DOLAR 32,3446
EURO 35,1011
ALTIN 2307,629
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Fitoterapi ve doğru beslenme: Ne yiyorsak, O’yuz!

07.10.2018
A+
A-

Ne yiyorsak, O ‘yuz kısmı için ise; şu şekilde düşünebiliriz:

Eskiden insanlar doğada yaşarken, un, makarna, şeker, tuz, bulgur, pirinç, mısır gibi gıdalar tüketmiyordu ve gayet sağlıklıydılar.Ta ki penisilin icat edilip, ilaç firmaları kurulana kadar. Amerika’nın meşhur petrol milyarderleri aileleri, bu ilaç firmalarını satın aldığında,1940 savaş yıllarına karşılık gelir. O yıllarda, dünya savaştan cıkmış, her ülkede açlık hakimdi. Beyaz ekmek sadece zenginlerin yiyebileceği bir şeydi. Köylünün yediği ekmek ise kara buğdaydı. Amerika ‘nın sloganı şu oldu ;’Açlığı yok edecegiz, herkes beyaz ekmek yiyebilecek!!’

Satın aldıkları ilaç firmalarının satış yapması gerekiyordu. Bunun için en kolay yöntem ne olabilirdi ? İnsanların hasta olması gerekiyordu ki ilaç satışı olsun… Her eve öyle yada böyle ekmek giriyordu,bu sebeple eğer ekmeğin genetiği ile oynarlar ise ,hastalık yayabilirlerdi. Boyu iki buçuk metre olan buğdayın genetiği ile oynayarak, bodur buğday elde ettiler ve tohumları ücretsiz olarak tüm dünyaya, her yere ihraç ettiler. Savaştan çıkmış, açlıktan kırılan halk, ücretsiz olunca elbette tüm tarlalarına bu buğdayı ekti.

Sonuç mu ?

Yalnızca on sene sonra çölyak hastalığı diye bir hastalık çıktı. Şeker hastalığı 3 katına çıktı,sedef hastalığı, romatizmal rahatsızlıklar gibi otoümmin rahatsızlıklar arttı. Günümüzde yalnız on sene sonra beklenen şeker hastası sayısı 30 milyondur,bu her 3 kişiden en az birinin şeker hastası olması demek.Bu yüzden diyebilirim ki; genetiği ile oynanmış gıdaları tüketmeyin.Mümkün oldukça antibiyotik kullanmayın,ilaçlardan mümkün olduğu kadar uzak durun.

Eskiden penisilin icat edilmeden, ilaç firmaları kurulmadan evvel insanlar collodial gümüş suyu ile tedavi olurlarmış. Ananelerimizden duymuşuzdur çoğumuz,’Yavrum ben seni gümüş sularıyla büyüttüm diye’..Krallıklarda gümüş bardaklarda su içirilmesinin de sebebi buymus. Ne yazık ki ilaç firmalarının kuruluşundan sonra gümüş suyu ile tedavi yasaklanmış,uygulayan insanlar tehdit edilmiş bu firmalarca. Araştırmalarıma göre collodial gümüsün 165 çeşit bakteriyi 5 dk içerisinde öldürebilme özelliği olduğu söyleniyor ve günümüzde bazı illerde kullanım için satılıyor.

Peki nasıl beslenmeliyiz?

Genetiği ile oynanmış besinlerden uzak durun:

Her eve ekmek girdiği ve her öğünde yemek alışkanlık olduğu için, insanlarda ekmek yemez ise doymazmış psikolojisi var..İlk haftalarda bunun için nohut unu tüketebilirsiniz. İki kasık nohut unu,biraz su ekleyerek,yumurtalı yada yumurtasız omletinizi baharat ekleyerek, çiya tohumu ekleyerek(protein açısından çok zengin özellikle veganlar için) yapabilirsiniz,ekmek yerine bu omleti yiyebilirsiniz kahvaltılarda. Ögle ve aksam yemeklerinde ise mercimek, nohut, fasulye, kuru bezelye, kinoa (protein açısından etten daha zengin ıspanakgillerden gelen ancak kısır görünümlü yiyecek) haşlayabilirsiniz. Doyduğunuzu göreceksiniz. Şimdiye kadar aldığınız model,ailelerinizden ekmek ile beslenme modeli olduğu için gözünüze zor gelebilir ancak aslında hiç de zor değil, sağlığınız için bunu yapın..Sadece ekmek değil,bulgur,pirinç,makarna,her türlü buğday,mısır,soya ,somon balığı,fabrikasyon maya ile yapılmış peynir ve yoğurt bu ürünlerden genetiği bozulmuş olduğu için uzak durun.Bu ürünler bağırsaklarda sindirilmediği için,hücreleri bozuyor ve %75 kanser ve hastalık riskini arttırıyor..

Evde yoğurdunuzu kendiniz mayalayın:

Pastorize olmayan yemine güvendiğiniz bir ineğin ,mandanın yada keçinin sütünü kaynatıp,soğuduktan sonra bir bardak ayırın. İçine onbeş-yirmi adet adet nohut atın.Bir gün beklesin, bu mayanız olucak. Sonrasında kalan sütün içine ilave edip karıştırın ve fırına koyun ağzını kapatın, fırını çalıştırmayın yada isterseniz eski usul olduğu gibi bezlerle yoğurdu sarmalayabilirsiniz. Bir gün sonra yoğurdunuz hazır olucak. İlk yaptığınız biraz cıvık olabilir ama zamanla yaptıkça koyulaşacaktır.

Fabrikasyon mayalı gıdaları tüketmeyin:

Peynir için, fabrikasyon maya ile mayalanan peynirleri tüketmek yerine, eskiden ananelerimiz köylerde şirden mayasından yapılmış peynir tüketirlermiş, bugün hala satan yerler var ancak dikkat edin brucella hastalığına yakalanmayın, güvendiğiniz bir yer varsa oradan alın sütü..yada kaynattığınız pastorize olmayan sütü elma sirkesiyle keserek çökelek elde edebilirsiniz,en güzel peynir bu aslında..

Her öğünde salata tüketin:

Bunun dışında kahvaltı, oğlen ve aksam yemeklerinde mutlaka salata yiyin ,mevsim sebzesi ne varsa bol yeşillikli kırmızı besinlerin olduğu salatalar ,elma sirkesi de eklerseniz, prebiyotik acıdan çok zengin olur.

Prebiyotik alımına dikkat edin.

Bağırsaklar ikinci beynimiz:

Bağırsaklarımız ikinci beynimiz olduğu için prebiyotikler çok önemli. Doğal prebiyotikler, ögle ve akşam yemeklerimizde eslik ederlerse bağırsak sağlığımızı ,dolayı ile diğer tüm organlarımızın sağlığını da korumuş oluruz. Doğal yollardan alabileceğiniz en iyi prebiyotik ev yapımı tursu, ev yapımı elma sirkesi, nohut mayasıyla mayalanmış yoğurt, şirden mayasından yapılmış peynir, yada pastorize olmayan ve doğal yem ile beslenen ineğin sütünden kaynatılıp elma sirkesi ile kesilen çökelek,bunlar doğal maya içerdiği, fabrikasyon maya içermediği için bağırsaklara zarar vermezler. Fabrikasyon mayalı ve gdo lu yiyecekler ise bağırsak hücrelerinde sindirilemediği için hücreleri bozar ve kanser ,hastalık riskini % 70 arttırırlar. Doğal yollar yolu ile alamayanlar ise midede değil bağırsakta sindirilen prebiyotikleri kullanarak, fitoterapi olarak tercih edebilirler.

Şekerden uzak durun!

Şeker yavaş öldüren bir zehir, sigara gibi. Şeker yerine tatlı bir şeyler yapmak istiyorsanız, hindistan cevizi şekeri ,agave şurubu arada olmak üzere keklerinizi tatlılarınızı yapabiliriniz.Eğer kakaolu kekler,tatlılar yapacaksanız, ham kakao kullanmanızı tavsiye ederim.

Organik beslenme:

Organik beslenme,günümüzde beslenme açısından en önemli soru işareti olarak görülmekte.Bunun için özellikle meyve sebze alımı için organik pazarları ziyaret edebilirsiniz,buğday derneği tarafından denetim altında oluyorlar ve çok sık bir şekilde denetim yapılıyor.

Baklagiller,kuruyemiş,yumurta gibi gıdaların ecosert ya da IMO sertifikalı olmasına dikkat edebilirsiniz.

Temizlik ve kozmetik ürünlerinizi, bulaşık, çamaşır makinesi deterjanlarınızı organik pazarlardan sertifikalı ürünler olarak satın alabilirsiniz.

Bol su için;

Açıkcası evde ve iş yerinde, dışarda mümkünse cam şişede su kullanmanızı, suyun ph değerine dikkat etmenizi oneririm, gunde 2-2,5 lt su tuketin, unutmayalım vücudumuzun %70-90 ‘ı su, bu yüzden su tüketimimiz ne kadar doğru olursa, bas ağrısı, bakteri oluşumu ve hastalıkların önlenmesi,organların temizlenmesi daha kolay olur.

 

Kuruyemiş tuketimi;

Sabah ve öğle arasında hurma, kuru incir, kuru kayısı, ceviz, kuru üzüm, badem, fındık, antep fıstığı gibi kuruyemiş tüketebilirsiniz. Cevizin önemi çok buyuk olup, omega 3 asitlerini içermesi yanında, içinde doğal gümüş bulunan tek besindir, günde bir avuç ceviz tüketmenizi öneririm. Hurma bir çok vitamini içermesi yanında, doğum yapmaya yakın kadınlarda, suni sancı dahi başlatılmasını sağlayan çok etkili bir besindir. Evde özellikle yaş hurma tüketiyorum.

Meyve tüketimi:

Öğle ve aksam yemeği arasında ise, bir iki çeşit meyve tüketebilirsiniz. Ancak şeker hastalarının meyve tüketimine dikkat etmesi gerekir, şeker hastaları özellikle hünnap tüketmeyı deneyebilirler.

Yağ Tüketimi:

Tereyağı ve soğuk sıkım zeytinyağı dışında bir yağ tüketmenizi tavsiye etmem.

Kızarmış yağda besinler tüketmeyin.

Patates tuketimi:

Organik patates dışında patates tüketmeyin,kansere sebebiyet verdiği bilimsel olarak kanıtlandı.

Bitkisel yollar ile bağışıklık sistemi kuvvetlendirmek ve bazı hastalıkları önlemek için; 

* Organik çörek otu yağı, hindistan cevizi yağı sabah aç bir tatlı kaşığı tüketebilirsiniz.

* Zerdeçalı yemeklerinizden ,zencefil ve limonu çayınızdan eksik etmeyin.

* Boğazınız ağrıdığında hemen antibiyotik almak yerine adaçayı demleyip soğutup içine tuz atarak boğazınızı gargara yapmayı deneyin.

* Spiriluna, zerdeçalı kök ekstart olarak kullanabilirsiniz, bağışıklık sistemin kuvvetlendirmenin yanında aynı zamanda vücudunuzdaki ağır
   metallerin atılmasını, organların ve kanın da temizlenmesini sağlar.

* Karaciğer temizliği için enginar tüketebilirsiniz.

* Idrar yolu enfeksiyonlarında maydonoz suyu içmeyi, papatya çayı içmeyi, bol C vitamini içeren cranberry, portakal, mandalina gibi besinleri
   tüketmeyi deneyin.

Yukarıdaki yazdıklarım; yaptığım araştırmalar ve kendi tecrübelerim neticesinde iletilmiş bilgilerdir, şahsen kendim bu şekilde besleniyorum, sadece faydalı olmak adına yaptığım bir paylaşimdir, isteyenler faydalanabilsin diye..


YORUMLAR

Solve : *
29 + 14 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.