Hayat sigortası tazminatı bankaya mı, mirasçıya mı
Milliyet yazarı Prof. Dr. Erol Ulusoy, hayat sigortası tazminatının bankaya mı, mirasçıya mı bırakılacağını bugünkü köşesinde yazdı. İşte Ulusoy’un yazısı…
Bir yakınımın babası vefat eder, 6 ay sonra bankadan ihtar gelir: “Babanızın bankamıza 200 bin TL kredi borcu vardı, 3 gün içinde ödeyiniz…”
Yakınım çok şaşırır, çünkü babasının 300 bin TL limitli hayat sigortası olduğunu bilir. Sonraki süreçte neler yaşanmış, birlikte inceleyelim…
Sen söyle lütfen İhsan Amca, bir kimsenin babası vefat ettikten sonra, bir bankanın ortaya çıkıp, “ölen murisinizin bankamıza 200 bin TL kredi borcu vardı, mirasçıları olarak bu kredi borcunu 3 gün içinde ödeyiniz!” derse, o kimse için vaziyet aynen Cem Karaca’nın da dediği gibi, “Durdu zaman, durdu Dünya” vaziyeti olmaz mı?
İşte aynen böyle olmuş sevgili İhsan Amca.
Benim memleket Kırıkkale biliyorsun. Ana – baba ocağı dedik, bindik arabaya, bayram arifesi düştük yollara. 5 saatlik yolu, 8 saatte ama, Allah’tan kazasız belasız aldık. Vardık memlekete…
Eş, dost ziyaret, tabii ki konu dönüyor, dolaşıyor, yaşanan hukuki sorunlara geliyor.
Sanırım bir avukatlar, bir de doktorlarla olan sohbet ortamında konu bir şekilde dönüp dolaşır, hukuk ve sağlık sorunlarına gelir. Ee tabii, herkesin mutlaka hukukla ve sağlıkla ilgili bir sorunu, sorusu vardır.
Bu bayram sohbetlerinde de öyle oldu.
Konut kredisi çekti
Yakın bir akrabam, geçen sene babasını kaybetmişti. Geriye annesi ile birlikte 3 mirasçı bırakmış. Annesi, babası vefat etmeden 1 yıl önce, emekli ikramiyesine bankadan çektiği konut kredisini de ekleyip satın aldıkları evde, kardeşi ile birlikte yaşıyormuş.
Babası vefat ettikten 6 ay sonra bankadan bir ihtar almışlar. Vefat eden babalarının çekmiş olduğu konut kredisinden dolayı, faizleri ile birlikte 200 bin TL kredi borcu kaldığı, bu paranın 3 gün içinde ödenmesini ihtar edilmiş.
Ama nasıl olur demişler, her şeyden önce babalarının 300 bin TL limitli bir hayat sigortası yaptığını söylediği, ayrıca kendilerine hiç ihtar gelmeden hesabın kat edilip kredi borcunun tamamının istenemeyeceği itirazında bulunmuşlar.
‘Mezarda tebligat’
Durum sonradan anlaşılmış ki, banka daha önce 2 kere kredi taksitlerinin ödenmesi için ihtar çekmiş, ama tebligat onlar evde yokken kapıya ihbar yapıştırılarak yapılmış.
Fakat bu ihbarlar da nasıl olmuşsa olmuş, hiç ellerine geçmemiş. Durum böyle olunca, banka da hesabı kat edip, tüm kredi alacağının üç gün içinde ödenmesi için ihtar çekmiş.
Hemen söyleyelim, tebligat bankaya bildirilen son adrese yapılır. Ancak vefat eden bir kişiye tebligat yapılamayacağı için -yeri gelmişken söyleyeyim, “mezarda tebligat” ile ilgili de ilginç hukuk uygulamaları var İhsan Amca – mirası reddetmeyen mirasçıların MERNİS adreslerine tebligat yapılır.
Evde kimse yoksa, tebligat muhtarlığa bırakılır ve buna ilişkin de kapıya bir ihbar yapıştırılır. Böylece tebligat, geçerli bir tebligat olarak hukuki sonuç doğurur. Tebligatla ilgili durum çözüldü.
Bana anlatılan olayda çözülmesi gereken diğer sorun ise, hayat sigortası yaptırmış kredi borçlusu bir kimse vefat ederse, banka kredi alacağını sigorta şirketinden tahsil edilecek tazminattan mı almalı, yoksa doğrudan mirasçılardan mı istemeli.
‘Hastalığı gizledi’ iddiasıyla ret…
İhsan Amca, eğer bir kredi borçlusu için bankanın hayat sigortası yapması şart koşulmuşsa, banka burada hayat sigortasının lehtarıdır.
Çünkü banka kredi alacağının teminatı olarak aslında hayat sigortası yaptırmaktadır. Öyle ya, ya kredinin tamamı ödenmeden borçlu ölürse, mirasçılar mirası reddederse?
İşte bu durumlara teminat olarak hayat sigortası banka lehine yapılır. Aman yanlış anlaşılmasın, banka hayat sigortasında doğrudan lehtar olarak gösterilmez. Öyle olsa, banka hem sigorta şirketinden hayat sigortası tazminatını, hem de mirasçıdan kredi alacağını isterdi. Kredi çekerken yapılan hayat sigorta sözleşmelerine dikkat edelim, bankaya sadece sigorta tazminatı üzerinde “dain ve mürtehin” hakkı verilmeli, tazminat lehtarı değil.
Yargıtay ne diyor?
İhsan Amca, akrabalarım bankaya neden kredi alacağını sigorta tazminatından mahsup etmediğini sormuşlar. Bankanın cevabı, “sigorta şirketi babanızın hastalığını gizlediği iddiası ile hayat sigortası tazminatı ödemeyi reddetti” şeklinde olmuş.
Banka, sigorta şirketinin olumsuz cevabı ile yetinmeyip, sigorta şirketine karşı hukuki girişimde bulunması gerekirdi.
Ama yapmıyorlar. Çünkü sigorta şirketi genellikle aynı bankanın finansal holding şirketlerinden birisi oluyor. Birbirlerine karşı dava açmak yerine, kredi borçlusunun mirasçılarına karşı takibe geçmek daha kolay geliyor.
Ama hukuken, aynı gruba dahil olsalar da sigorta şirketine karşı icra takibi başlatmak dahil her türlü hukuki yolu denemeden, mirasçılara başvurmaları doğru değil. Yargıtay da öyle düşünüyor İhsan Amca.
Neden mi? Çünkü hayat sigortalarında her ne kadar lehtar mirasçılar olsa da, kredi çekilirken bankanın zoruyla yapılan hayat sigortalarında asıl lehtar bankadır. Banka kredi alacağının tamamı ödenmeden ölüm halini sigorta ettirmiştir. O zaman banka elindeki teminata başvurmadan, ölen borçlunun mirasçılarına, “babanızın kredi borcunu ödeyin” dememelidir.
İşte İhsan Amca, bayram tatilini böyle hukuki sorun çözerek geride bıraktık.
Allah kabul etsin!
Hayat sigortası tazminatı bankaya mı, mirasçıya mı
‘Dain ve mürtehin’ ne anlama geliyor?
Bilirsin İhsan Amca, ya da en azından duymuşsundur. Uzun vadeli bireysel kredi borçlarında bankalar, kredi borçlusunun hayat sigortası yaptırmasını da isterler.
Neredeyse bunu zorunlu koşarlar. Hayat sigortası yaptırmadan krediyi kullandırtmazlar.
Kredi borçlusu ölürse, hayat sigortası şirketinin, sigorta sözleşmesindeki tazminat tutarını ödemesi gerekir.
Peki sigorta şirketi tazminatı ölen kişinin lehtar olarak gösterdiği kişilere mi ödeyecek, yoksa kredi alacaklısı bankaya mı? İhsan Amca, bankalar hep en iyi hukukçularla çalışırlar. Ama iş uygulamaya gelince herkes gibi onlar da hata yapar.
Aslında bankalar tedbirlerini alırlar. Kredi verirken yapılacak hayat sigortası sözleşmesine bankayı “dain ve mürtehin” ya da “daini mürtehin” diye yazdırırlar.
Rehin alacaklısı olur
Tamam tamam İhsan Amca, ben de biliyorum, bu ifade bugünün Türkçesi ile anlaşılmaz; bu şu demektir, banka hayat sigortası tazminatı üzerinde rehin alacaklısıdır.
Ölüm halinde sigorta şirketinin tazminatı, sigorta alacaklısı olan mirasçılara ya da özel lehtara değil, rehin alacaklısı bankaya ödemesi gerekir. Sigorta şirketi eğer tazminatı bankaya değil de mirasçılara öderse, bankaya bir kere daha ödeme yapmak zorunda kalır.
Banka, kredi alacağını mirasçıdan alamazsa, üzerinde rehin hakkı olan sigorta tazminatından tahsil eder. Üste para kalırsa, mirasçılara öder. Mesela hayat sigortası tazminatı 300 bin TL, kredi borcu 200 bin TL ise, banka 200 bin TL alacağını keser, 100 bin TL’yi mirasçılara öder.