Diyabetin neden olduğu 10 hastalık
Diyabet hastaları ömür boyu dikkat ve kontrol gerektiren bir hastalıktır. Doktor kontrolü asla aksatılmamalı ve tüm hayat diyabetin gerekliliklerine göre düzenlenmelidir. Diyabette dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var ki onlar da diyabetin duyarlı olduğu hastalıkladır. Bu hastalıklar diyabet şikayetlerini de artırabiliyor.
Acıbadem Bağdat Caddesi Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzm. Dr. Yaser Süleymanoğlu, diyabet hastalığı olanların dikkat etmesi gereken hastalıklarını anlattı ve önemli uyarılarda bulundu.
Diyabet tansiyonu ve kalp krizini getiriyor
Diyabeti olanların yüzde 70’inde aynı zamanda tansiyon hastalığı da görülüyor. Diyabetin en fazla zarar verdiği yerlerden biri damarlar olduğundan, diyabetle birlikte görülen yüksek tansiyon erken dönem organ kayıpları, inme, beyin kanaması, göz içi kanama ve kalp krizi gibi riskleri artırabiliyor.
Büyük tansiyon 12, küçük 7,5 altına düşmemeli: Tansiyonu kontrol etmek için açlık kan şekerinin 100-110 mg, tokluk kan şekerinin ise 140 mg’ın altında tutulması ve sürekli kontrol edilmesi gerekiyor. Bununla birlikte kan basıncını da sürekli kontrol etmek çok önemli. Diyabette büyük tansiyon 12’in altında, küçük tansiyon ise 7,5’in altında olmalı. Ayrıca rutin kalp incelmesi de gizli kalp riskini ortadan kaldırıyor.
Kötü kolesterol damarları daraltıyor
Kontrol edilmeyen diyabet, tansiyon ve kolesterol hayati risklere neden olabiliyor. Özellikle LDL kolesterol (kötü kolesterol), damar çeperini daraltarak tıkıyor. Bu nedenle diyabet hastalarında kalp krizi riski 4 kat artıyor.
100’ün altına düşürün: Diyabet ve tansiyon kontrol altında tutulmalı ve LDL seviyesi 100’ün altına çekilmeli. Bu şekilde hayati riskler en aza indirilebiliyor. Ek olarak diyabetle birlikte yüksek kolesterolü olan kişilerin, mide ya da kan hastalığı yoksa, ömür boyu aspirin kullanması önemli.
Obezite sonrasında diyabet tip 2 gelişebiliyor
Tip 2 olarak bilinen erken tip diyabet ortaya çıkmadan yıllar önce, insülin direnci nedeniyle kilo sorunları ortaya çıkabiliyor. Obezite hastalığı olanların yüzde 80’i hayatlarının devamında diyabet sorunuyla karşılaşıyor. Diyabet de sıklıkla fazla kilolu kişilerde görülüyor. Bu nedenle obezite ve diyabet birebir ilişki içindeki iki hastalık.
Tansiyon ve kolesterol ilaçlarını bırakmak mümkün: Sağlıklı beslenme obeziteden kaçınmanın en önemli koşulu. Bu sayede fazla kilolu kişiler için erken dönemde diyabeti önlemek de mümkün olabiliyor. Diyabeti olan kilolu kişiler, zayıfladıktan sonra tansiyon ve kolesterol ilaçlarını bırakabiliyor. Kilo veren kişilerde kan şekeri düzeldiği için insülin dozu bile azaltılabiliyor.
Körlüğe bile götürebiliyor
Diyabet kılcal damarları hedef alan bir hastalıktır. Kılcal damarlar da en çok göz, beyin, kalp ve böbreklerde bulunuyor. Bu nedenle diyabeti olanların göz sağlığına dikkat etmesi çok önemli. Diyabeti olanların kan şekeri yüksek seyrettiği için gözün arka tabakasında bulunan kılcal damarların yapısı ve dolaşımı etkilenebiliyor. Bu da zamanla göz kanaması ve körlük gibi ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Bununla birlikte gözün ön tarafında bulunan lenste de, şeker birikimi sonucunda katarakt meydana gelebiliyor.
Açlık ve tokluk kan şekeri kaç olmalı?: Göz sağlığıyla ilgili sorun yaşamamak için diyabeti olanların açlık ve tokluk kan şekerini düzenli olarak kontrol ettirmesi gerekiyor. Diyabetli bireylerde; açlık kan şekeri 100-110 mg ve tokluk kan şekeri 140 mg seviyesinde olmalı. Ayrıca kan şekeri ortalamasını gösteren Hba1c seviyesi 6,2’in altına çekilmeli. Bununla birlikte diyabeti olanların 6-12 ayda bir rutin olarak detaylı göz muayenesi yaptırması da çok önemli. Muayenede arka göz, retina, lens durumu, göz tansiyonu, görme alanı ve keskinlik gözden geçirilmeli. Göz muayenesinin diyabet konusunda uzmanlaşmış bir göz hastalıkları uzmanı tarafından yapılması gerekiyor.
Stres yüklenmeyin
Stresli bir yaşam, hem diyabeti hem de tansiyonu olumsuz etkiliyor. Kan şekeri düzenli kontrol edilmediğinde ve ani düşme-yükselmeler olduğunda kişilerde sinirlilik, uyku hali ve depresyon sorunları ortaya çıkabiliyor. Ek olarak diyabet müzmin ve ömür boyu süren bir hastalık olduğu için kişiler bu süreci yaşamlarının ek bir yükü olarak görebiliyorlar ve bu da motivasyonlarını bozabiliyor.
Psikiyatrik tedavi gerekebiliyor: Kan şekeri doğru şekilde kontrol edilmediğinde sürekli değişen seviyeler kişileri olumsuz etkiliyor. Bu nedenle kan şekerini kontrol altında tutmak çok önemli. Diyabet tedavisinde disiplin ve huzurun bir arada olması gerekiyor. Diyabeti olanlarda psikolojik sorunlar kontrol edilemezse psikiyatrik destek alınmalı.
Diş etlerinde şeker birikiyor
Kan şekeri yüksek olan diyabetli kişilerde diş etlerinde şeker birikiyor. Bu durum diş etinin içinde birçok bakteri ve mantar oluşmasına neden oluyor ve diş eti iltihabı, diş eti çekilmesi ve erimesi gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Ek olarak diş eti iltihabı ve sorunu olan kişilerde kan şekerini kontrol altına almak zorlaşabiliyor.
Diş fırçası seçerken dikkat!: Diyabeti olanların kan şekerini sıklıkla kontrol ettirmesine ek olarak diş eti bakımını düzenli yapması ve dişlerini fırçalamayı kesinlikle aksatmaması çok önemli. Diyabeti olanların diş fırçası seçimine de dikkat etmesi gerekiyor. Dişler yumuşak veya orta sertlikte bir diş fırçası ile temizlenmeli. Ayrıca kaliteli ve koruyucu florid içeren diş macunu kullanılmalı. Diyabet hastalarında periyodik diş eti kontrolünün de diyabet konusunda uzmanlaşmış bir diş hekimi (periodendist) tarafından yapılması son derece önemli” diyor.
Daha kolay grip yapıyor
Diyabet, bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalıktır ve kan şekeri yüksek seyrettiğinde bu baskılanma daha da artabiliyor. Bu nedenle diyabeti olanlar grip, nezle hatta zatürre gibi hastalıklara karşı diğer insanlara göre daha yatkın olabiliyor.
Grip aşısını aksatmayın: Diyabeti olanların kış aylarında sağlıklı beslenerek bağışıklık sistemlerini korumaları gerekiyor. Diyabeti olanlar, mutlaka her yıl periyodik olarak grip aşısı yaptırmalı. Ayrıca son yıllarda gelişen zatürre aşısı da iyi bir koruma sağlayabiliyor.
Bağırsak tembelliğine neden olabiliyor
Uzun yıllar diyabet hastalığı olanlarda hazım sorunları ortaya çıkabiliyor. Gastroparezi olarak da adlandırılan “mide ve bağırsak tembelliği”; hazım, emilim ve tuvalet alışkanlığını olumsuz etkiliyor. Buna ek olarak diyabeti olanların çok fazla ilaç kullanması da mide ve bağırsak sorunlarına yol açabiliyor.
Midenizi önemseyin: Sağlıklı beslenme ve kan şekerini kontrol altında tutma, mide ve bağırsak sorunları açısından çok önemli. Diyabetlilerin mide sorunlarını dikkate alması gerekiyor. Herhangi bir rahatsızlıkta, mide koruyucu ve sindirim sistemini düzenleyici hazım ilaçları ile şikayetleri azaltmak mümkün. Ancak bu ilaçlar hastalığın seyrine göre doktor kontrolünde alınmalı.
Diyabet egzama ve mantar nedeni
Cilt, vücudun diyabetten en çok etkilenen yerlerinden biri. Kılcal damarların diyabetten etkilenmesiyle dolaşımın azalması sonucunda ciltte kuruluk, egzama, mantar ve deri enfeksiyonları ortaya çıkabiliyor. Bununla birlikte özellikle ayak derisinin bozulması, diyabete bağlı ayak yarası riskini artırıyor.
Yara küçük olsa bile doktora gidin: Diyabetlilerin ciltlerine çok dikkat etmesi gerekiyor. Cildin tüm bölgelerine düzenli bakım yapılmalı ve cilt nemli tutulmalı. Bununla beraber yaraların önüne geçebilmek için uygun giysiler ve ayakkabılar seçilmeli. Diyabeti olanların en ufak bir cilt sorununda bile mutlaka uzman bir dermatoloğa gitmesi çok önemli. Çünkü diyabette dikkate alınmayan cilt yaraları ileride daha büyük sorunlara neden olabiliyor.
Ayak yaralarına dikkat!
Diyabeti olanların derisinde ve yumuşak dokularda sağlıklı kişilerden daha fazla glikoz; yani şeker birikiyor. Bu şeker zamanla ayak derisinin kurumasına, his kaybına ve parmak arasında mantar meydana gelmesine neden olabiliyor. Ek olarak ayağın kemik yapısı bozulabiliyor ve farkına varılmayan yaralar oluşabiliyor.
Nemi dengede tutun: Ayakların sürekli kontrol edilmesi ve nemli tutulması gerekiyor. Ancak ayakların gerekli miktarda nemli tutulması çok önemli. Çünkü gereğinden fazla nemli tutmak da yara riskini artırabiliyor. Bununla birlikte uygun ayakkabı ve terlik seçimi de yara oluşumunu önemli ölçüde engelleyebiliyor.