Koşuşturman bittiyse biraz nefes alır mısın?
Hayat senin için bir yarış, yetişmen gereken bir olgu mu? Yoksa kendi akışında giden bir yolculuk mu?
Hayatımızı sürekli koşuşturma halinde yaşarken, saatlere yaşamı oturtmaya çalışırken o eşsiz ve bir daha geri gelmeyecek bir dakikanın içindeki mutluluğu hissedemedikten sonra saatlerle planlanan hayatın içinde kaybolmaya başlıyoruz. Peki bunu değiştirmek mümkün mü?
Güzel bir haberim var; evet mümkün.
Sürekli geçmişte yaşarsak geçmiş pişmanlıklarımızdan başımızı kaldıramaz, sürekli gelecekte yaşarsak da gelecek kaygısından kendimizi sıyıramaz hale geliriz. O zaman ne yapacağız? Hayatın anlardan, ve hatta eşsiz anlardan oluştuğunu öğreneceğiz ve ne kadar çok bu anları olumlu duygulara oturtursak o kadar anlamlı bir yaşam yaşamaya başlayacağız.
Koşuşturman bittiyse biraz nefes alır mısın
Üzüntü, korku, öfke, stres gibi olumsuz duygular da bizim için, sevgi, paylaşım, fayda, huzur, dinginlik gibi olumlu duygular da bizim için, işte asıl nokta bizim hangisini seçtiğimiz anda başlıyor. Sürekli olarak hayatı bir “mücadele” olarak görürsek ve bu anlamı yüklersek hayat ona dönüşür.
Sürekli mücadele eden, hatta zaman zaman hayatla kavga eden, bir türlü istediği noktaya gelemeyen ve yaşadığı her şey için başkalarını ve koşulları suçlayan insanlar haline geliriz. Hayatı sürdürdüğümüz güzel bir “yolculuk” olarak görürsek işte o zaman biliriz ki gittiğimiz yol bize ait.
Koşuşturman bittiyse biraz nefes alır mısın
Hangi yöne sapmamız gerektiği bizim kararımız olur. O zaman istediğimiz zaman daha hızlı, veya istediğimiz zaman daha yavaş gidebiliriz. İstersek bazı duraklarda durup dinlenebiliriz, ve gücümüzü topladığımız zaman tekrar yolumuza devam edebiliriz.
Bazen daha güçlü devam etmek için durmamız gerekir. Kendimize izin verip yaşadıklarımızı ve seçimlerimizi sindirmemiz gerekir, o anlarda öğrenir, daha iyi yol haritasını çıkarabiliriz. Buna karşın sürekli bir yerlere yetişmeye çalışıp, hayatı kaçırıyormuş gibi hissedersek nefes bile almayıp sonunda beden, zihin ve ruh sistemlerimizin çökmesine kadar sonuçlarla karşılaşabiliriz.
Evrenin kendine ait işleyen bu kadar güzel bir sistemi ve matematiği varken biz zaten her şeyi olması gereken en mükemmel zamanda deneyimliyor olacağız. Geç veya erken kalmış değil tam olması gereken zamanda her şeyi yaşıyor olduğumuz gerçeği ile tanışacağız.
Pişmanlıklar, korkular, kızgınlıklar, endişeler ve kaygılar ile geçen her an, o eşsiz anlarımızı birer birer solduruyor, gerçekten bize ait olan zamanı sürekli bu duygularla geçirip kendimize en büyük kötülüğü biz mi yapacağız?
Bugün yeni bir seçim mümkün, şimdi yeni bir seçim mümkün.
Önce işe kendini sevmekle başla çünkü önce sen kendine sevgini vermezsen dışarıdaki arayışların, kavgaların, suçlamaların hiç bitmeyecek.
Artık biraz dinlen. Her zaman durmadan hareket etmek zorunda değilsin. Durmak istediğin zaman dur, nefes al ve gücünü toplayıp tekrar devam et.
Bir sürü biriktirdiğin mutlu anlarının olmasını dilerim.
Koşuşturman bittiyse biraz nefes alır mısın?