“The Champion”
Euro 2016 Futbol şöleni 10 Temmuz Pazar gecesi oynanan final maçında kupanın sahibini bulması ile sona erdi. Haziran ayında başlayan “Keyifli Futbol Şöleni” seyri yaz dönemine damgasını vurdu. Futbol severlere güzel goller, unutulmaz maçlar ve anılar bırakarak tarihteki yerini aldı. Futbol severler turnuva boyunca keyifli iddialara girdi. Tuttukları takımlarda, favori gördükleri takımlarda hayal kırıklıkları yaşadı.
Şampiyonluğuna çok düşük ihtimal verilen Portekiz milli takımının kupayı kaldırması çoğu futbolseveri şaşkına çevirdi ve beklenmedik bir şok etkisi yarattı. Tarihinde bir ilk yaşayan ve “Avrupa Şampiyonu” olan Portekiz, birlikteliğin ve yürekten inanmanın sonucunda şampiyonluk tacını takarak mutlu sona ulaştı. Tüm Portekizliler “Avrupa’nın En büyük Takımı” olmanın mutluluğu ile sevinç sarhoşu oldu. Bazıları bunun bir rüya olduğunu dile getirdi. Ama rüya değil gerçekti. Hayal ettikleri kupa gözyaşları ile göğe yükseldi. İşte o an hayal olmadığını anlayarak kendilerine geldiler. Ne güzel bir mutluluk yaşadılar.
Biz de futbol sever olarak bu başarıyı ve mutlu sonu ayakta alkışlamaktan başka bir şey yapamazdık.
“Tebrikler Portekiz Milli takımı…”, “Tebrikler Portekiz Milli takım taraftarı…”, İnancınıza, Hayal edip gerçekleştirdiğiniz rüyanıza tekrar tekrar tebrikler…
“Portekiz milli takımı finale kadar nasıl geldi? Şansı mı? Başarı mı?” Buna bir açıklık getirmek gerekirse bence her ikisi de… Portekiz turnuvaya F grubunda başladı. Rakiplerini Türk Milli takım rakipleri ile kıyasladığımızda biraz daha kolay gibiydi. Ama bu tip turnuvalarda ve hangi adı altında olursa olsun herhangi bir futbol müsabakasında kolay rakip deyimi sadece kâğıt üzerinde kullanılabilir. Maçlarda gösterilen performanslar kâğıt üzerinde oluşturulan tüm olasılıkları tersine çevirebilmekte şaşkınlık yaratabilmektedir.
Sonuçta zayıf rakip güçlü rakibi bir gol fark ile yenebilme olasılığı her zaman bulunmaktadır. Bu yüzden futbol her zaman şaşırtan bir oyun olmuştur. Belki de bu yüzden son düdük çalana kadar sonucu belli olmayan bu akıl oyunu çok sevilmektedir. Portekiz milli takımı için sadece grup şansı ifadesi kullanılabilir. Bu şansı çok iyi kullandılar ve yıldız oyuncularının katkıları ile namağlup sonuca gittiler. Portekiz milli takımı muhteşem bir futbol oynadı. Bu durumda Ronaldo dışında skora direkt etki edebilecek hangi oyuncuyu gösterebilirsiniz? Belki de son Avrupa Şampiyonasını yaşayan yaş haddine girmiş Querasma, Nani ve Pepe dışında oyun gidişatını değiştirebilecek Ronaldo kalitesinde hangi oyuncusunu söyleyebilirsiniz? Turnuva başlangıcında takımı sadece Ronaldo olarak tanımlayanlar oldu. Ronaldo olmadan Portekiz milli takımı susuz topraklara benzetildi. Ekilse bile verim, hatta mahsul alınamaz denildi. Gelinen noktada sonuç böyle olmadı. Takım Ronaldo olmadan da oluyormuş dedirten bir inanç ve istek gösterdi. 17. Dakikada sakatlanarak takımını 103 dakika eksik bıraktı. Sonuç Avrupa’nın en iyisi şampiyon bir takım. Tek maça bağlanamaz denilebilir. Ama final maçı ise tüm maçlardan en önemlisidir. Yıldız oyuncunuz yoksa skoru değiştirebilecek yeteneğiniz yoksa işler tersine gidebilir.
Turnuva başlamadan önce “Türkiye, Almanya ve Fransa” turnuvada en güçlü şampiyon adaylarımdı. Bu takımlardan hiçbiri kupayı kazanamadı. Tahminlerim Yarı Final ve Finalin ötesine geçemedi. Güzel tahminlerdi. Ama tahminlerim aday takımlarıma kupa getirmedi. Ama burada önemli bir anekdot paylaşmak istiyorum;
Neden Türk Milli takımı birinci favorimdi. Bunu kısaca belirtmek istiyorum. Çoğu taraftarımız Şampiyon olacağımıza inanmadı. Portekiz milli takımına da kimse inanmadı. Ama bu takım tüm inançsızlığa rağmen şampiyon oldu. Portekiz’in Macaristan maçında mağlup olmasını beklerken beraberliği son çeyrekte yakalamasının ardından en iyi üçüncülüğü elde ederek finale kadar gitmesi herkese büyük sürpriz yaşattı. Eğer Portekiz, Macaristan maçında mağlup olsaydı… Finalin adı Türkiye-Fransa olacaktı. Bunu başaracak güce ve yüreğe sahip bir ekibimiz vardı.
Biz de tıpkı Portekiz milli takımının yakaladığı fikstür şansını yakalayacak hem de yürekten inanarak kupayı kaldıracaktık. Ama kısmet olmadı… “Çünkü taraftar inancı” zayıf kaldı. Bunu ayrıca paylaşmak istedim. Final maçlarını her zaman Şampiyonluğa aç takımlar kazanmıştır. Şampiyonada birinci favori takımım Türkiye’miz, Portekiz’in izlediği final yolunda Polonya, Galler ve finalde Fransa’yı yenerek kupayı kaldırabilir ve tarih yazabilirdi. Ben böyle hayal etmiştim…
Nitekim bir Akdeniz ülkesi olan Portekiz bu mutluluğu yaşadı. Bir ilki başaran bu sıcakkanlı ülke bu başarıyı yürekten hissetti. Kazandı ve hak etti. Yüreğini ortaya koydu, gözyaşlarına boğuldu. Bence adalet yerini buldu. Çünkü Fransa ev sahipliliğin verdiği avantajı çok iyi kullandı. İşin sonunda ise sadece gol kralı çıkarttı ve bununla avunmak zorunda kaldı. Ben her zaman finallerde hiç şampiyonluk yaşamamış ya da rakibine göre daha az şampiyonluk yaşamış takımları destekledim. Finalde favorilerim arasında olmamasına rağmen bu sıcak Akdeniz ülkesini sırf bize benzedikleri için canı gönülden destekledim. Şampiyonluklarına çok mutlu oldum. Bu şampiyonlukta onları ülkemin yerine koydum. Türkiye şampiyon olmuş gibi hayal ettim. Avrupa’nın en büyüğü PORTEKİZ oldu. Tebrikler PORTEKİZ… Tebrikler Cesur Yürekler…
Avrupa Şampiyonu olacağımız nice şampiyonalara…
Hayal et gerçek olsun. Biz bunu bir gün başaracağız…