DOLAR 32,5868
EURO 34,7793
ALTIN 2506,89
BIST 9693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

“Bir Büyük Orman, Bir Hazan Beşiktaş”

31.07.2016
A+
A-

2015/2016 yılı Spor Toto Süper Lig Hasan DOĞAN sezonu şampiyonu Beşiktaş’ ta hem çatlak sesler hem de yaprak dökümü var.

Yıldırım DEMİRÖREN yönetiminden sonra oyların büyük çoğunluğunu alarak seçilen Başkan Fikret ORMAN bana “Bir Büyük Orman” başlığını attırdı. Gerçekten içinde her türlü ihtiyacı karşılayan çok büyük nimetleri olan yaşama hayat veren orman gibi…  Camiaya her şeyini veren uçurumun kenarından düzlüğe çıkaran diğer kulüplere örnek olacak bir başarı hikâyesi…

Yönetime geldikten sonra “Yönetim taraftar el ele” mesajı ile çok işler başardı.Yönetim olarak çok badireler atlattılar. Bazen sıkılıp bunaldılar. Taraftarla birlikte yağmurda ıslandılar. Bazen en ufak şeylerden bile mutlu oldular. Yersiz yurtsuzlar gibi bir o sahada bir bu sahada mücadele edip durdular.

Başkan bir taraftan enkaz halindeki bilançoyu yönetmeye çalışıyor, bir yandan yeni stat projesi için kaynak ararken diğer taraftan futbolcu ödemeleri ile moral ve isteklendirmeleri üst düzeyde tutmaya çalışıyordu. Takımın ihtiyacı olan mevkilere oyuncu araştırmaları yaparken ince hesapları aklından çıkarmıyordu. Transfer politikalarında o kadar dikkatli davranıyordu ki sokağa atılamayacak bir kuruşun bile çok önemi olduğunun farkındaydı. Finansal Fairplay kapsamında hareket etmek zorundaydı. En ufak bir maliyet hatasında kulüp ceza alabilir daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabilirdi. Takıma dünya yıldızlarını uygun maliyetlerle transfer ettirdi.  Transferlerin nokta atışı olduğunu ispat etti.Vee 2015/2016 sezon sonunda kulübün başkanı olarak şampiyonluk kupasını kaldırdı. Bu kadar sorunu arkasında bırakıp derin birohh çektikten sonra mutlu sona ulaşıp tüm olumsuzlukların yükünü omuzlarından attı. Tüm camiayla birlikte bunusonuna kadar hak ettiğini, istediğini gösterdi.

Camia, Birbirine sımsıkı kenetlenmiş şampiyonluğa ise yürekten inanmıştı. Başkana inanmıştı. Yönetime inanmıştı.Feda ise feda dediler. Taraftar maddi manevi her şeyini hatta yüreğini ortaya koyan bir duruş sergiledi. İşte tamda burada Beşiktaşlılık devreye girmişti. Yönetim ne istedi ise taraftarlar bir dakika bile düşünmeden yerine getirdi. İstekleyaptı. Cebindeki son kuruşuna kadar kulübüne destek oldu. Çünkü hayatı “siyah ve beyazdan” ibaret olan başkanlarına inanmışlardı. 2012 yılında başkanlık koltuğuna oturan Sayın Fikret ORMAN ’ın özet olarak şampiyonluk yolundaki başarı hikâyesini anlatmaya çalıştım.

Peki,

İçerde Neler yaşandı;

Başkanın gelmesi ile teknik direktör değişiklikleri yapıldı. Tayfur HAVUTÇU ile yollar ayrıldı. Kendi camiasından eski futbolcusu Samet AYBABA yakından tanıdığı takımın başına getirildi. Samet AYBABA başarıyı getirecek olan takım için kolları sıvadı. Çalıştı çalıştı çalıştı… Bana göre şampiyon takımın iskeletini oluşturdu. Tam başarıyı yakalayacağı zamanda taraftar baskısı veya taraftar sabırsızlığıydı anlayamadım yollar ayrıldı. Çünkü tüm camia şampiyonluk bekliyordu. Taraftar hemen gelecek başarı istiyordu. Daha sonra ne oldu? Hırvatistan milli takım teknik direktörü Bilic takımın başına getirildi. Samet hocadan kalan mirası ve oyuncu yapısını iyi kullandı. Zaten takımın iskelet kadrosu oluşmuştu. Birkaç takviye ile takım çok iyi top oynama başladı ama şampiyonluk için hoca tecrübesi yetmedi.

Bilic önderliğinde son iki sezonda son haftalara kadar lider gelip, yanlış oyuncu tercihleri, heyecan, panik ve hepsi bir arada dedirten hatalar silsilesi ile şampiyonluklar kaçıran bir takım hüviyetine girdi.

Şampiyonluğa aç bir kadro, kaliteli ve genç oyunculardan kurulu bir takım olmasına rağmen şampiyonluk heyecanını yönetemeyen maç stresi ile hatalar yapan oyuncular oldu. Bilic’inde tecrübesizliği ve acemiliği ile şampiyonluğu elinden kaçırdı.

Aslında oyun anlayışı ve oynanan güzel futbolda oyuncu kalitesi öne çıkmıştı. Asla inkâr edilemez. Temeli atan ve oyuncu kadrosunun oluşması ayrıca oyuncu kazanımları ile Mustafa DENİZLİ’ nin yaptığı katkıları da atlamadan geçemeyiz. Pek tabi scaut ekipleri ve diğer ekipleri de unutamayız.

Son üç yıldır müthiş bir ekip çalışması örneği gösterildi. Yönetim, Teknik ekip ve oyuncular fedanın dibine vurduğu dönemler oldu. Sakat sakat oynayan bile oldu. Çok çalıştılar. Çok emek verdiler. Sonuç kaçınılmaz oldu.

Sürekli başarının temel şartı istikrardır. Başarı sürekliliği ile anlam kazanır. Tüm ekip bunu her alanda sergiledi. Şerefli ikincilikler dalga konusu oldu ama şampiyonluğun da habercisiydi.

Kulübün efsane oyuncularından Samet AYBABA’ nın şampiyonluklar yaşamasını ve uzun yıllar takımın teknik direktörü olmasını isterdim. Olmadı…

Türkiye’de uzun vadeli düşünen kaç teknik direktörümüz var? Bir elin parmaklarını geçmez desem kâfi…

Mustafa ve Samet hoca özkaynaktan yetişmiş genç yeteneklere değer ve fırsat veren, oynamalarını teşvik eden teknik adamlar olmuştur. (İsmail, Necip, Veli, Oğuzhan, Olcay, Atınç, Cenk Tosun, Serdar, Muhammet) Peki, bu futbolculardan kaçı Beşiktaş kulübü alt yapısındandır? Bildiğim kadarıyla Necip ve Muhammet dışında hiç biri…  Belirtmek istediğim bu oyuncuların hepsinin çok iyi bir özkaynak yetişmişliği ve geçmişi var. Vurgulamak istediğim sadece buna dikkat kesilen teknik adamların Beşiktaş içinde ki varlıklarıydı. Takıma sağladıkları faydalar ile başkalarının görmediğini görmek ve iyi bir takipçi olabilme meziyetlerine sahip olmalarıydı. Tabi takımın başkanı da bu görüşü destekleyen nitelikte olursa “Yemede yanında yat” dedirten bir hal almaktaydı.

Şampiyonluk kupası kaldırıldığında yukarıda saydığım isimlerden sadece birkaçı ayrılmıştı.

Şenol GÜNEŞ takımın başına geçtiğinde müthiş bir kadro bulmuş yapması gereken tek şeyin tecrübelerini aktarmak olduğunu anlamıştır. Hocamızın üst düzey futbol bilgisi, tecrübesi ve oyuncu tercihleri ile hak ettiği şampiyonluk nişanına Beşiktaş JK Kulübü ile ulaştı. Camianın şampiyonluk isteğini elindeki zengin futbolcu kadrosunu kullanarak,  iskelet kadrosunu koruyarak yaptı. Taktiksel bilgisini oyuna yansıtıp takımı seyredenlere muazzam bir futbol hazzı duymasını sağlayarak hem göze hitap ettirdi hem de yüreklere.

“Şimdi Bir Hazan mı? Beşiktaş”

Önemli olan şampiyon olmak değil! Şampiyon kalabilmektedir. Ülkemizde çok istenmeyen olaylar oldu. Tüm dünya basını hakkımızda ileri geri yazdı çizdi… Bu ülkemizde top oynayan ve geçimini futboldan sağlayan tüm yabancı oyuncuları olumsuz etkiledi. Bunların en başında da şampiyon olan takımın şampiyonlukta katkı sağlayan oyuncularına oldu. Süper ligin gol kralı Gomez, asist kralı Sosa takımdan ayrılmak istediklerini yönetime iletti. Ülkedeki olumsuzlukları bahane ederek ayrılmak istediler. Gomez gitti Sosa ise kadro dışı kalarak belirsizliğini koruyor. Gerçekten sorun terör müydü? Yoksa farklı bir neden mi?

Gökhan TÖRE, İsmail KÖYBAŞI, Serdar KURTULUŞ neden ayrıldı? Bu ayrılığa gerek var mıydı? Yabancıların sorunu Terör mü? Yoksa Finansal fairplay miydi? Yerli oyuncularda ki sorun neydi. Ben bu ayrılıkları finansal fairplaykriterleri için olduğunu düşünüyorum. Bence başkan iyi giden bilanço yapısını bozmak istemedi. Fiyat artışı isteyen tüm futbolculara hayır dedi. Olumsuz yanıt alan tüm oyuncular ise bana göre takımdan ayrıldı. Gökhan TÖRE kiralık gitse de  2018 yılında transferi satın almaya dönüşecektir. Fiyat artışı isteyen tüm oyuncular çektikleri bu rest ile u dönüşü de yapamadılar.

Tabi karşılarında çok sağlam duran yürekli bir başkan ve teknik direktörü hesap etmediler. Geçmişte neler yaşadıklarını, yaşanmışlıkları düşünmediler. Çünkü başkan fiyat artışına çok sağlam bir duruş sergiledi. Hayır! olmaz dedi.

Ben şampiyon kadronun korunmasından yana bir sporseverim. Fakat gidenin yerini dolduruyorsanız “Bu sorun bile olmaz” dedirtebilir. Kaldı ki sol tarafa Adriano sağ tarafa Gökhan GÖNÜL takviyesi yapıldı. Takım bu oyuncular ile güçlendi. Şampiyonlar ligi gibi dünya vitrinine çıkacak olan bir takım için çok iyi transferler.

Bilançoya ve kulübe muazzam gelir girişleri için ortada büyük bir fırsat var. Fakat bu transferler takıma kulübe ve camiaya uyum sağlayabilecek mi? Takımın kimyası ile kendi kimyaları uyuşacak mı? Bu benim kafamdaki soru işaretleri. Beşiktaşlılar bana lütfen kızmasın! Gelen gideni hep aratmıştır. Yahu büyük oyuncular, abartıyorsun demesinler. Ne kaybettik, Giden dört oyuncudan ibaret demesinler. Kadromuz hala geniş iyi oyuncularımız var sorun olmaz demesinler.

Ben iyi gitmeyen bir şeyler olduğunu oyuncular ve takım içerisinde çatlak sesler duyduğumu söylüyorum. Kaldı ki tarihte bir sürü iyi oyuncu transferleri ile hüsran yaşamış takım örnekleri var.

Takımın kimyasında azda olsa bir değişiklik yapılabilir. Bu değişiklik tutmazsa sizi sorunlarla baş başa bırakan bir pozisyon durumuna da sokabilir. Bunca yıl bekleyip ayağınıza gelen bu fırsatı kaçırıp başarısız olarak ah vah edebilirsiniz. Umarım kötü şeyler yaşanmaz. Bunu izleyip hep beraber göreceğiz.

Umarım bu büyük ormanda bir hazan yaşanmaz. Geçmişte yapılması gerekli olan küçük hesaplar vardı. Şimdi ise yapılası büyük hesaplar. Eğer küçük hesaplarla büyük hesaplar karıştırılırsa fırsatlar kaçırılmış olur. Geçmişte gösterilen Beşiktaşlılık duruşu ile nice şampiyonluklar yaşanacakken bir hüsranbir hazan yaşanmaz.


YORUMLAR

Solve : *
29 × 25 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.