DOLAR 32,5004
EURO 34,6901
ALTIN 2489,649
BIST 9693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Virüslerden korkmayalım

09.12.2020
A+
A-
Düşmanın taktiğidir, korku salar, yüzyıllardır savaş taktiğidir korku. İçinde Allah sevgisi olan hiçbir şeyden korkmaz. Korku şeytanın taktiğidir.

Yüce Rabbimizden bile soğutmak için KORKU salar insanlara. Örneğin Hazreti Peygamberimizi çok severim ve bir gün rüyama da girmiştir. Onun sözleri olan hadislerine çok önem veririm. Ona olan sevgimi, onun hadislerine önem vererek ve yaşantıma uygulayarak gösteririm. “Yarın kıyamet olacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz”, yani fidanın en küçüğü nedir tohum, ben de cumartesi ve Pazar günleri sabah 5 de kalkarak Ankara’nın her ağaçsız yerine milyonlarca tohum diktim. Abartmıyorum Milyonlarca tohum. Başta at kestanesi ve meşe olmak üzere.
Düşmandan korunmada 3 şey çok önemli, İçinizde bulunan düşmana yataklık edecek ve seni arkadan vuracak düşman yandaşlarını ya yok etmek ya da pasif durumda tutmak yani TEMİZLİK, İkincisi de Düşmandan sana olan sızmaları önlemek için KALELER, Sınır güvenliğini sağlamak için sınırlara inşa edeceğin duvarlar vs, yani virüslerde de MASKE, üçüncüsü de Düşmanla aranı belirli bir mesafe de tutmak, bu yüzden kaleleri ulaşılması zor olan tepelere, uçurum kenarlarına veya ancak hendek ile geçilebilen göl veya dört tarafı denizle çevrili sadece çok iyi korunmuş asma köprü vb araçlarla tahkim edilmiş kara bağlantılı KALELER İLE yani MASKE ile düşmandan kendimizi koruruz. Virüs, bakteri ve mantarlardan da kendimizi temizlik, Maske ve Mesafeden koruduğumuz gibi.
Düşmandan kendimizi koruduk ancak sonuçta yeterli olmadı ve düşman hendeklerden geçti, kale kapısından yada duvarları yıkarak içeriye girdi, şimdi ne olacak, onunla savaşacağız. Onunla nasıl savaşacağız, bağışıklık sistemimizi güçlü tutarak. Cephane ve savaş araçlarımız yani silahlar ile ve bizzat kendimiz savaşacağız, Savaşmak için iman gücü gerekli. Savaş öncesi Yüce Rabbimize sığınarak, düşmana karşı ondan bizi korumasını için DUAlar edeceğiz. Yüce Rabbimiz hiç şüphesiz bizi koruyacak, bizi her türlü kötülükten bizleri ESİRGEYECEKTİR. Sonrada büyük bir cesaret ile saldıracağız düşmana.
Kardeşlerim, her hâlükârda vücudunun bağışıklık sistemini yani öz savunma gücünü korumaz isen yani kendine güvenmez isen ve en önemlisi düşmandan korkarsan başta savaşı kaybetmiş sayılırsın. Ben koronadan korkmuyorum. Çünkü vücuduma yani onun savunma sistemine diğer bir deyişle BAĞIŞIKLIK SİSTEMİME çok güveniyorum. Vücudumun bağışıklık sistemini virüslere karşı zaafa uğratacak tek şey MANTARLAR ve bakterilerdir.
Oksijensiz solunum yapan MANTARLAR ve bakteriler için demek ki ilk başta tüm vücudumun milyonlarca olan bütün hücrelerime OKSİJEN sağlamam gerekir bağışıklık sistemini sağlamam için. Ancak OKSİJEN ile yediğim besinler yanar ve savaşmak için gerekli enerjiye vücudum kavuşur. O halde bu süreçte vücuduma gerekli oksijeni sağladığımdan emin olmam gerek. Hemen söyleyeyim. Fitoderman sitesinde satılmakta olan MANYETİK ALEZ vücudumuza uyurken gerekli oksijeni sağlar, gün içinde de evde veya işyerinde biraz kendimize zaman ayırmalı ve sportif egzersizlerle ve nefes alma teknikleri ile vücudumuza oksijen sağlamalı ve oksijensiz solunum yapan MANTAR ve bakterileri yok etmeliyiz. Virüsler yumurta gibidir.
Canlı mı cansız mı olduğu belli değildir. Ancak MANTAR ve bakteriler onlara yataklık ederlerse çoğalırlar yani kendimizi bu mantar ve bakterilerden koruduğumuz süre de virüsler vücudumuza girse de çoğalamaz ve geldikleri gibi giderler.
Oksijen yediğimiz besinleri yakarak enerji kazanırız demiştim. Ancak hangi besinler? Öncelikle MANTAR ve bakterilerin çoğalmasına katkıda bulunan besinler değil. Bunlardan öncelik  ÇİKOLATAdır. Çikolata üretilirken içine CANDİDA kurusei adında bir mantar ilave edilir (https://en.wikipedia.org/wiki/Candida_krusei).
ÇİKOLATA yediğimizde vücudumuza direk olarak bağışıklık sistemimizi yok edecek kandida mantarlarını bünyemize alırız. ÇİKOLATA insanlar ve tüm köpek, kedi, at vb tüm memeli canlılar için yiyebilecekleri en büyük zehirdir. ( https://vcahospitals.com/know-your-pet/chocolate-poisoning-in-dogs). Bir kediye asla çikolata yediremezsiniz, bir köpek yanlışlıkla çikolata yediğinde birkaç gün içinde olur. Bizlerde yavaş yavaş daha uzun bir süreçte hastalanarak kanser vb nedenlerle ölürüz çikolatadan.
Bunun yanısıra sigara içilmesi, kolalı içecekler, alkol özellikle de bira, şekerli yiyecekler içimizdeki MANTARLARI ve bakterileri beslerler. İkisi, üçü bir arada HAZIR KAHVE kesinlikle içilmemelidir. Kardeşlerim lütfen bu süreçte yukarda saydığımız besinlerden uzak duralım. En başta ise ÇİKOLATA ve SİGARA. Böyle bir zamanda çikolata ve sigara içmek, alkol kullanmak bir deliliktir.
Şimdi geldik bağışıklık sistemimizi korumamız için neler yiyeceğimize. DEFNE TOHUMU en başta gelir. 2 DEFNE TOHUMUNU kabuğuyla birlikte birkaç kez çiğneyip bol limonlu suyla yutacağız. LİMON ve su, ikisi birlikte tam bir temizlik sağlar vücudumuzun iç temizliği için kahvaltıdan önce limonlu 4 bardak su içmeliyiz.
Gün içinde de vücudumuzu temizlemek için 2.5, 3 litre su içmeliyiz. İdrarımız kokusuz ve berrak olmalı. Sindirim sistemimiz bütün gece çalışmış ve artık boş iken içeceğimiz bu 4 bardak su, bağışıklık sistemimizin gelişmesine çok önemli katkılar sağlar. Canımız kadar Sevdiğimiz Peygamber efendimiz “Çörek otu ölümden başka her türlü derde devadır” demedi mi, o halde her gün istisnasız bir şekilde çörek otu yağı, mutlaka tüketmeliyiz.
Çevremizdeki canlılar özellikle arılara dikkat etmeliyiz, peteklerini baktari ve mantarlardan korumak için propolis isimli doğal antibiyotik kullanıyorlar. O halde onların ürettiği bu propolisi her gün bünyemize KAYA TUZU içeriğinde 84 mineral ile bağışıklık sistemimizi sağlayacak iyot, mağnezyum, çinko, selenyum, demir, vanadyum gibi elementleri bünyemize almamızı sağlar.
Savaşırken silah neyse bu elementler de aynı görevi görürler. Et yemeliyiz özellikle sindirilmesi en kolay ızgara balık, kuzu, keçi, sığır ve hindi eti. Gezen tavuk olmadıktan sonra tavuk eti yememeliyiz. Süt içmemeliyiz ama yoğurt veya kefiri, ayranı bol bol içmeliyiz. Tüm sebzeler, özellikle kereviz, yer alması, brokoli, karnabahar, lahana vb tüm sebzeleri tüketmeliyiz. Meyvelerden başta NAR olmak üzere ELMA, ayva, erik (karası daha faydalı), CEVİZ, BADEM, FINDIK tüketmeliyiz. Her gün 5, 6 cevizi mutlaka tüketelim. Kuruyemiş tüketirken KÜFLÜ olmaması çok önemlidir. Kaş yapayım derken göz çıkarmayın lütfen.
Virüslerden korkmayalım. Adı ne olursa olsun. Bağışıklık sistemimizi sağladıktan sonra aşıya gerek kalır mı, ona siz karar verin.
ALLAH sevgimiz ve ona sığınarak, KORKMADAN, bağışıklık sistemimizi güçlendirerek ve TAMİZLİK, MASKE ve MASAFE ile her türlü virüsün üstesinden geleceğiz RABBİMİZİN İZNİ ile. Yeter ki KORKMAYALIM.
Hepinizi çok seviyorum.
Sevgilerimle

 

ETİKETLER: , ,

YORUMLAR

Solve : *
36 ⁄ 18 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.