İnsanların robotlaştığı ve robotların insanlaştığı bir gelecek kapıda!
İnsanların robotlaştığı ve robotların insanlaştığı bir gelecek kapıda, peki YA BİZ hazır mıYIZ?
Bugün siyasi ve ekonomik olarak tartıştığımız hemen her şey; ticarette yükselen korumacılık, ABD ile Çin arasında «ticaret savaşları» mertebesine varan ticaret önlemleri, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı ve Brexit süreci ve genel olarak küreselleşmenin yavaşla(tıl)ması çabası… hepsi bu soruyla ilgili.
Robotlarla birlikte yaşamaya ve daha da önemlisi onların pek çok iş dalında çalışmaya başlayacak olmasına ne kadar hazırız? Bu konuda hissedilen yetersizlik ve endişe, teknolojide liderlik mücadelesini kızıştırırken hükümetlerin gerekli önlemleri alma ve politikaları hayata geçirebilmek için zaman kazanmak amacıyla küreselleşme sürecini yavaşlatmaya çalışmalarını beraberinde getiriyor.
Konu politika yapıcılar tarafından uzun sayılabilecek bir süredir tartışılmakla birlikte, uluslararası kamuoyunu Alibaba’nın eski CEO’su Jack Ma’nın 2018 Ocak ayında Dünya Ekonomi Forumu’nda yaptığı “İstihdamın Geleceği ve Eğitim” hakkında yaptığı çarpıcı değerlendirmeyle daha çok meşgul etmeye başladı. Jack Ma özetle “Eğer eğitim sistemini teknolojik gelişmelere uyarlamazsak önümüzdeki 30 yıl içinde ciddi sorunlarla karşılaşacağız. Çocuklarımıza yapay zeka ile yarışmayı öğretemeyiz; bizden daha zeki. Onları eleştirel düşünme; esneklik; sorun çözme; yaratıcılık, takım ruhu, değerler, inanç, sanat ve spor gibi insanı robottan farklı kılan alanlarda ileri götürecek şekilde eğitmeliyiz”dedi.
Gelecek araştırmalarına göre, günümüz üniversite öğrencilerinin bundan 11 yıl sonra sahip olacağı mesleklerin %85’i henüz icat edilmedi. Günümüzde üniversite öğrencisi olanlar 38 yaşına geldiklerinde ortalama 8 ila 10 farklı işte çalışmış olacak. Önümüzdeki 50 yıl boyunca çalışmayı planlayanların kariyer elde edebilmeleri için çalışırken bir yandan da sürekli yenilikleri öğrenme peşinde olması gerekiyor.
İyi haber ise, çalışanlar yeni bir beceri elde etmek ya da yeni bir sertifika almak için çalışmaya ara vermek zorunda kalmayacak; yeni becerileri teknolojinin yardımı ile iş başında öğrenebilecekler. 2030 yılında yapay zekalı asistanların gündelik işlerimizde bizlere yardımcı olduğu bir dünyada yaşıyor olacağız. Arttırılmış gerçeklik başlıkları, gerçek zamanda iş yaparken ihtiyaçları olan verileri çalışanlara anında sunacak. Dijital becerilere sahip olanlar çalıştıkları işleri daha iyi şekilde yapmaya ve bulundukları konumdan yükselmeye daha yatkın olacak.
Robotlaşma insanlar için bir tehdit mi olacak yoksa onların yararına mı olacak? sorusunun cevabını belirleyecek olan toplumların bu sürece nasıl müdahale edeceğidir…
Teknolojinin ileride sahip olacağımız meslekleri bize dayatacağı bir gelecek yerine, yeni teknolojileri yaşam kalitemizi yükseltmek için değerlendirebileceğimiz bir gelecek için neler yapılması gerektiğine odaklanmalıyız.
Bu vizyonu ifade eden bir kavram var; Toplum 5.0 (Society 5.0) veya diğer adıyla Akıllı Toplum (Smart Society).
Toplum 5.0.; avcı toplum (Toplum 1.0), tarım toplumu (Toplum 2.0), sanayi toplumu (Toplum 3.0) ve bilgi toplumu (Toplum 4.0) ardından gelen Akıllı Toplumu ifade etmektedir.
Kısaca, teknolojinin başımıza gelen bir olay olmaktan çıkarılıp insanoğlunun istek ve ihtiyaçlarına hizmet eder şekilde kullanılması vizyonunu ve bu yönde başvurulabilecek sosyal sistem ve politika seçeneklerini ifade etmektedir.
İnsanların ve robotların bir arada bulunacağı süreçte insan-makine ilişkisinin “insan odaklı bir denge” gözetilerek düzenlenmesi önemlidir. Toplumların mevcut koşullarını ve kendine özgü ihtiyaçlarını da dikkate alarak çözümler geliştirmesi gerekmektedir. Vatandaşlar, hükümetler, akademi ve sivil toplum dahil olmak üzere tüm paydaşların katılımı ile toplumsal bir fikir birliğine ihtiyaç duyulmaktadır; ulusal stratejilerin oluşturulması, hükümet sistemlerine entegrasyonu ve ilgili girişimleri yürütmek için kamu-özel ortaklıkları kuruması gerekmektedir.
Toplum 5.0 Japonya’nın ortaya attığı ve devlet politikası olarak uyguladığı bir vizyondur. Japonya, %26.3 ile 65 yaş üstü nüfusun en kalabalık olduğu ülkedir. Yaşlanan nüfus yapısı nedeniyle karşı karşıya olduğu ekonomik ve sosyal zorluklara yanıt olarak teknolojik çözümlerden nasıl yararlanılabileceği sorusu gündeme getirilmiştir. Abe yönetimi tarafından Japonya’nın Beşinci Bilim ve Teknoloji Master Planı ile 2016-2020 Vizyonu olarak tanımlanmıştır.
Japonya’nın yanı sıra Almanya, İngiltere, blok olarak AB ve ABD gibi gelişmiş ülkelerin de Akıllı Toplum vizyonu doğrultusunda ciddi çalışmalar yürüttüğü görülmektedir.
Genel bir değerlendirmeye gidilecek olursa Toplum 5.0 vizyonu çerçevesinde faydalı olacak temel bazı politika seçenekleri;
Eğitim reformu; özellikle bilgi teknolojileri okuryazarlığının ve genel olarak insan kaynaklarının ileri dijital becerilerdeki uzmanlıklarla genişletilmesi; eğitim sisteminin bilgiye dayalı olmaktan ziyade analitik yetenekleri ve yeni çağı gerektirdiği yetkinlikleri geliştirmeye yönelik olarak revize edilmesi;
Düzenleyici reformlar ve veri analizi alanındaki gelişmeleri karar alma süreçlerine daha etkili yansıtma (büyük veri/veri madenciliği ile değer yaratma);
Gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferini sağlayacak daha iyi fikri mülkiyet hakları koruması uygulamasının hayata geçirilmesi;
Sürdürülebilir büyümeyi destekleyen kapsayıcı ticaret politikaları;
KOBİ’lerin, kadın girişimcilerin ve gelişmekte olan ülkelerin küresel değer zincirlerine daha iyi entegrasyonuna yardımcı olmak için e-ticaretin regülasyonu ve standardizasyonu;
Robotların ayak sesleri kapıda…
Doğru, her teknolojik gelişme atağında (buharlı makinenin icadında, fabrikalarda üretimde otomasyona geçişte, otomobillerin, cep telefonlarının ve internetin hayatımıza girişinde olduğu gibi) insanoğlu sorguladı; “şimdi ne olacak?”.
Yeni iş kolları doğdu, bazı meslekler ortadan kalktı ve değişti. Değişime ayak uyduranlar ekonomik olarak refah seviyelerini korurken kendini yenilemeyenler geride kaldı.
Ama bu kez teknolojik gelişmenin vardığı aşama bize farklı sorular sorduruyor ve uyum sağlama konusu çok daha ciddi gibi. Çünkü artık üç boyutlu yazıcılardan çıkan yapay organların işlevini yitirenler yerine vücudumuza monte edilebileceği, beynimizin internete bağlanabileceği “robotlaşmış insanlar”ın ve insandan görüntü olarak ayırt edilmesi zor ve insanoğlunun davranışlarını olduğu kadar nasıl düşündüğünü de öğrenen yapay zekaya sahip “insanlaşmış robotlar”ın bir arada yaşayacağı bir gelecekten bahsediyoruz. Belki de Homo Deus kitabında bahsedildiği gibi “bin yıl içinde bizim gibi insanlar olmayacak. Tamamen farklı varlıklar olacak… teknoloji devrimi bundan sonraki evrede deriden içeri, insan vücuduna ve beyne girecek”.
Bireysel düzeyde hazırlık için çözüm yaşam boyu öğrenme ve girişimcilikte; hep “yeni bir versiyonumuzu piyasaya sürmeli” ve sürekli kendini güncellemeliyiz. Toplumsal düzeyde hazırlık için ise Toplum 5.0 vizyonunu hayata geçirmek için gerekli farkındalığa ulaşmalı ve harekete geçmeliyiz.
Akıllı Toplum vizyonu konusunda Türkiye’de farkındalık geliştirmek, dünyadaki en iyi uygulama örneklerini analiz ederek Türkiye’nin kendine özgü koşulları ve ihtiyaçları çerçevesinde politika önerileri geliştirmek üzere Toplum 5.0 Enstitüsü kurulmuştur.