DOLAR 34,521
EURO 36,4469
ALTIN 3107,566
BIST 9129,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Selin Kılıç röportajı: Yaşar Özdemir ile soru cevap

YAŞAR ÖZDEMİR – ‘KİLİT’ Kitabı Yazarı

• YAŞAR ÖZDEMİR’ in yolculuğu nasıl başladı, gelecek planlarınızın neresindesiniz?

Üniversite eğitimimin tamamlanmasının ardından, günün şartları gereği yurtdışında çalışmaya başladım ve uzun yıllar yalnız yaşayıp, farklı ülkelerde görev aldım. Mesai saatlerinden artakalan zamanlarda, hem bulunduğum ülkeleri dolaşma hem de insanları gözlemleme fırsatım oldu. Aynı zamanda okumak için de yeteri kadar vakit ayırabiliyordum. Okumanın ve yeni kültürler tanımanın kişisel gelişimde oldukça önemli unsurlar olduğuna inanırım ki; bu sayede farklı toplumların tarihleri, gelenekleri, yaşam standartları ve alışkanlıkları hakkında bir birikime ulaşabildim. Bu kapsamda karşılaştığım bir takım ilginç benzerlikler ve bu benzerliklerin esas çıkış noktalarını da insanlarla paylaşabilmek adına yazmaya karar verdim.

Bugün yolun henüz çok başında olduğumu belirtmeliyim. Kısa vadede hedefim; Kilit, Anahtar ve Kapı serisini tamamlamak. Bu vesileyle siyaset, felsefe, tarih ve ezoterizm konularına ilgi duyan okurlara ulaşıp, onlarla aslında gözümüzün önünde olan ancak satır aralarına ustalıkla gizlenmiş birtakım gerçeklerle ilgili faydalı olacağına inandığım bilgileri paylaşmak istiyorum.

Daha uzun vadede hedefim, insanlarla etkileşim halinde olmaya devam edip, büyük kitlelerin bahsi geçen hususlardan hareketle büyük resim hakkında farkındalık edinebilmesine yardımcı olmak.

• Hem Türkiye’ de hem de yurtdışında iş ve yaşam tecrübelerinizi düşündüğünüzde en heyecan verici deneyiminizi sorsam , aklınıza ne gelir?

Açıkçası en heyecanlı ve bir o kadar da tedirgin olduğum tecrübem, henüz yirmi üç yaşında iken, çantamı alıp Dünya’nın uzak bir köşesinde çalışmak üzere yaptığım yolculuktu. Uçuş boyunca gözümü kırpmadan nelerle karşılaşabileceğimi düşünmüştüm saatlerce. İtiraf etmeliyim ki, tek başıma oluşum ve gittiğim ülkede tanıdığım bir insanın bile olmayışı beni epey ürkütmüştü.

Bu noktada, yaklaşık on yıl kadar evvel bir Amerikan firmasının bünyesinde, Uzak Doğu’da ve başka hiç bir Türk çalışanın bulunmadığı bir projede görev aldığım dönemi de eklemeliyim. Indiana Jones film setlerini andiran bir bölgede yaşadım epey bir süre. Yolda arkanızdan yaklaşan filler, elinizde tuttuğunuz hemen her nesneyi kapıp hızlıca uzaklaşmaya hazır maymunlar (ki bir defasında fotoğraf makinemi kaptırmıştım) ve etrafınızda dingin yüz ifadeleriyle dolaşan Budist rahipler gibi bize pek de tanıdık olmayan bir çok unsur iç içeydi.

• Bir çok uzmanlık alanınız var, sizi yazarlığa götüren süreci biraz anlatır mısınız? Başarılarınıza giden yolda enerjinizin ve gücününüz kaynağı nedir?

Yazarlık iddiasında değilim, bunu içtenlikle söylüyorum. Benim gözümde yazarlık dendiğinde Tolstoy, Balzac, Dostoyevski, Victor Hugo, Yaşar Kemal, Kemal Tahir ve benzeri isimler canlanır. Bırakın bu isimlerle anılmayı, ulaştıkları ustalığın yanına yaklaşmanın bile çok olası olabileceğini düşünmüyorum. Ancak oldukça iyi bir okur olduğumu söyleyebilirim.

Yapmaya çalıştığım şeyin temelde farkındalık oluşturmak olduğunu söylemeliyim. Çoğumuz isimleri ancak yakın çevrelerince bilinen ortalama bireyleriz ve bizler için önceden kurgulanmış hayatları sürdürüyoruz. Enerjimizi, gücümüzü ve kabiliyetlerimizi kurgunun devamını sağlamak adına harcıyoruz. Biraz sert gelebilir bu ifade fakat ne yazık ki makro açıdan bakıldığında figüranlardan öte olduğumuzu iddia edemem. İşte bu noktada isterim ki, resmin büyüğünü birlikte görelim. En azından zamanımızı gündelik hayatta sıklıkla değişen suni gündemlerin peşinden giderek değil; sistemin direttiğinin aksine, olup bitenlerin farkında olarak en azından kendimizi ve çevremizi muhtelif tuzaklardan koruyabilmek adına değerlendirelim. Böyle bir amacın kutsallığına duyduğum inanç en önemli motivasyon kaynağım.

• ‘Kilit’ çok kısa süre içerisinde ciddi satış rakamlarına ulaştı, okurlardan tam not aldı. Siz hedeflerinize ulaştınız mı? Sonraki aşamada hangi projeler var ? Yeni kitap gelecek mi?

Henüz hedefime ulaştığımı söyleyemem. Aynı türde yazılan ve ülkemizde de yayımlanan kitapların satış oranları yakalanabilirse, bir nebze de olsa arzu ettiğim kadar insana ulaşmış olduğumu düşüneceğim. Kilit’ten başlayarak, üçlemenin her bir kitabının ilk aşamada İngilizce’ye, sonra ihtiyaca göre farklı yabancı dillere çevirilerini oluşturup, yurt dışında da yayımlatmak istiyorum. Bu noktada ilk kitap için çeviri süreci başladı ve hali hazırda yabancı birtakım yayınevleri ile iletişime geçildi. İkinci kitabın, yani Anahtar’ın yazım süreci devam ediyor. Öte yandan bu noktaya kadar anlatmaya çalıştığım prensipler doğrultusunda bir web sitesi üzerinden düzenli makale paylaşımı gibi bir düşüncem de mevcut.

• Teknolojik gelişmelerin doğrultusunda bugün içinde bulunduğumuz dünya hakkında yorumlarınız ve gelecek için öngörüleriniz nelerdir?

Çocukluk yıllarımda – aynı yaş grubunda olduğumuz insanlar anımsayacaklardır (ŞİFRE:) – Geleceğe Dönüş isimli, keyifle izlediğim bir seri vardı. Cep telefonu figürü bu seride işlendiğinde, fantastik bir cihaz olduğunu düşünmüştük çoğumuz. Bugün cep telefonunun yaşamlarımızda edindiği alan ortada. İnternet teknolojisi, akıllı cihazlar, yapay zeka ve benzeri bir çok örneklendirme yapmak mümkün geride kalan 20-25 yıldaki yenilikleri listelerken.

Önümüzdeki süreçte teknolojik yeniliklerin parabolik bir eğriyle hızlanarak hayatlarımıza gireceğini söylemek için kahin olmak gerekmiyor elbette. Bu yeniliklerin modern hayata sağladığı katkılarla birlikte, bu tarz unsurların olası ikincil amaçları da benim dikkatimi çekiyor. Örneğin en yaygın iletişim enstrümanı olarak kullandığımız telefonlarımız aynı şekilde saniye saniye yerimizi bildiren navigasyon cihazları olarak da hizmet veriyor olabilirler mi? Ya da keyifle vakit geçirdiğimiz sosyal medya platformları veya online oyunlar aynı zamanda kişisel bilgilerimizin arşivlendiği bilgi depoları olabilirler mi?

Teknolojinin insan hayatını ve/veya doğayı iyileştirme ülküsüyle ilerlemesi ve yaygınlaşması muhakkak saygıyı hak eder. Ancak, tabiri caiz ise, bir ilacın yan etkileri gibi farklı amaçlar yatıyor ise bazı teknolojilerin arkasında, en azından bunların farkında olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Çok değil, önümüzdeki 30 yıl içinde, bilinç aktarımından kablosuz güç transferine, aktif olarak uzayda kolonileşme hazırlıklarından yaygın yapay zeka istihdamına kadar muhtelif yenilik(!)lerle karşılaşacağımızı öngörebiliriz.

• Son olarak, kendini geliştirmek isteyen okurlarımız için önerilerinizi sormak isterim…

Nacizane tespitim gelişim için ön koşulun, kişinin öğrenme isteğinin her daim canlı tutulması olduğudur. Bana göre bunun da en pratik yolu; okuma, sorgulama ve araştırma alışkanlıklarının edinilmesi ve geliştirilmesidir.


YORUMLAR

Solve : *
4 + 20 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.