Mental kalkınma hareketi
Çiçeği burnunda ekonomidoktorunuz.com yazarı olarak ikinci yazıma tam da ‘’Narsisizm’’ konusuna devam eden bambaşka bir başlık atmıştım ki, iş sitelerinde ve dijital iş dergilerinde peş peşe rastladığım yazılar sonrası yukarıdaki başlığa yöneldim.
Kitlesel ruh sağlığını derinden zehirlediğini düşündüğüm ‘’narsisizm’’ konusuna sonraki yazılarımda devam edeceğim. Bugün biraz genel ‘’mental sağlık’’ konusunu iş dünyası gündemine taşıyan yayınları konuşmak istiyorum.
İş dünyasına dair tespitleri ve hepimize samimi gelen duruşu ile kitlelerin bir sonraki cümlesini hep merakla beklediği Simon Sinek’ten başlayalım. 15 Ocak’ta çektiği 53 saniyelik videosunda Sinek, ‘’Mental Health in the Workplace’’ (İş yerinde Mental Sağlık) başlığını kullandı. Bir takipçisinin ‘’iş yerinde ruh sağlığı konusunda iş hayatını bekleyen en zorlu görev nedir?’’ diye yönelttiği soruya, bunun asla göz ardı edilmemesi gereken bir madde olduğunu, işverenin çalışanı bir makine değil insan gibi görecek, onun insani tabiatını hatırlayacak, empati yapacak duyarlılığa sahip olması gerektiğini, çalışanın ruh sağlığının yolunda olmasının hem temas ettiği ekibe hem performansa direkt etki ettiğini vurgulayarak yanıt verdi. Simon Sinek’e göre işverenler bu konuda sorumluluk hissetmeli.
Harvard Business Review Türkiye’ye gelirsek, tam da Simon Sinek’in yukarıdaki kısa videoyu çektiği gün, ‘’Araştırma: Çalışanlar İşverenlerinin Mental Sağlık Hakkında Konuşmasını İstiyor’’ başlıklı makaleyi yayınladı. Yazıda, her yıl ruh sağlığıyla ilgili durumlar nedeniyle 200 milyondan fazla iş günü ve çalışan üretkenliğinde 16,8 milyar dolar kaybedilmesine rağmen mental sağlık konularını konuşmanın bir tabu olmaya devam ettiği belirtilmiş. Hatta çalışanların neredeyse yüzde 60’ı iş yerinde hiç kimseyle bu konu hakkında konuşmuyormuş. Ülkemize gelindiğinde bu yüzdenin daha yukarılarda seyrettiğini düşünüyorum.
Bir başka yazı ise 18 Ocak 2021 tarihinde BBC News’in web sitesinde yayınlandı. Başlık şöyle: ‘’A wristband that tells your boss if you are unhappy’’ (Patronunuza mutluluk seviyenizi bildiren bileklik). Yazıda, üzerinde sarı ve mavi olmak üzere iki adet düğme bulunan, kullanmayı kabul eden uzaktan çalışanların kendilerini iyi hissetmesi halinde sarı, mutsuz hissetmesi halinde mavi düğmeye basarak geri bildirim verdiği silikon bir bileklikten bahsediliyor. Böylece iş veren, işleri evden yürüten çalışanının aldığı iş yükü veya başka sebeplerle genel ruh sağlığının nasıl seyrettiği hakkında bilgi edinip, belirlediği insan kaynakları politikaları doğrultusunda gerekli desteği verme şansı buluyor.
Ne dersiniz? İş hayatı nihayetinde en önemli sermayesi olan insanı sahici bir duruşla merkeze almaya hazır mı? Onu tüm boyutları ile kabullenip, şimdiye kadar görmezden geldiği ve sermayesinin önemli bir parçası olan mental sağlığı ile ilgili sorumlulukları üstlenip, payına düşenlerle yüzleşecek mi?
Kendi adıma ‘’kurumsallık zehri’’ diye tanımladığım genel duyarsızlığı aşmak için iş dünyasının bu yönde adımlar atmasını umut verici buluyorum. Doğru farkındalık modelleri geliştirerek ekibe uymak için bireyin kendisine uyumunu sabote etmeyen, aksine destekleyen adımlar, inanıyorum ki gelecekte en az ‘’dijital dönüşüm’’ kadar, en az ‘’endüstri 4.0’’ veya ‘’toplum 5.0’’ oluşumu kadar, hatta belki daha da önemli hale gelecek.
Fütürizmi tanımlayan üç esas madde; ‘’şehirleşmiş medeniyet”, “makineleşme” ve “sürat”, daha çok ‘’insanlaşma’’yı da koluna takmadan yola devam edemeyecek. Her bir bireyin beden, ruh ve sosyal sağlığının yerinde olmasıyla edinilecek ‘’Zihinsel Refah ’’ seviyesi ise toplumların başarısını belirleyen en önemli kriter olacak.
Ve elbette ‘’Mental Sağlık’’ meselesi hem küçümsendiği yerden hem de tabu olmaktan çıkacak.