Dokunmanın şifası seni sarsın!
Miami Üniversitesi’nde, Dokunma Araştırma Enstitüsü tarafından bir araştırma yapılmış. Erken doğan prematüre bebeklerin yarısına, her gün beşer dakikalık masaj yapılıyor. Masaj yapılan bebeklerin ağırlıklarında masaj yapılmayanlara göre, yüzde 47 oranında artış oluyor. Daha sağlıklı oldukları ve hasta olanlarında hızla iyileştikleri gözlemleniyor. Bu harika bir şey.
Buna benzer bir çalışma da, bir yetimhanede yapılıyor. Yetimhanede büyüyen çocuklar sağlıklı beslenmelerine karşın, fiziksel ve zihinsel olarak gelişimlerinin, ev ortamında büyüyen çocuklara göre daha geri olduğu tespit ediliyor. Bu gözlemlerden sonra yetimhanede çalışan sayısı arttırılıyor ve bakım verenlerin çocuklara daha çok zaman ayırması, sarılması ve dokunması isteniyor. Ve sonuçlara bakıldığında ilgilenilen, şefkat gösterilen, dokunulan çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin arttığı fark ediliyor.
Herkesin sarılmaya ve dokunulmaya ihtiyacı var.
Hepimizin farklı bitkiler olduğunu varsayalım. Sarılma ihtiyacımızı da su miktarına benzetelim. Her bitkinin hatta çöl bitkilerinin bile az ya da çok suya ihtiyacı vardır. Su yoksa (dokunma, sarılma, ilgi) yaşam enerjimiz azalır. Hasta oluruz. Mutsuz oluruz. Ruhsal dengemiz bozulur, depresyona bile girebiliriz.
Bazı insanlar vardır, bırakın sarılmayı toklaşmak bile zordur onlar için. Görünmez bir duvar vardır, enerji alanlarında. Peki, neden bazı insanlar kolaylıkla başkalarına dokunabiliyorken, sarılabiliyorken, bazıları bundan hiç hoşlanmıyor? Bunu hiç düşündün mü?
Görünmez duvarı olan, dokunma, sarılma, tokalaşma ile ilgili zorluk yaşayan pek çok danışanım oldu. Çoğunun yaşam öyküsü benzer. Sarılmayan, dokunmayan, ilgisiz, sevgisini gösteremeyen ebeveynlerle büyümüşler. Fiziksel şiddet görmüşler. Kiminin de öyküsünde, maalesef tacize maruz kalma var. Bedenlerine dokunulsun istemiyorlar çünkü görünmez yaraları dokununca acıyabiliyor.
Belki, sen de dokunmaktan ve sarılmaktan hoşlanmıyorsun
Elinde olmayan tuhaf bir gerginlik hissediyorsun bedeninde. Bu olumsuz duygulardan özgürleşmek ve sarılmaktan, dokunulmaktan haz almak mümkün. Bu sorunun üstesinden tek başına gelemiyorsan, güvendiğin bir uzmandan destek alıp bundan özgürleşebilirsin. Aile Terapisinin en önemli isimlerinden Virginia Satir, yaşamımızı sağlıklı bir şekilde sürdürmemiz için; günde 4, iyileşmek için 8 ve gelişmek için 12 kez sarılmamız gerektiğini söylüyor. Öylesine sarılmaktan bahsetmiyor tabi. Sarıldığın insanın varlığını hissederek, sıcacık ve içten bir sarılma. Ailesi ile yaşayanlar için bunu yapmak daha kolay olabilir. “Şimdi kimi bulayım da sarılayım” diye düşünen ve yalnız yaşayan biri olabilirsin. O zaman sana tavsiyem; kendi kendine sarıl, eğer varsa evcil hayvanına sarıl, iş arkadaşlarına sarıl, arkadaşlarına sarıl. Hiç sarılmayan biriysen, başta zorlanman çok doğal ama sakın vazgeçme. Sevdiklerine sarılma için fırsatlar yarat, bahaneler bul. Bir süre sonra sağlığındaki ve ilişkilerindeki olumlu değişimi sen de göreceksin. Lütfen dene.
https://www.linkedin.com/in/dila-selengil-ertemli-2707b1191/