DOLAR 34,7418
EURO 36,5674
ALTIN 2958,307
BIST 9827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Milli eğitim müfredatına giren Kut-ül Amare nedir

17.11.2017
A+
A-

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat taslağıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Hazırlanan yeni müfredattan, ‘2. Dünya Savaşı’ konu başlığında Türkiye’nin izlediği dış politika ve savaş sırasında Türkiye’de meydana gelen gelişmeler bölümünden 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ait başlık kaldırıldı. Atatürk’ün anlatıldığı derslerin kapsamını daraltan MEB, tarih kitaplarına ‘Irak – Kut’ül Amare Zaferi’ni ekledi.

 

Peki Kut-ül Amare nedir? 

Bugünlerde sıkça gündemde olan Kutul Amare zaferi, tıpkı Çanakkale gibi, Osmanlı’nın 1.Dünya Savaşında kazandığı önemli zaferlerden biridir. Ancak kazanılan bu tarihi zafere rağmen savaşın genelinde mağlup olan Türk ordusu, takviye edilen İngilizlerin bölgeyi Şubat 1917’de işgal etmesine engel olamadı.

Tarihe Kut ül Amare zaferi olarak geçen savaşlar sırasında İngilizler 40 bin kayıp ve esir verirken Türk birlikleri ise 25 bin askerini kaybetti. İngiltere tarafından bakıldığında ise 1781 Yorktown Kuşatmasından beri, kaybedilen en vahim mücadeledir.

1. Kutul Amare neresidir ?

Esasında Amare ve Kut iki ayrı şehri ifade etmektedir. Kutul Amare Muharebesi, Amare şehrinin kuzeyinde, Kut kalesinin bulunduğu bir yarımadadaki kuşatmadır. İki şehir de sırasıyla, Basra Körfezinin kuzeyindedir. Fırat ve Dicle nehirleri arasında, Sümer, Akkad, Babil, Asur gibi ilk eski uygarlıkların ortaya çıktıkları coğrafyada yer almaktadırlar.

2. İngiltere’nin Irak’ta savaşmasının sebepleri

Yıllarca tarih derslerinde bize anlatıldığı üzere en büyük sebep tabi ki de Orta doğudaki petroller idi. Fakat bundan ziyade İngiltere, Basra Körfezi’ni ele geçirerek denizlere tam hakimiyet sağlamayı ve Hindistan ile arasına hiçbir engel girmemesini de amaçlıyordu.

Aynı zamanda bölgedeki Arap aşiretlerine hükmederek Osmanlı’ya karşı bölgede üstünlük sağlamak hedefleniyordu. O bölgedeki aşiretleri kontrol altına almak demek, bölgeyi kontrol altına almak demekti.

3. İngiltere’nin harekatı

İngiltere bu amaçlarla 22 Kasım 1914’te Basra’yı işgal etti. Osmanlı, İngilizlere karşı savaşmak üzere bölgeye, Teşkilat-ı Mahsusa’nın önemli isimlerinden Süleyman Askeri Bey’i gönderdi. İngiltere’nin silahları ve askeri üstünlüğü bizim askeri imkanlarımızdan çok daha fazlaydı. Bu sebeple İngilizler Bağdat’a doğru hızla ilerlemeye başladılar.

Süleyman Askeri Bey, İngilizleri Rota mevkisinde durdurmayı başardıysa da kuvvetlerimiz, 14 Nisan 1915’te Şuayyibe Muharebesinde yenilerek geri çekilmek zorunda kaldılar. Süleyman Askeri Bey iki bacağından yaralandı. Bunu kendi başarısızlığı kabul eden Süleyman Askeri Bey tabancasıyla intihar etti. Bunun üzerine bölgeye, Albay Nurettin Bey tayin edildi.

4. İngiltere’nin durdurulamaz ilerleyişi

İngiltere’nin durdurulamaz ilerleyişi
İngilizler Bağdat’a doğru ilerleyişlerini sürdürmekteydiler. Nurettin Bey, gücü hat safhada olan İngiliz ordusuna karşı Kut şehrinin savunulamayacağını anlamıştı. Bunun üzerine Bağdat’a yaklaşık 30 km mesafede bulunan Selman-ı Pak bölgesine çekildi. İngilizler 29 Eylül 1915’te Kut şehrini ele geçirdiler. Bunların üzerine Osmanlı, 6.Ordu adıyla büyük bir ordu tertip ederek Alman Mareşal von der Goltz’u bu ordunun başına getirdi.

Nurettin Bey, Selman-ı Pak bölgesinde, İngiliz ordusunun ilerleyişini durdurmayı başardı. General Townshend kumandasındaki İngiliz birlikleri 25 Kasım 1915’te geri çekilmeye başladılar. Birlikler 3 Aralık 1915’te Kut şehrine geldiklerinde, askerlerin çoğu yürümekten yorulmuştu ve 800 kadar hasta, yaralı bulunmaktaydı. General Townshend bu bölgedeki bir savunma hattı oluşturmaya karar vererek 7 Aralık tarihine kadar bir dizi hazırlıklar yaptırdı. Yaralıların tümünü bir gemiyle Basra Körfezi’ne göndertti. Şehrin dört bir yanını üç kat demir tellerle çevirterek çeşitli mevziler kazdırdı. Kut kalesinin çevresindeki savunma hatlarını güçlendirdi.

5. Kut Şehri ve İngiliz savunması

Kut şehri coğrafi olarak bir yarım ada şeklindeydi. Bu da kuşatılmasını zorlaştırıyordu. 7 Aralık 1915’te Türk kuvvetleri şehri kuşattı. General Townshend, Basra’dan gelecek olan destek ile birlikte Osmanlı askerlerini mağlup edeceğini düşünmekteydi. Fakat Osmanlı, aynı 1453’de İstanbul’un kuşatılması gibi, bölgeye gelecek bütün destek yollarını kesmişti. İngiliz kuvvetleri ve bölgedeki halk ile birlikte toplamda 20.000’e yakın insan şehrin içerisinde kıstırılmış vaziyetteydi. Şehirdeki iaşe git gide azalmakta, zaman giderek tükenmekteydi.

Şehirdeki yiyecekler bir kaç ay içerisinde tüketilerek bitti. Orduyu ve insanları doyurmak için başta atlar ve katırlar olmak üzere hayvanlar kesilip yenilmeye başlandı. Fakat bir sorun vardı. İngiliz ordusunun içerisindeki Hintliler, yaşamlarında alışık olmadıkları ve dini inançlarına ters düştüğü için et yemiyorlardı. Bu sebeple bu askerler zamanla zayıflayarak güçsüzleşmeye ve sonunda savaşamayacak durumu gelmeye başladılar.

6. Açlık ve hastalıklar

Hastalıklar iki tarafı da yıpratmakta idi. Nitekim 70 yaşını aşmış olan von der Goltz, tifüs hastalığına yakalanarak 19 Nisan 1916’da hayatını kaybetti. Bunun üzerine Halil Bey, generalliğe terfi ettirilerek 6.ordu komutasına getirildi.

Şehirde sıkışan İngiliz ordusuna uçaklarla yardım yapılmak isteniyordu. Fakat Osmanlı ordusunun ateşinden kaçmak için çok yüksekten uçan uçaklar, attıkları yardım paketlerinin çoğunu nehre ve Osmanlı tarafına düşürüyorlardı. En sonunda Jurnal adlı bir gemiye 270 ton gıda yükleyerek Kut şehrine ulaştırmayı planladılar. Fakat bu gemi 24 Nisan 1916’da Türk kuvvetlerinin ateşinden kaçmaya çalışırken karaya oturdu ve bütün malzeme Osmanlı’nın eline geçti. Böylece, Kut şehrindeki İngiliz birliklerinin bu son umudu da suya düşmüş oldu.

7. İngiltere’nin teslim oluşu

Jurnal gemisinin de Kut şehrindeki İngiliz birliklerine ulaşmaması ile birlikte İngiliz ordusunun teslim olmaktan başka çaresi kalmamıştı. Halil Paşa ve General Townshend 26 Nisan 1916’da şartları görüşmek üzere buluştular.

General Townshend 1 Milyon Sterlin ve bütün silahların teslim edilmesine karşılık, kendisi ve bütün askerlerinin serbest bırakılmasını istedi. Bu durum telgrafla Enver Paşa’ya iletildi. Enver Paşa en başından beri İngilizlerin koşulsuz bir teslimiyetini istemekteydi. Kesin bir dille teklifin kabul edilmemesini bildirdi. Böylece Halil Paşa ve General Townshend’in görüşmeleri sonuçsuz kaldı. 28 Nisan 1916’da General Townshend, Halil Paşa’ya bir mektup gönderdi. Mektupta, ertesi gün teslim olacaklarını belirtmekteydi. Nitekim 29 Nisan günü şehre girilerek İngiliz birlikleri teslim alındı.

8. Zaferin sonuçları

13.309 İngiliz askeri esir alındı. Bir kısmı esir Türk askerleri ile mübadele edildi, bir kısmı ise Anadolu’daki çeşitli esir kamplarına yerleştirildi. Bu zafer bütün cephelerde duyuldu. İngiliz ordusuna karşı bir zafer kazanılması bütün askerlere manevi bir moral kaynağı oldu. Aynı zamanda müttefikimiz olan devletlerce, özellikle Almanya’da coşku ile karşılandı. Bu zaferle Anadolu’ya güneyden gelen İngiliz kuvvetleri durdurulmuş oldu ve Anadolu’nun güneyden işgali önlendi. İngilizler Çanakkale sonrasında ikinci defa büyük bir yenilgiye uğratılarak Türklerin üstünlüğünü kabul ettiler.

Tarihe Kut ül Amare zaferi olarak geçen savaşlar sırasında İngilizler 40 bin kayıp ve esir verirken Türk birlikleri ise 25 bin askerini kaybetti. Kut ül Amare savaşı sırasında Türk birlikleri sınırlı sayıda uçakla önemli görevler yaptı. Keşif görevleri yapan Türk uçakları bir taraftan da düşman hedeflerini bombardıman etti. 26 Nisan 1916’da Kut ül Amare’deki İngiliz kuvvetlerine erzak yardımına çalışan bir İngiliz uçağı da Türk avcı uçağı tarafından düşürüldü.

Ancak kazanılan bu tarihi zafere rağmen savaşın genelinde mağlup olan Türk ordusu, takviye edilen İngilizlerin bölgeyi Şubat 1917’de işgal etmesine engel olamadı. Irak’ın güneyine 1914 sonlarında çıkarma yapan İngilizler, ancak Mart 1917’de Bağdat’a ulaşarak kenti işgal etti.

9. General Charles Townshend

General Townshend esir alındıktan sonra İstanbul’a gönderildi. Resmiyette esir olsa da İstanbul’da geçirdiği iki buçuk yıl içerisinde gayet lüks ve özgür bir yaşam geçirdi.

1918 yılında, esaretinin son verilmesini şart koşarak, Mondros Ateşkes antlaşmasında İngiltere-Osmanlı arasında arabulucuk yapmayı teklif etti. Bu teklifi kabul edildi ve General Townshend 1918 yılının ekim ayında ülkesine geri döndü.

1920 yılında askerlikten emekli oldu. Siyasete atılarak parlamentoya seçildi. Geri kalan yaşamı boyunca ülkesinde pek itibar göremedi. 1924 yılında hayatını kaybetti.

10. Halil Paşa

Halil Paşa, ateşkes antlaşmasından sonra çeşitli görevlerde bulundu. Bir ara İtilaf devletlerince hapse atıldı. Buradan kaçarak Anadolu’ya geçti ve Milli Mücadele sırasında Sivas’ta Mustafa Kemal Paşa ile buluştu. Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa’nın talimatlarıyla Sovyetler ile Türkiye Hükümeti arasındaki ilişkilerde görev aldı. 1922 yılında Berlin’e gitmek zorunda kaldı.

Cumhuriyetin ilanından sonra yurda geri döndü ve kendisine 1934’ten sonra soyadı kanunuyla, Mustafa Kemal Atatürk tarafından, Kut soyadı verildi. Ömrünün sonlarına doğru yakalandığı gırtlak kanseri rahatsızlığı dolayısıyla Haydarpaşa’daki GATA’da tedavi altına alındı. Dönemin yetersizlikleri ve tıbbi imkansızlıklar dolayısıyla hastalığı geç teşhis edildi. Rahatsızlığı teşhis edildiğinde yapılacak pek bir şey kalmamıştı. Halil Kut, 1957 yılının Ağustos ayında artık ömrünün sonuna geldiğini anlayarak evine gitmek istedi. 20 Ağustos günü evinde hayatını kaybetti.

Kaynak: Onediı.com, Wikipedia, Sabah, Akşam

 

ETİKETLER: ,

YORUMLAR

Solve : *
14 × 24 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.