Stres sağlığımızı nasıl etkiler?
Stres, vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepkidir. Doğası gereği sürekli bir değişim ve hareket içinde olan organizma için bu uyaranlar yaşamın sürekliliğini sağlar.
Her değişiklik bir stres kaynağıdır. Bu ister hafif bir hava değişikliği olsun, ister kısa süreli bir açlık veya derin duyguları tetikleyen güzel bir söz.
Stresin olmadığı bir yaşam mümkün değil. İnsan, hayvan, bitki fark etmeden, canlı bir organizma için yaşadığı müddetçe stres etkeni ile karşılaşması doğaldır.
Stres yaratan bir etken ile karşılaşınca 3 aşamalı bir tepki veririz;
1. Alarm ya da uyarı
2. Uyum ya da Direnme
3. Tükenme
Uyaran geldiğinde, alarm veya uyarı tepkisi ile uyaranı değerlendiriyoruz. Varlığımızı tehdit ediyor mu, etmiyor mu? Ediyorsa ne oranda? Bana faydası var mı?
Tehdit oluşturmayan, belli oranda uyarıcı olan uyaranları çoğu zaman fark etmiyoruz bile. Uyum sağlıyoruz, geçip gidiyor.
Uyaran çok ciddi bir tehdit oluşturuyorsa, hayatta kalmaya yönelik kaç-savaş-don tepkilerinden birini veriyoruz. Burada önemli olan etkenin ciddiyetinin yanında sürekliliği.
Yaşadığımız her stresin olumsuz etkisi yok. Vücut stresi tolere ettiğinde kısa süreli stres olumlu, sağlıklı ve uyarıcı oluyor.
Stres, bizi uyum sağlamaya ve uyum sağlama mekanizmalarımızın gücünü artırmaya zorladığında olumludur. İyi bir şekilde başa çıkamadığımızı bize hatırlatır. Optimal sağlığı korumamız için bir yaşam tarzı değişikliğinin yapılması gerektiği konusunda bizi uyarır.
Aksiyonu ve performansı arttıran olumlu kısa süreli stres, sporcuya rekabet avantajı sağlarken, konuşmacıya da en iyi şekilde hazırlanma hevesi verir.
Stres, başa çıkma yeteneğimizi aştığında, vücut sistemlerini yormaya ve tüketmeye başlar. Bu tükenme ile birlikte, davranışsal veya fiziksel sorunlara neden olduğunda ise stresin etkisi artık olumsuzdur.
Yaşanılan stres ile duygusal, zihinsel veya fiziksel düzlemde denge bozulduğunda, organizmada dengeyi korumaya ve yeniden düzenlemeye yönelik değişiklikler meydana gelir.
Stresin süresi, stresin özelliği, tehdit ise ciddiyeti, verdiğimiz cevap, cevabın niteliği, daha önceki yaşanmışlıklar, travmalar, genetik ve epigenetik aktarımlar, duygularla olan bağlantısı gibi birçok özellik stresin oluşturacağı zararı, kalıcılığı ve derinliğini belirler.
Stres ve hastalık gelişimi arasındaki ilişki oldukça karmaşık olmakla birlikte, hastalıkların oluşmasındaki etkisi net olarak biliniyor. Hangi hastalığın gelişeceğinde ise kişisel yatkınlık etkili oluyor. Bir kişide hastalığa neden olan bir olay, başka bir kişiyi etkilemiyor.
Bir sorunla karşılaştığımızda, sorunun ciddiyetini değerlendirir ve sorunla başa çıkmak için gerekli kaynaklara sahip olup olmadığımızı belirleriz.
Hastalığa karşı duyarlılığımızda ve genel iyilik halimizde fark yaratan en önemli etken, durumlara tepki verme şeklimizdir.
Stres yaratan durumun farkındaysak ve değiştirebiliyorsak değiştiririz. Değiştiremiyorsak duruma gösterdiğimiz tepkilerimizi mümkün olduğunca değiştirme yolunu seçebiliriz. Bunun için öncelikle duygu ve stres yönetimini öğrenmenin bize birçok açıdan faydası olur.