Liderlik, futbol ve başarı ilişkisi

Liderlik, futbol ve başarı ilişkisi

Avrupa Şampiyonasında mücadele eden milli takım ve Fatih Terim hakkında erken bir tahmin yapmak istiyorum; futboldan çok iyi anladığımdan değil yalnızca yönetim yaklaşımı açısından Fatih Terim’i değerlendirisem bu şampiyonada başarılı bir sonuç almamızın mümkün olmadığı tahminini yapabilirim. Zira Türk tipi, motivasyonun verdiği gazla mücadele azmi aşılama çabası sürekli olarak gerçekleştirilebilecek bir şey değildir…

Tüm organizasyon gerektiren işler gibi futbol da öncelikle sistem işidir. Futbolcuların fiziksel kondisyonlarının ve futbol becerilerinin yıllarca süren antrenmanlarla geliştirilmesi gerekir. Mükemmelleşmenin yolu mükemmel olana kadar tekrar etmektir.

Bu anlamda Türkiye ile örneğin bir Almanya veya İspanya’nın antrenman sistemleri arasında resmen bir çağ farkı bulunmaktadır. Evet, bizim gibi doğu ülkelerinde yapılan acıklı bir konuşmayla oyuncuları bir veya birkaç maçlığına gözlerinde yaşlarla performanslarının epey üstüne çıkarabilirsiniz ama sonuçta sistem her zaman üstün gelecektir. Bu anlamda bu tip turnuvalarda en ileri gidebilecek ekipler en çok antrenman yapan ve birlikte çalışan ekipler olacaktır. Rahmetli Cruyf’un bir lafı vardı “Futbol 22 kişinin mücadele ettiği ve sonuçta Almanların kazandığı bir oyundur”. Neden öyle? Çünkü bireysel yetenekler ve motivasyon size birkaç maç kazandırabilir ama her maçta tıkır tıkır aynı sistemi uygulamaya çalışan ve bunun binlerce kez provasını yapan Almanlar bizi büyük çoğunlukla yenecektir.

Fatih Terim’e gelince egosantrik Türk yöneticilerinin tipik bir örneğidir. Bazen babacan tavırlar, bazen hiddet, bazen coşturma… ama hep çeneyle iş kotarma peşinde, hiç bir zaman en temele inmeyen, sisteme inanmayan ve en önemlisi çok çalışmayan yönetici profili… Hasbelkader başkalarının yatırımlarıyla oluşmuş bir ekiple elde edilmiş başarının medya tarafından pompalamasıyla Türk tipi lider olarak ortaya sürülen bu tarz yöneticilerin asıl kumaşını yabancılarla birlikte çalıştıklarında görebilirsiniz. Çünkü orada doğal gazla! sonuç almak mümkün değildir, Avrupalı futbolcular duygusal davranmazlar. Nitekim bunu Fatih Terim de kısa sürede İtalya’da tecrübe ederek yine gerisin geriye lafla peynir gemisini yürütebildiği Türkiye’ye döndü.

Başarılı olacak bir takım istiyorsak şimdi 7-8 yaşındaki oyunculara Dünya kalitesinde bir eğitim ve antrenman sistemi sağlayarak, onları 10-15 yıl sonrası için hazırlanmalıyız. Bunun dışındaki her icraatın sonucu turnuvaların kısa süreli konuğu olmaktır.