İspanya-Türkiye maçı analizi
Evet, bir turnuvanın daha sonuna üzüntülü bir şekilde yaklaşıyoruz. İstediğimiz sonuçları alamadık. İki maçta gol dahi atamadık. Bunun sebebi kalitesiz oyunculara sahip olmamız ya da oyun anlayışımızdaki yetersizlik değildi. Dünya çapında oyuncularımız var, teknik seviyesi yüksek, hızlı oyuncularımız da. Bunun tek sebebini şöyle özetleyebiliriz…
Sizlerle bir istatistik paylaşmak istiyorum. Bu istatistikte milli takım kadrosunda yer alan yıldız oyuncularımızın 2015-2016 sezonunda kendi liglerinde ilk onbir oynadıkları maç sayısı ile toplam oynadıkları maç sayılarını İspanya milli takım oyuncuları ile karşılaştırmalı olarak paylaşacağım.
(Yukarıdaki tablolarhttp://www.mackolik.com/Takim/504/Turkiye/2016 sitesinden alınmıştır.)
Yukarıdaki tabloda belirttiğim dokuz oyuncumuzun toplam maç sayısı iki yüz doksan üç iken İspanya milli takım oyuncularına baktığımızda bu sayının sadece yedi futbolcuda üç yüzü bulduğunu görmekteyiz. Şimdi gelelim bu rakamları karşılıaştırarakı yorumlamaya. Bu kadar maç eksiğiniz var ise diğer futbolcular ile nasıl denk sayılabilirsiniz? Bence denk sayılamayız. Neden mi? Nedeni apaçık ortada değil mi? Maç eksikliğinin önemli bir faktör olduğunu herkes bilir. Oynamayan oyuncu güçten düşer. Oynamayan oyuncu teknik açıdan düşer. Peki, “Oynanan futbol lezzet verdi mi?” vermedi. Oyuncu bazında performanslar göze battı mı? Battı.
Maç eksiğiniz var ise kulüp bazında fazla göze çarpmazsınız. Ama milli takım seviyesinde işler farklılaşır.Milyonların önünde fark edilirsiniz. Eleştiri yapmayalım mı? Tabii yapalım. Doğruya ulaşmak doğru eleştiri ile olur. Doğru eleştiri hataları ortadan kaldıran önemli bir faktördür. Bu da benim en kuvvetli tezimdir.
Oyuncuları yuhalamadan, teknik direktör ve ekibine, “istifa etsinler” demeden önce, detaylı ve doğru analiz yapmak en doğrusudur. Peki bunca maç eksiği bulunan oyuncuların milli takımda ne işi vardı. Bunu söylediğinizi duyuyorum. Fakat sevgili futbolseverler mevcut kadro dışında daha iyi oyuncularımız vardı da Fatih TERİM mi takıma almadı. Ülkemiz devşirme stoperlerin ve mevkii fark etmeksizin oynatılan futbolcuların bolca bulunduğu bir ülkedir. Ülkemizdeki altyapı sorununa daha evvel değinmiştim. Tekrar anımsatmak isterim. Bunu ülkemiz futbolseverleri görmezden geldi ve anlamak istemedi.
Milli takımda düşük oyuncu performanslı oynanan futbol ve mağlubiyetlerin sonucu oluşan kara bulutları dağıtmanın tam zamanı. Futbola gönül vermiş yurdum insanımızda teknik direktör bilgi ve görüşüne sahip birçok insan var. Maalesef kısa vadeli başarı isteğinin önüne geçemiyoruz. Futbol bilgimiz ve taraftarlık seviyemiz bu sebeple de gelişmiyor. Böyle giderse de anlaşılan gelişmeyecek. Sonuçta kazanmak da var kaybetmek de. Her ne şart altında olursa olsun elemelerde göklere çıkartılan milli takım iki maçla yerin dibine sokulmamalıydı. Milli gururumuz yabancıların önünde küçük düşürülmemeliydi. Yeni yeteneğimiz sevdiği ve hayranlığını duyduğu futbolcuyla selfie çektiği için sosyal medyada linç edilmemeliydi.
Fatih TERİM Türkiye Futbol direktörlüğüne uzun vadeli planlama için getirildi. Bunun için uzun vadeli planlamalar yapıldı. Geleceğe dair futbol ve futbolcu yatırımının temellerini attı. Bu yatırımın geri dönüşü kısa vadede olmaz. Kimsenin elinde bir sihirli değnek yoktur.Oysa ki bir dokunuşta gelen değişiklik kimin hoşuna gitmezdi ki? Bence sabırla beklemek ve izlemek gerekir. Bu projeksiyonları İspanya ve Almanya gibi ülkeler sabırla başarılı bir şekilde yaptı. Sonuçlarını da aldı. Peki, biz neden beklemiyoruz. Neden sabredemiyoruz. Bunu başardığımızda çok şey değişecektir. Kimse Futbolcularımızın yaş ortalamalarından bahsetmiyor. Kimse genç yeteneğimizin on sekiz yaşında olduğundan da bahsetmiyor. Varsa yoksa kısa vadede başarıya endekslilik. Sevgili arkadaşlar bundan kurtulalım ve projeksiyonun işlemesine birlikte destek olup tanıklık edelim. Bu yıl yirmi dört takımın mücadele ettiği ve en iyi üçüncünün bile tur atlayacağı Avrupa şampiyonasında tüm oyuncularımızı ve ekibimizi yalnız bırakıyoruz. Bırakmayalım. Şansımızın devam ettiğini unutmayalım. Çünkü tüm zorluklar içinden çıkabilen bir milli takımımız var. Moralimiz bozmayalım. Olumsuz eleştirmeyelim. Her bir mağlubiyetten geleceğe dair dersler çıkaralım. Düzelmesi ve sürdürülebilir başarı için çalışalım tam destek hep destek olalım.
Birde, farklı bir anekdot olarak değinmek istediğim önemli bir faktör var. Bu faktörün adı “İNANMAK”
Ben İspanya maçından puan yada puanlar alacağımızı çevremdekilere söylüyordum. Hatta bunu bir önceki köşe yazımda da belirtmiştim. Ben tüm kalbimle inanmıştım. İnanmak başarmanın yarısı değil mi? Neden kimse inanmadı. Neden inanmak istemedi. Neden hep mağlubiyeti konuştu. Hatta beş yiyeceğimizi söyleyen bile oldu. Sevgili arkadaşlar böyle düşünceler ile zaten bir sıfır yenik başlarsınız. Bir işe başlamadan önce ben bu işi yapamam derseniz emin olun yapamazsınız. Eğer etrafınıza pozitif enerji iletirseniz işleriniz pozitif, negatif enerji iletirseniz işleriniz negatif olur ve ters gider.Evet, buda nerden çıktı demeyin önce inanmak gerekir. İnanarak başladığınız her iş başarıyla sonuçlanır. Ne alakası var demeyin! Milli takımın galibiyetine puan yâda puanlar alacağına taraftarımızın çoğu inanmadı. Çünkü rakip ispanyaydı. Dünya futbolunun en güçlü takımıydı. Bu olumsuzluk, bu negatiflik milli takıma kadar ulaştı. Kafadan bir sıfır yenik başladı ve kaybetti.
Taraftar olarak bu olumlu desteği bile sağlayamadık. Bu maçı kazanacaklarınainanmadık. Olumsuz desteğimizi Fransa’ya ulaştırıp hüsranı yaşattık ve yaşadık. Ben pozitif enerjiye inanan inançlı birisiyim. Bunu ayrıca belirtmek ve paylaşmak istedim.
Sonuç olarak ikide sıfır çektik. Grupta da sıfır puanımız var. Son maçımıza konsantre olup bu maçtan mutlak üç puan almamız gerekmekte. Benim futbol severlerden bir ricam var. Turnuva sonuna kadar pozitif enerjinizi gönderin. Puan yâda puanlar alacağımıza inanın. Sporun kazanmak ve kaybetmekten ibaret olduğunu unutmayalım. Kısa vadede başarı beklentinizi bir kenara bırakıpsabırla bekleyin ve destekleyin. Sihirli değneğimizin olmadığını kısa vadeli başarının sürdürülebilir olmadığını kabul edin.
İşte o zaman başarı futbolumuz için gelecektir. İşte o zaman Türkiye kazanacaktır.