Tıbbi akımlar!
Merhaba
Bugün sizlerle çok özel bir konuyu paylaşacağım. Yazacaklarım önemli olmakla birlikte, aslında daha önemlisi mantığını kavramanız. Bu size hem sağlığınız konusunda doğru karar vermenize yardımcı olacak, hem de birçok alanda yansımalarını değerlendirebileceksiniz.
Son zamanlarda bana en çok sorulan soru hastalıklarımızı hangi tıbbi yaklaşım ile tedavi ettirmeliyiz veya fonksiyonel tıp uygulamak gerekir mi ve yeterli mi?
Öncelikle bu soruları soranları tebrik etmek istiyorum. Zira bu kişiler araştıran ve doğruyu kaynağından öğrenmeye gayret eden kişiler.
Sizlere çok kısaca günümüzde en çok tercih edilen tıbbi yaklaşımları ve neler yaptıklarını anlatacağım.
İsimlendirme çok önemli olduğundan ne dendiği zaman ne anlaşılıyor ve ne anlaşılması gerektiği konusu çok önemlidir.
Günümüzde en çok bilinen ve yaygın olarak uygulanan tıbbın, farklı bakış açılarına göre isimlendirilmesi çok farklı ve hatta taban tabana zıttır. Zira kimisi modern tıp olarak adlandırırken, kimisi klasik tıp olarak adlandırabilir. Dolayısı ile bu iki sözü duyan kişi birbirine zıt yaklaşım olduğunu zannedebilir ve kendi bakış açısına göre içeriğini doldurur, sonucunda da yanlış bir noktaya varabilir. Kimileri de şu anda özellikle hastanelerde uygulanan tıbba veya klasik tıbba ortodoks tıbbı demektedir. Ortodoks kelimesi dini bir argüman gibi dursa da burada dini bir olay yoktur. Sadece yaklaşımın niteliğinin adıdır. O nedenle konuyu bilmeyenler acaba Katolik tıbbı, Yahudi tıbbı veya Müslüman tıbbı diye bazı kavramların olduğunu da düşünebilirler ama bu tanımlamalar doğru değildir. Bununla birlikte adına Müslüman tıbbı denmese de nebevi tıbbı denen akım da vardır. Bu akım Çin tıbbı, Hint tıbbı, şaman tıbbı, Afrika tıbbı, Japon tıbbı gibi bir yaklaım olup genel sınıflandırma içinde yer alamaz.
Özetle şu anda en sık uygulanan akım modern tıp, klasik tıp veya Ortodoks tıbbıdır ve üçü aynı yaklaşımı ifade eder. Bu akımın özelliği hastalığının nedeni veya sürecine etki etmekten ziyade sadece sonuçla ilgilenmesidir ve semptomatik tıp olarak da adlandırılabilir. Aslında hastalık tedavi edilmez ve çok değerli zaman da boşa harcanmış olur. Hastalık gerecekte iyileşmediği ve hatta zaman içinde ilerlediği için tedavi genellikle ömür boyu sürer. İlaçların yan etkileri ve var olan bozukluğun zaman içinde başka organlara da sirayet etmesi nedeniyle, beklenmeyen başka durumların ortaya çıkışı da kolaylaşır.
Bu ana akım tıbbının dışında kalan her şey önceleri alternatif tıp olarak değerlendirilmiştir. Şimdi tamamlayıcı tıp olarak veya GETAT uygulamaları olarak adlandırılsa da içeriği ve yapılanları birbirinden farklı birçok uygulama mevcuttur.
Günümüzde yenilik gibi sunulan fonksiyonel tıp kavramı hakkında daha geniş bilgi vereceğim. Bunun alternatif tıp olmadığını söyleyerek başlayayım. Aslında klasik tıbbın uzantısıdır. Ama geleceğin tıbbı da değildir ve birçok kişinin lanse ettiği gibi yeni bir tıp değildir. Bunun da içeriği 2 kısımdan oluşur. Aslında ikisi bir bütün olması gerekirken, eksik bilgiden ötürü çoğu kişinin fonksiyonel tıp yapıyorum zannederken sadece replasman tıbbını yaptığını fark ettim.
Fonksiyonel tıp ülkemizde birkaç senedir uygulanan yenilikçi bir tıp olarak gösterilmesine karşı, aslında eskimiş ve yerini daha etkili ve gerçek şifaya ulaştıran tıbbi akımlara bırakmıştır. Yani 3-5 yıllık değil, benim 25 yıl önce uygulamaya başladığım bir tıbbi akımdır. Fakat her şeyde olduğu gibi, yenilikleri ya geç olarak takip eden veya vizyoner olarak ilk önce uygulayanlardan olabilirsiniz. 1994 yılında Amerika’da o zamanlar yeni bir kavram olan antiaging için eğitime gittiğimde yeni bir beslenme piramidi çıkmıştı. Buna 5 nolu piramit dersek, ülkemizde 3 nolu beslenme piramiti yeni diye lanse edilirken bunun bir üst versiyonu 20 sene önce kaldırılıyordu.
Fonksiyonel tıp akımında da böyle. Yeni diye lanse edilmesine rağmen 25 yıl önce uygulamaya konulan bir akım ve 2003 den sonra eksikliği fark edildiği için bir üst versiyonu uygulanmaya başladı. Bu arada fonksiyonel tıp diye uygulanan akımın aslında replasman tıbbı olduğunu söylemem gerek. Yani aslında fonksiyonel tıp diye yapılan replasman tıbbı. Bu yazdıklarımdan fonksiyonel tıbbın kötü olduğu sonucunu çıkartmayın. Zamanında çok yenilikçi idi ve hala çok güzel. Sonuçtan ziyade süreç ve nedene yönelir ama organlar ve sistemler arasındaki değerlendirme tam yapılamaz ve yetersiz kaldığı anlaşıldı. Bir de uygulayıcılar düşünce sistemlerini değiştiremedikleri için gerçek fonksiyonel tıbbı uygulayamıyorlar. Şimdi uyanma zamanı adlı kitabımda düşünce yapısının değişmesi için neler yapılması gerektiğini yazmıştım. Fonksiyonel tıp uygulanabilir ve çoğu kişi için yeterli olabilir ama eksik ve hatalı uygulanmaması gerekir. Çoğu kişi metabolizma uzmanı olmadığı için okdupu kitaplar ile metabolizmayı kavradığını sanma gibi bir hataya düşer. 1996 da uygulamaya başladığım zaman anlamayan birçok kişi ile anlaşmazlığa düşmüştüm. 25 yıl sonra benzer olayları yeniden yaşıyorum. Çünkü düşünce değişmiyor.
Peki derseniz ki, fonksiyonel tıp akımından sonra hangi akım ortaya çıktı. Burada bütünsel tıp diyeceğim bir akım var ama bazıları buna holistik tıp da diyorlar. Aslında birbirini tam karşılamasa da birbiri yerine kullanılıyor ve bazıları bütüncül tıp adını da veriyorlar. Ben bütünsel tıp diyorum. Holistik tıp ise aslında bunun bir kademe üstü ve enerji bedenleri de işin içine giriyor. Artık sadece fiziksel boyut değil, frekanslar ve manyetik alanlar devreye giriyor.
Bütünsel tıbbın iki ayağı var. Birinci ayağı fonksiyonel tıp ve diğer ayağı alternatif tıp veya tamamlayıcı tıp denen akım. Burada da körlerin fili tarif etmesi gibi bir durumla karşılaşacaksınız. Tuttuğu yerin tüm fil olduğunu sanan insanlar gibi bütünsel tıpta çok yanlışlık yapılıyor. Herkes yaptığı her neyse onu bütünsel tıp sanıyor. Bir ksımı sadece fonksiyonel tıp ağırlıklı çalışmasına rağmen, bağırsak vb durumları hesaba kattığı için bütünsel düşündüğünü sanıyor ki bu çok büyük bir hata. Aslında yapılan yanlış değil ve replasman tıbbının bir üst basamağı olup, güzel sonuçlar alınmasına neden olur ama bütünsel tıp değildir. Burada bedeni bir bütün olarak görüp, geçmiş ve geleceği plana dahil etmek gerekir.
En üst seviyede ise Holistik tıp uygulanmakta. Fonksiyonel tıbbı 2003 yılına kadar uyguladıktan sonra, gene fonksiyonel tıp temelli bütünsel tıbbı uygulamaya başladım ve 2008 yılından sonra holistik tıbbı uygulamaya başladım. Burada karşılaşılan en büyük sorun ise uygulayıcıların içinde bulunduğumuz dünyayı ve beslenmeyi göz ardı etmeleri ve bedenin 4 boyutundan sadece fiziksel beden dışındaki 1 veya 2 tanesine yönelmeleri. Zira hepsini görebilecek bir vizyon oluşturmuyorlar. Sadece alternatif tıbbın bir alanı ile uğraşıp holistik tıp ile uğraştığını sanan hekim dışı kişiler çoğunluğu oluşturuyor. Bu da çok yanlış anlaşılmalara neden oluyor.
Bütün bunlardan sonra “Ne yapmalıyım?” derseniz, size şunu söylemeliyim. Hangi tıbbi akıma hazırsanız onu uygulayın ama ehil eller olmasına dikkat edin. Hekim dışı kişilere bel bağlamayın. Belki çoğunu doktor sanacaksınız ama sağlığınıza önem verin. Yeni veya gelecek tıp denilen kavramları pek önemsemeyin. Zira bunlar kendisinden önce ne yapıldığını öğrenmeyen ve dünyanın kendileri ile başladığın sanan kişilerin laflarıdır.
Sağlığınızın değerini bilmezseniz, sadece siz bedelini ödersiniz.