Türkiye – Hırvatistan Euro 2016 Maçının analizi!
Şampiyonaya hızlı başladık diyemeyeceğim.2008 yılında dize getirdiğimiz Hırvatistan bu kez geçmişten gelen mağlubiyetin hırsı ile oynadı. Çok şanslı bir gol atarak kazandı. Milli takımımızın ilk on bir oyuncu başlama açısından çok farklı bakış açılarımız ve değerlendirmelerimiz elbette olabilir. Başlanabilecek en ideal on birlerden diyebilirim. Benim gözümde sadece alan savunmasını açacak oyuncu tercihleri farklıydı…
İki milli takım oyuncularını kıyasladığımda oyuncu kalitesi olarak çok fazla bir fark göremedim. Milli takımda eksik olan başka bir şey vardı. Çok değişik bir uyumsuzluktu. Bu asla ruhsuzluk ve özveri olmayışı değildi. Yapmak istedikleriniz kafanızın içindedir. Beyin emreder bunu vücudun diğer uzuvları gerçekleştirir. Beyin emrederken uzuv gerçekleştirmezse kafanızın içindekini yapamamış olursunuz. Ben bunun gibi bir şeyler olduğunu düşünüyorum.
Mağlubiyetimizin birçok sebepleri maç sonunda söylendi. “Ruh yok”, “Takım uyumu”, “Yanlış oyuncu tercihleri” gibi olumsuzluklar dile getirildi. Sizce hangi duygu eksik? Bence eksik yok fazla var.
Grupta işimizin zorlaştığının farkındayım. Ama ben asla Milli Takıma karşı umudumu kaybetmedim. İlk maçta umutlarını kaybeden, acımasızca eleştiren taraftarlara sesleniyorum. Lütfen! daha önümüzde iki maç var ve her şey bitmedi.
Neden olumsuz eleştirilere başladınız. Bana göre Modric’in dönen topa vurup ağlarımızla buluşan gol olmasaydı maç berabere bitecekti. Millilerimiz ilk maçında bir puan alacaktı. Çünkü maçın hakkı beraberlikti. Hiç atağımız yok diyenler bile oldu. Asla onlara katılmıyorum.
Hırvatların ve Millilerimizin gol pozisyonlarını etkisi ve tehlikesi açısından değerlendiriyorum. Tek farkımız onların pozisyonları daha etkiliydi. Zira Futbol sonuç oyunudur. Bu oyunu zevkli kılan taraf, goldür. Atamazsan oynadığın oyun bir anlam ifade etmez. Sadece geleceğe dair söylemler oluşturur.
Hırvatistan alan savunması yaptı. Toplu halde hücuma kalktı. İkinci bölgede ve bizim kale önümüzde çok baskı yaptı. Topla çıkmamıza izin vermedi. Birde yıldızlarımızın durgunluğu ve topu ezmesi üstüne tuz biber oldu.
Bu tür alan savunması yapan takımlara tek reçete şudur;
Dikine gidebilen, süratli çok kıvrak ve çalım atabilen oyunculardır. Bizde bu oyuncular yok mu var tabii. Günündeler miydi hayır.
Şimdi önümüzdeki maça ve maçlara konsantre olacağız. Bu maçta yapamadıklarımızı, sahaya yansıtamadıklarımızı yansıtacağız. Daha organize daha akıllı ve hızlı oynayacağız. Emeklerimizin karşılığını alacağız. İspanya’ya yenilmeyeceğiz. Çekleri de yeneceğiz. İddiamız bu.
Şunu lütfen unutmayalım “Biz bitti demeden asla bitmez.” Mücadelelerimizde son düdük çalana kadar isteğimizi ve umudumuzu kaybetmeyelim.
Tam destek hep destek tek gerçek “TÜRKİYE”