DOLAR 32,3306
EURO 35,1257
ALTIN 2304,72
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Karşınızda ikili ilişkilerde manipülasyon

Entrikalarla örülü, sistematik bir kırımı hatırlatıyor bana desem, fazla abartmış olmam…
Duyguların soykırımı…!
Çıkar çatışmalarının, sözde şevkatin ve milenyum aşk tariflerinin sınır ötesi harekatı gibi…
Karşınızda İkili İlişkilerde Manipülasyon

Bir bombacının üzerine iliştirdiği TNT kalıplarının tahrip gücü, sabitlenen bomba miktarına bağlıdır…
Canım annelerin göz nuru evlatları, saniyeler içinde liğme liğme olmaya razı geliyor…
Etrafına vereceği zararı hiç hesaba katmadan, öylece…
Örtülü bir bilinç, şuursuzca razı gelinen bir son nefes…
Onurlu bir yaşam ile sahte itibar arasındaki farka kapalı,
İlkellikle , inanç arasına çizilen kalın kalın hatlara kurban verilmiş insan evlatları…
Ama nasıl?

Manipülasyon ve İkna arasındaki uçurumun en silik adı, NİYET…

Kişilerin, kurum, kişi veya kuruluşları kendi çıkar, istek ve kazançlarını ön planda tutarak , elde etmek istedikleri sonuca yönelik tüm çaba şekillerine, Manipülasyon diyoruz…

İkna ise, yeleği henüz patlamadan, parçalara ayrılmadan, ayırmadan bombacının üzerinden alan, pimi bıraktıran el’ dir…
O elde avuç dolusu şevkat, yardım ve vicdan vardır…

Tahrip gücü yüksek, partnerini parça parça eden ilişkilerin kahramanları, gizli Manipülatörler, sözde büyük aşklara imza atan, toplumun parlak simaları;

Karşınızda Narsistik Sapkınlar…

Kendi hükümdarlıklarını kurmak için, bir örümceğin ağındaki kusursuzluğu, sizin hayatınıza dantel gibi işlerler..
Kurbanını, kendi istediği kişiliğe büründürene kadar programını kurnazca uygular.

Onun istediği gibi konuşmasını, kahkaha atmasını, kederlenmesini, tartışmasını, nefes almasını, giyinmesini, yaşamasını sinsice tasarlar…
Baştan çıkarıcı her türlü yol, yordam ondan sorulur…

Kurbanının son damla kanına kadar onu sömürür, bitirir, al aşağı eder..
Kendindeki tüm eksik olan parçaları karşı taraftan tamamlayana kadar durmaz…
Onunla yaşarken, sanki herşeyi sizin için yapıyormuş hissine kapılmanızı sağlar…
Her tartışmada eni konu kendisini mağdur gibi göstermeyi başarır…
Sorunun her seferinde sizde olduğu duygusuna size ustaca sokar…
Siz bunalmış bir vaziyette;
Yine ben hatalıyım,
Bir dahakine daha düzgün yapmalıyım !
Ne yaparsam yapayım mutlu olmuyor!
Her şeyi yalnış ve eksik yapıyorum!
Hissine, türlü sözlerle, davranışlarla sizi abone eder…

Davranışlarınızı, sözlerinizi, acımasızca eleştirerek kendinize olan öz saygınızı tüketir.
Hayatınıza dair amaç, istek ve hayallerinizi ağır ağır elinizden, aklınızdan ve kalbinizden söker atar…
Başarısızlık döngüsüne kapılan kurban, her seferinde daha iyisini, doğrusunu yapabilmek uğruna, acınası bir çaba içinde olduğunu fark edemez…

Tek amacı, Manipülatör’ ü, nam-ı diger Narsistik Sapkın partnerini mutlu etme gayreti içinde olmaktır…
Avcının amacı da budur..

Kurban çırpınıp durdukça Avcı kendi beslenir.
Önce acı çektirir, kaybedeceğini anlayınca karşı tarafı, cazip bir hediyeyle kendinde tutar…
Kafası karışan çaresiz kişi, olup biten kavgayı, gürültüyü her seferinde kendinden bilir…
Tükenmişlik başlamıştır…
Zorbalığa maruz kalmaktan bi-hal olmuş kurban, sonunda kendi kendine cezasını keser,
Hazin son yazılmıştır;
Depresyon, bağımlılık, keder ve psikosomatik bir dizi yük…
Alın size nur topu gibi bir Duygusal Şiddet…

Ağır tahrip gücü yüksek patlayıcılarla bezeli yeleğiniz,
siz daha fark etmeden, usta eller tarafından üzerinize sırlandı.
Bundan tek başınıza kurtulmanız ilahi bir mucize olacaktır…

Kendinizi biraz sevecek haliniz, hayatınızı yeniden inşa edecek gücünüz, zerre öz saygınıza itimadınız kaldıysa,
KAÇIN…!
Yol henüz çökmeden, perde kapanmadan, son söz söylenmeden, yer gök bir olmadan, kara kar düşmeden, yeni sizi bulmak aşkı, hevesi ile , tabanınıza kuvvet verin ve,
KAÇIN…!

İçleri nefret, yetersizlik, şüphe, sevgisizlik,
Dışları efendilik, tebessüm ve medeniyet kisvesi ile parlayan insanların arasında yaşıyoruz…
Ruhumuzu emmek, içimizi boşaltıp, kendilerine bizi yem yapmak isteyen insanlarla…

Ve uyanık kalmak istediğimi fark ettim, onları fark edebilmek için BİLMEK gerektiğini…
Sevgisizliğin ağır bedelleri olduğunu, insanı insandan başka şeylere dönüştürdüğünü bilmeye ihtiyacımız olduğunu fark ettim…
Sevgi kadar, öz değeri de bilmemiz gerektiğini,
İlk dozu ailemizden alamayınca, tuzaklara daha acemice yakalandığımızı fark ettim…
Evlat yetiştirmenin işte tam bu noktada, geleceği doğurmak olduğunu da fark ettim…
Ne zaman kaçmak, ne zaman savaşmak gerektiğini fark edebilmek için, belkide bir parça bu dersi almak gerektiğini de fark ettim…
Hangi türde, şekillerde düşüyoruz kim bilir bu tuzaklara?…

Göreyim size…

RUMİ’ dedi ki;
İnsanı öğrendim,
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim….

Ya siz?

Dilek ÖLMEZ


YORUMLAR

Solve : *
24 − 12 =