DOLAR 34,526
EURO 36,4835
ALTIN 2961,701
BIST 9126,07
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Antibiyotik Direnci!

09.06.2020
A+
A-

Antibjyotik direnci gıda güvenliği kadar insanlığı tehdit eden önemli bir sorundur. Her sene Kasım ayında antibiyotik direncine dair farkındalık haftası düzenlenmekle birlikte, uygun olmayan antibiyotik kullanımının sürdüğünü söylemek mümkündür.

Antibiyotik direnci doğal olarak zamanla gelişse de insan eliyle yapılan yanlış uygulamaların bu süreci ivmelendirdikleri bilinmektedir. Ölümcül olabilen bazı infeksiyonlar artık günümüzde giderek daha zor tedavi edilebilmektedirler. Örn. zatürre, verem, bel soğukluğu ve tifo gibi infeksiyonlar artık kaygı uyandırmaktadır. Benzer şekilde, hastanelerde artık metisiline dirençli stafilokokların varlığı endişe vericidir.

Birçok antibiyotiğe karşı direnç gelişmiştir. Örn. penisiline 1967, vankomisine 1988, metisiline 1960, asitromisine 2011, siprofloksasine 2007, flukanazole 1988, imipeneme 1996, geniş spektrumlu sefalosporinlere 1983 yıllarında ilk antibiotik direnci gösteren bakteri ya da mantarlar tespit edilmiştir.

Hastalıklara neden olan bakteriler zamanla antibiyotiklere karşı direnç geliştirirler. Bu da bakterilerin tedavilerini güçleştirir, hatta imkansızlaştırabilir.  Bu nedenle mevcut antibiyotiklerin uygun ve akılcı kullanımları için birçok tedbir alınmalıdır. Antibiyotiklerin doğrudan reçetelenmelerine izin verilmesinden ziyade, bazı kısıtlamaların getirilmesi son derece önemlidir. Bu yolda, ülkemizde reçete zorunluluğunun getirilmesi önemli bir adımdır. Ancak bu yeterli bir adım değildir. Bu durumda da reçete yazan hekimler üzerinde reçete baskıları artmaktadır. Sağlık kurumlarında antibiyotik endikasyonunun konulması klinik deneyim ve sezgilere dayanmaktadır.

Kültür antibiyogramının talep edilmesi bazen olanaklı ya da pratik değildir, ya da talep edildiği takdirde hastanın kültür sonucunu beklemeye tahammülü olmayabilir. Poliklinik ortamında talep edilebilecek yerinde testler (hizlı aglütinasyon testleri) bulunmakla birlikte, bazı hekimlerin bu testlere aşina olmamaları ve inanmamaları önemli bir sorundur.

Yine hekimin kullanabileceği B-skorları ya da öngörü kuralları literatürde ayrıntıyla tarif edilmiş olmasına rağmen, tıp eğitiminde yeterince ayrıntılı ele alınmamaları nedeniyle, kullanılamamaktadır. Ancak en önemli sorun hastaların bu konuyla ilgili beklentileridir.

Viral bir infeksiyonda dahi, daha hızlı iyileşme beklentisi ya da yakınmalardan hızla kurtulma beklentisiyle antibiyotik talebi oldukça yüksektir. Yapılan birçok çalışmada antibiyotik kullanımı ile kullanılmaması arasında yakınma iyileşmesinde ya da hastalığın iyileşmesinde hiçbir fark olmadığı gösterilmiştir. Ancak yine de ikna olunmamaktadır.

Antibiyotik kullanımını azaltacak önemli tedbirler arasında aşılanma çok önemli yer tutmaktadır.  El yıkama, güvenli cinsellik ve gıda güvenliği alınabilecek önemli tedbirler arasında bulunmaktadır. Antibiyotik direncine karşı tedbirler alınmadığı taktirde antibiyotiklerin icat edilmediği karanlık dönemlere doğru yol aldığımızı söylemek mümkündür.

Bu çerçevede bireyler, hastalandıklarında hekimlere danışmadan antibiyotik kullanmamalıdırlar. Muayeneye gittiklerinde ise ve hekimleri antibiyotik kullanımını uygun bulmadığında antibiyotik için ısrarda bulunmamalıdırlar. Sağlık personelinin önerilerine her zaman uyulmalıdır.

Düzenli ellerinizi yıkayarak (günde defalarca, bol sabun ve su ile ve en az 30 saniye süreyle, dirseklerinize kadar) kişisel olarak infeksiyonla mücadeleye katkınızı sunabilirsiniz. Eksik aşılarınızı tamamlayarak da kendinizi koruyabilirsiniz. Gıda kökenli infeksiyonlardan korunmak için gıdaların temizlenmeleri, yıkanmaları, uygun koşulda saklanmaları ve hazırlanmaları önemlidir. Ambalajlarının sağlamlığı, son tüketim tarihinin uygunluğu ve gıda maddelerinin tüketilecek durumda olmalarına dikkat edilmelidir.

Ulusal ölçekte ise antibiyotik direncinin takibi, sürveyansı ve infeksiyon kontrol prosedürlerinin takibi önem arz etmektedir. Bu konuda hastanelerde önemli çalışmalar yapılmaktadır. Ancak aile hekimliği düzeyinde bu konuyla ilgili herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.

Antibiyotiklerin sağlıkta uygulama tebliği çerçevesinde farklı uzmanlıkların denetimine tabi tutulmaları önemli bir adımdır. Aile sağlığı merkezlerine yerinde testlerin (on-site test) dağıtılmaları yeterli bir çözüm değildir. Bu testlerin uygun biçimde kullanıldıklarının takipleri de değerlendirmeye alınmalıdır.

Antibiyotik kullanımı konusunda bir performans uygulamasının getirilmesi de önemli bir adım olacaktır. Ayrıca aile hekimlerinin rehberlerle çalışmaları teşvik edilmelidir. Hastalara ise antibiyotik endikasyonu verildiği takdirde, kullanımı konusunda iyi eğitim verilmelidir. Hastalar sıklıkla semptomatik iyileşme başladıktan sonra antibiyotikleri kesmektedirler. Evde birçok artmış antibiyotik bulunmakta ve bir sonraki hastalıkta hastalar ve yakınları bu ilaçları hekime danışmadan kullanmaktadırlar.

Endüstri ise antibiyotiklerin amacına uygun pazarlanmalarını sağlamalıdır.

Tarım alanındaki antibiyotik uygulamaları ise veteriner kontrolünde yapılmalıdır. Hayvanlarda büyümeyi teşvik eden antibiyotiklerin bu amaçla kullanılmaları ise men edilmelidir. Hayvanların da aşılanmaları antibiyotik kullanımını azaltacaktır. Hayvancılıkta hijyenin de buna katkısı olacaktır.

Farmakoloji endüstrisinin arge çalışmaları çok gelişmiş olmakla birlikte, geliştirecekleri antibiyotikler şu anda varlığını sürdüren antibiyotiğe dirençli bakterilere karşı etkili olmayacaktır. Bununla da kalmayıp, modern tıbbın önemli kazanımlarından bazılarının da tehlikeye girmesine neden olacaktır. Örn. organ transplantasyonu, kemoterapi, cerrahi müdahaleler vb.

Sonuç olarak, antibiyotik direnci çok yönlü ele alınması ve toplumun her bireyi, sağlık otoriteleri, hekimler ve ilaç endüstrisi tarafından bilinçli, sorumlu ve özenli şekilde üzerinde durulması gereken bir konudur.

Prof Dr Hakan YAMAN

Kaynaklar:

WHO. Antibiotic resistance. Erişim: who.int/news-room/fact-sheets/detail/antibiotic-resistance. Erişim tarihi: 05.01.2020.

https://www.ekonomidoktorunuz.com/ihmal-edilen-bir-konu-yetiskin-asilari

https://www.who.int/news-room/campaigns/world-antibiotic-awareness-week

https://www.cdc.gov/drugresistance/about.html


YORUMLAR

Solve : *
29 + 11 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.