Tarafını seç – Yazı dizisi (2)
Bir sonraki yazımda verici kılığındaki bir alıcıyı tespit etmenin yöntemlerinden detaylı olarak bahsedeceğimi yazmıştım. Öncelikle bu yazıdan maksimum derecede faydalanmak için Tarafını Seç yazımı okumanızı tavsiye ederim.
Tabi ki alıcı-verici ve dengeleyici tarzı tam olarak anlayabilmek için bu konuda bir kitap tavsiyem de olacak sizler için.
Şimdi aldatıcı alıcıları nasıl tespit ediyoruz başlayalım;
Etrafınızdaki çok kusursuz insanları detaylı incelmenizi öneririm. Kusursuzluk bazı insanların karakter özelliği gibi görünse de normal bir insanın her konuda kusursuz olması imkansızdır. Bunu iş dünyası olarak ele aldığımızda, bağlı olduğunuz yöneticiniz veya takım arkadaşlarınız sürekli başarı hikayelerini paylaşıyorsa, geçmişte yaptıkları büyük projeleri ve organizasyonları ben merkezli bir şekilde anlatıyorlarsa burada bir terslik olduğunu düşünmeye başlamalısınız. Sizin astlarınız için de aynı durum söz konusudur.
Bir iş mülakatında adayın hiçbir kötü yanına rastlayamıyorsanız verdiği bilgilerden şüphe etmekte haklısınız. Büyük başarıların altında yatan en temel başarı kriteri büyük dibe vuruşlardır. Dünya genelinde tüm büyük başarı hikayelerinde benzer örnekleri okumuşsunuzdur. Gerçek olan bu başarısızlıklardan dersler çıkararak daha iyiyi yapma çabasıdır. Bunun da saklanacak bir tarafı yoktur.
Aldatıcılar, organizasyonlar içerisinde karar verici noktalarda olsalar dahi herhangi bir konuda sorumluluk almaktan kaçınan insanlardır. İşler beklendiği gibi gitmediğinde günah keçesi arama eğilimindedirler. Bu süreci yönetmedeki ustalıklarıyla, başarısızlıkta %10 payı olan bir bağlı çalışana ihale kalmış olabilir. Bunun sonucunda o kişinin kariyerinin sonlanması veya işini kaybetmesine kadar giden bir süreç yaşanabilir.
Hükmetmek ve direktif vermekteki ısrarcı tutumları sizi yanlış sonuçlar elde etmeye maruz bıraksa bile, sonuçtaki başarısızlık sadece size aittir. Bu tarz insanlar kendileri için fırsat olarak gördükleri bir kariyer, maddi kazanç veya benzeri bir durum için ben merkezli şekilde her yolun mubah olduğunu düşünürler. Bunun için de herkesi ve her şeyi basamak olarak kullanabilirler. Başarılı olmak için ne yaparsın sorusuna verilecek en yanlış cevap ‘’her şeyi yaparım’’ olacaktır.
Herkesin sevdiği insanlardan uzak durmak gerekir. Bu cümlenin fazla iddialı olduğunun farkındayım. Gerçek vericilerin özelliğidir aslında bu. Ve tek başına değerlendirilmesi sakıncalı olur. Ancak bu yazıda bahsettiğim diğer özellikleri destekleyici bir veri olarak kullanabilirsiniz.
Hayat boyu yaptığınız tüm doğru eylemlerin bile birtakım insanlar tarafından olumsuz karşılanması çok doğaldır. Bu nedenle hakkınızda kötü şeyler söyleyen birilerinin bulunması çok da istenmeyen bir durum olmayabilir. 😊 Vericiler, haklarında olumsuz konuşulmasını çok önemsemezler aksine bu kişilerinde haklılık payı olabileceği konusunda empati kurarlar. Bu nedenle bir kişi veya kurum hakkında duydukları haberleri öncelikle kendi süzgeçlerinden geçirip doğruluğunu araştırılar.
Bir organizasyonda kullanılan teknik ekipman ve harcama kalemlerinin nasıl düzenlendiği aldatıcı alıcıları açığa çıkaran en temel unsurlardan biridir. Kullanılan araç kriterlerinden tutunda ofis malzemesi ve destekleyici ekipmanların kalitesi ve değişim periyotları sizi aydınlatacaktır. Hiç tablet ihtiyacı olmayan bir üst düzey yöneticinin sürekli en son model cihazı alması ya da en az bilgisayar ihtiyacı olan bir departmana inisiyatif kullanarak değişim önceliği vermesi, kendisiyle direkt teması olan kişilere kendi konfor alanını genişletmek için ayrıcalık tanıması bunlara verilecek basit örnekler arasındadır.
Birçok şirkette üst düzey yöneticilerin harcama kalemleri alıcı özelliklerini belgeleyen önemli kriterler arasındadır. Kısıtlı bütçe kullandığınız bir ortamda, alıcı bir yönetici sizin bir aylık harcamanızı herhangi bir iş paydaşıyla bir gece de kullanabilir ve bu bir sorgulama konusu olmaz. Çünkü keyif almak vazgeçilemez kriterleri içerisinde yer alır. Burada şirket imkanlarını kullanırken etik kurallar çok önem taşımamaktadır.
İnsanlar birçok yoldan para kazanabilir ve zengin olabilirler. Zengin olmak para kazanma hırsı her şartta kötü algılanabilecek bir özellik sayılmaz. Bununla birlikte benzer işleri yapan ve benzer pozisyonda çalıştıkları halde farklı servetlere sahip insanlara da yaklaşırken dikkatli olmak gerekiyor. Bir önceki yazımda bahsettiğim Enron skandalına imza atan Lay bu konuda en bariz örneklerden birini teşkil ediyor. Hatta zengin olmaktaki hırs bazen birçok değerin önüne geçebiliyor. Burada yapılan bağışlar, şirketin ve pozisyonun imtiyazlarını şahsi menfaatlere dönüştürme, büyük maddi menfaatler elde etmek için küçük ödünler vermekten kaçınmama örnek olarak görebileceğiniz davranışlardır.
Alıcılar-Vericiler ve Dengeleyiciler arasındaki bu davranış farklılıklarını ve bakış açılarını iki yazıyla anlatmaya imkân yok. Bu konuda sizlere küçük bir yol haritası göstermek istedim. Bu konuyu gerçekten merak edip detaylı araştırmak isteyenler için de ilk paragrafta tavsiye edeceğimi söylediğim kitap, Adam Grant’ın Vermek ve Almak adlı eseridir. Tamamı gerçek hikayelerden oluşan çok kapsamlı bir içeriğe sahip. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Son söz olarak, iktisadın babası Adam Smith ile bitirelim.
İnsanın bencil olduğu varsayılır. Ama onun doğasında, başkalarının iyiliğini düşünmesini ve onların mutlu olmasını kendisi için bir ihtiyaç olarak görmesini sağlayan bazı prensipler mevcuttur.
Her ne kadar buna şahit olmanın getireceği memnuniyet dışında bir kazancı olmasa da…