek yaratılan uygulamalar da bir gün ilm-i nücum ve diğer safsatanın yanında yerini alacak. 
 
Nedensellik ile bağlılığın (causality-correlation) durmadan ve çoğunlukla isteyerek birbirine karıştırıldığı bir dünyada yaşar olduk. 
Nedensellik, adı üstünde bir şeyin diğerinin nedeni olması demek yani mesela gelirinizden fazla harcarsanız borçlanırsınız, borçlanma nedeniniz gelirinizden fazla harcama yapmanızdır. Gelir gider arasındaki fark borçlanmanın nedenidir. 
 
Bağlılık ise farklıdır, gelirinizden fazla harcama yaptığınız zamanlar işe her gün taksiyle gidiyor olabilirsiniz. Yeterli sayıda insan taksiyle gitmeye başlayıp belli sayıda insanın da borçlanma oranları artarsa bu iki olgu arasında bir bağlılık görülebilir ama biri diğerinin nedeni kabul edilmez. 
Seçtiğiniz örneklere göre neredeyse her şey her şeyle bağlılık gösterebilir bunu nedenselliğe bağlamak çok kullanılışlı bir yöntem olarak yıllardır karşımıza çıkmaktadır. 
Şimdi vereceğim örnekteki karşılaştırmayı yapan büyük iktisatçılar son üç yüz yıllık tarihe baktığımızda bir kaç büyük imparatorluk gördüğümüzü ve bunlardan İngiliz olanın özel sektöre yol veren liberal bir yapıda olduğunu, İspanyol olanın ise devletçi ve merkeziyetçi olduğunu belirterek bugün İngiliz imparatorluğundan çıkmış olan toplumların müreffeh, diğerlerinin ise fakir olduklarını yazdılar. Bunu da bize nedensellik olarak anlattılar. 
 
Aynı fakir ve zengin ülkelerin başka farklılıklarından dolayı fakir ya da zengin olabileceklerini ise söylemediler çünkü bağlılığı nedensellik gibi göstermek istiyorlardı. 
Nedensellik-Bağlılık karışıklığına zamanla alışıldı artık zaten pek araştırılmıyor. Yarın birisi çıkıp ama tabii bu kişinin rasgele birisi olmaması gerekir, “bayram giyim alışverişlerindeki 36 yılda bir görülen benzeşmeler” diye bir makale yazabilir. Bu makalede tüketim alışkanlıklarının 36 yılda bir kendini tekrarlayarak 18 yılda bir bayramda ince kıyafetler yerine palto satın alınmasını yaş gruplarına ve kültürel değişimlere bağlayabilir. Bayramın her yıl on gün kaydığını ve 36 yıldan yıla aynı mevsimde geldiğini bilmezsek biz de inanırız. 
 
Bunu neden yaparlar? 
Para, şöhret ve tatmin duygusu nasıl eski müneccimleri yönlendirdiyse şimdilerde modern müneccimlik yapanların motivasyonu da elbette aynı. Ama dediğim gibi eskiden müneccim geleceği bilemeyince kellesi gidiyordu şimdi bir şey olmuyor. 
 
Çoğu ünlü iktisatçının tahminlerinin doğru çıkma oranlarıyla tesadüfi karar verilen sistemler karşılaştırıldığında tesadüfi mekanizmaların daha “doğru” sonuçlar verdiği bir araştırma keşke olsa da görsek. 
 
Gerçek, bilimsel prensiplere uyan ve ciddi iktisatçılar sakın kızmasın lafım dünya boyutunda tahmin yürütüp madara olduğunda suçu başkalarına atanlara. 
Yoksa elbette Ed=[(Q2-Q1)/Q1]/[(P2-P1)/P1] doğrudur. 🙂 Ama Mars’ın ve Venüs’ün hareketleri de doğru. 
 
Mesele nedensellikle bağlılığı birbirinden ayırmakta.


YORUMLAR

Solve : *
36 ⁄ 18 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.