Amerika’nın Keşfi ve Bize Öğrettikleri -1-
İnsanoğlunun evrimsel gelişimine baktığımızda birçok kırılma noktasının olduğunu görmekteyiz. Ateşi bulamasa idik ya da Afrika değil de Avrupa’dan yayılmaya başlasa idik ne olurdu? Bunu daha ufak konularda da sorabiliriz. Mesela Viyana kuşatması başarılı olsa idi? Atilla Roma’yı alsa idi?
Biraz da mesleğim gereği bu tür soruları çok fazla sorguluyorum fakat bu tür kırılma noktalarında “eğer bu şekilde olmasa idi ne olurdu”yu tahmin etmemiz ya da öngörmemiz imkânsız. Diğer taraftan Amerika kıtasının keşfedilmesinde biraz daha farklı “Neden Böyle Oldu?” soruları oluştu kafamda. Bu sorulardan ilki:
Amerika’nın Keşfi ve Bize Öğrettikleri -1-
Sonuçta aynı noktadan yarışa başlayan insanoğlu neden Avrupa’da bu kadar ileri gitmişken, Amerika kıtasında aynı gelişim sağlanamadı?
Benzer şekilde 2 sorum daha var:
Soru 2: Amerika kıtasını neden Avrupalılar keşfetti de, pusulayı bulan ve denizciliği iyi bilen Çinliler keşfedemedi?
Soru3: Amerika kıtası ilk keşfedildiğinde Güney Amerika’da zengin, madenleri kullanan, verimli topraklara sahip İnkalar vardı. Kuzeyde ise daha çorak ve zorlu dolayısı ile nispeten fakir Kızılderililer. Dolayısı ile ülkeler güneyi yağmalamak için uğraştılar ki oraya erişim aslında çok daha zorlu idi. Ama günümüzde kuzey çok daha zengin durumda. Güney geçmişte bu kadar zengin iken neden fakirleşti ve kuzey tam tersine zenginleşti? Bu değişim nasıl oldu?
Amerika’nın Keşfi ve Bize Öğrettikleri -1-
Şimdilik burada biz ilk soru üzerinde konuşacağız. Diğer sorular ise sonra…
Tarihsel bulgulara göre, Afrika kıtasından çıkan insanların önce diğer kıtalara sonrasında da Bering Boğazı üzerinden Amerika kıtasına geçtiler, buzul çağı gibi bazı keskin iklimsel olaylar sonucunda da bu geçiş unutuldu/olanaksızlaştı, şeklinde çok ama çok kısaca özetleyelim o binlerce yıllık süreci. Peki, sonraki birkaç bin yılda ne oldu da Avrupalılar gemilerine binip ateşli silahları ile geldiklerinde at sırtında insanlar ile karşılaştılar?
Gelişimin en büyük destekleyicisi rekabet: Öncelikle iklim şartlarından bahsetmek gerekir. İlk zamanlarda yaşanan buzul çağından dolayı Asya ve Amerika kıtasının büyük kısmı buzlar altında kalmışken Avrupa kıyılarındaki sıcak su akıntıları yaşamaya ve nüfus artışına imkân verdi. Nüfusun artması ilk zamanlarda gücün artışı olarak görülse de, kaynakların erken tüketilmesine de neden oldu. Bu da ileri zamanlarda rekabetin daha da sertleşmesini doğuracaktı.
Savaşlar olmasa teknoloji gelişir miydi?: Toplumsal rekabet savaş demektir. Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki geçişler kolaydı. Bu nedenle insanlar kolaylıkla göç edebiliyor idi. Bu kültürlerin paylaşımı bakımından iyi sonuçlar doğurdu. Pusula, kağıt ve daha önemlisi barut gibi buluşlar tabii ki saklı kalamadı ve yayıldı. Yukarıda bahsettiğimiz rekabet nedeni ile de daha da geliştirildi. Göçlerin kolay olması özellikle tarımsal kaynakların az olduğu Asya ülkelerinin Avrupa ülkelerine göç etmelerine daha doğrusu hücum etmelerine neden oldu. Yani daha büyük kitlesel göçler ve dolayısıyla da savaşlar yaşandı. Dev ordular karşılaştı. Dev ordular, stratejiler, büyük problemler ve büyük çözümler yarattı.
Talep farkı arz farkını yarattı: Bilindiği kadarı ile Amerikalılar bronz işlemeye daha önce başladılar. Diğer madenlerde de aynı şekilde kullanım çok öncesinden başlandı ama madenleri işleme amaçları dinsel idi. Avrupalılar ise tarım, avcılık ve tabii savaş başlıca kullanım amaçları oldu. Amaç farklı olunca AR-GE destek gördü diyebiliriz.
At: Bilindik bir hikâyedir ama kısaca tekrarlayalım. Uzay mekiği yakıt tankları tren ile taşınmak zorundadır ve birçok tünelden geçer. Tüneller de tren yollarının genişliği ile orantılıdır. Tren yolları ilk inşa edilirken at arabaları ölçü alınarak yapılmıştır. Doğal olarak ta at arabalarının ölçüsü, iki atın popo ölçüsüne göre ayarlanmıştır. Özetle uzay mekiğinin genişliğini belirleyen bir atın popo genişliğidir. Aynı şekilde at kullanımı Asya kıtasından başlamış ve bu sayede insanlar uzak mesafeler kat etmiş , yük taşıyabilmişlerdir. Yani lojistik sorunları nispeten çözülmüştür. Amerika kıtasında at yoktur, lama ise belirli bir ölçüde kullanılabilmiştir. Aynı şekilde Avustralya kıtasında da atın olmaması benzer sorunları karşımıza çıkarır. Bu arada onca Kızılderili filminden sonra Amerika kıtasında aslında atların olmadığını öğrenmek şaşırtıcı olmuştur sizler için umarım zira ben şaşırmıştım.
Amerika’nın Keşfi ve Bize Öğrettikleri -1-
Tarım alanları ve iklim: Amerika kıtasında doğal şartlar çok daha çetin olduğu için daha ufak şehirler kurulabilmiş ve kısıtlı ölçüde tarım ve avcılık yapılabilinmiştir. Ve kıtanın en kuzeyden en güneye uzanmasından dolayı çok farklı doğa şartları ticareti engellemiştir. Daha ufak şehirleşme daha az meslekleşme, daha az rekabet doğurmuştur. Asya’da ise benzer iklimler, benzer yaşam şartları ile büyük ve zengin şehirler gelişime çanak tutmuştur. Zenginlik, savaş ekonomisi ve tabii ki AR-GE.
Özetle, çevresel koşullar talebi farklılaştırdı. Talepte en doğal şekli ile arzı şekillendirdi. Her ne kadar Avrupa tarihi savaş, yıkım ve hastalıklarla dolu olsa da gelişimin tetikleyicisi oldu. Çevrenize bir bakın. Şu an kullanmakta olduğunuz pek çok üründe savaşın getirdiği rekabetin izlerini bulacaksınız.
Benim diğer bir saptamam da, zenginlik gerek devamını sağlamak gerekse kendi zenginliğini korumak için toplumun savaşa ve dolayısı ile bilime yönelmesine neden olurken aynı şekilde fakirlik ya da yoksunlukta toplumların daha zengin toplumlardan pay alma arzusuna ve tekrar savaş ve bilime yönelmesine neden olmaktadır.
Ömer Zeybek