DOLAR 32,3638
EURO 34,9615
ALTIN 2325,441
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Düşüncelerini değiştir, sen değiş dünya değişsin

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür,

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür,

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür,

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür,

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür,

Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.”

Mohandas Karamçand Gandi (2 Ekim 1869 – 30 Ocak 1948)

 

İçinde yaşadığımız evrenin asla kendini tekrar etmeyen, her AN sonsuza doğru genişleyen, iç içe geçmiş bir fraktallar bütünü olduğunu biliyoruz.

İnsanı da mikrokozmoz olarak bütünün hem bir parçası hem de küçük bir kopyası gibi varsayabiliriz. İnsan temel olarak 3’lü bir bütünden oluşur; Ruh, Zihin ve Beden. Varoluşun en temel yapısı ise düşüncedir ve görebildiğimiz her şey öncesinde sadece bir düşünce formuydu.

Zihin bu sistemde alınan bilgiyi analiz etme, tanımlama ve düşünce üretme görevini üstlenmiştir. Zihnin algılar aracılığıyla topladığı bilgileri analiz ederek değerlendirme yaparken kullandığı bazı veritabanları vardır. Bunlar akaşik kayıtlarımız, bilinçaltımız ve bu yaşamımızda edindiğimiz deneyimlerdir.

Hayatın her açıdan bizim kontrolümüzün dışında ilerlemesine sebep olan her şey zihnimizde hakim olan bilinçaltı düşünce ve buna bağlı olarak hissedilen duyguyla doğrudan ilişkilidir. Çünkü dışarıda olan her şey –hastalıklar dahil- içte olagelenin sadece bir yansımasıdır. Diğerlerini yargılayan birinin eninde sonunda yargılanılacak bir pozisyona, suçlayan birisinin ise bir gün diğerlerince suçlu olduğu bir pozisyona düşeceği evrensel bir yasa olan Karma ile açıklabilir.

 

Dünyada karşılaştığınız her şeyin bir kaynağı vardır ve bu kaynak düşüncelerinizdedir. Eğer istediğiniz sonuçlara ulaşmak istiyorsanız, düşüncelerinizi kontrol etmeye başlamalısınız çünkü düşündüğünüz her şey bir enerjidir ve bir rezonans alanı oluşturur.

Düşünce formları, titreşimsel seviyede insanın aurasını oluşturan enerjetik bedenleri meydana getirmektedir. Yani sahip olduğumuz enerji bedenler, düşünce ve duygu durumumuzun sahip olduğu frekanslardan oluşur.

Korku, kaygı, eleştiri, suçluluk, öfke, pişmanlık ve utanç gibi negatif duygu durumları içinde hissettiğimiz zamanlarda yaydığımız titreşim devam ettiği sürece, çekim yasası bize sonrasında dönüp dolaşıp bu olumsuz duyguları yaşatacak olan olay, durum, kişi vb şeyleri hayatımıza getirecektir.

Unutulmamalı ki Evren insana ne istediğini değil, ne ise onu verir. Para parayı çeker, fakire dua etmekle para gitmez gibi sözlerle anlatılmak istenilen şey; arzulanan herhangi bir şeyi içten içe haketmediğini bilerek, yokluk bilinciyle dışarıdan istemenin asla birşeyi değiştirmeyeceği, ancak özgür iradeyle yapılan seçimlerin sonucunun yaşanacağıdır.

 

Dış dünyanızda değiştirmek istediğiniz her şeyi düşünce gücünüzle değiştirebilirsiniz. Evren ve içinde var olmuş tüm enerjiler olarak tıpkı bir radyo istasyonu gibi sürekli ‘yayın’ halindeyiz.

Rezonans alanımızı durmaksızın pozitif ve negatif düşüncelerimizle ve duygularımızla programlıyoruz. İstek ve amaçlarınızla, korku ve endişelerinizle yaratmakta olduğunuz titreşim ve rezonans alanlarınız sizinle aynı titreşimde olanları size çeker. Benzer her zaman benzeri çeker, evrenin temel yasalarından biridir bu…

Hayatımızın bir bütün olarak, amaç ve hayallerimiz doğrultusunda, genişleyerek ilerlemesini devam ettirebilmek için öncelikle sahip olduğumuz düşünceleri iyi yönetebilmek üzerinde çalışma yapmamız gerekmektedir.

Kendimiz hakkında farkındalık kazanmak ve kendi hayatının filminde yönetmen koltuğuna oturmak bu çalışmaların esas amacıdır. Çünkü her türlü hastalığın da ana kaynağını “farkındalık eksikliği” oluşturur.

 

NLP insan zihnini ve düşünce kalıplarını yeniden programlamak için faydalanılan, bilim adamları tarafından geçerliliği ispatlanmış, günümüzde dünya çapında oldukça popüler hale gelmiş alternatif bir yaklaşımdır.

Hastalıklar dahil her türlü semptomun ana kaynağının bireysel bakış açımız yani “şey” leri algılama ve değerlendirme biçimimiz olduğunu söylemiştik.

Vücutta yolunda gitmeyen bir takım durumlar ve dengesizlikler, semptomlar şeklinde belirti verir ve bunlar daha derinlerde, duygusal ve mental seviyelerde çözülmesi gereken bir problemin kendini gösterme biçimidir. Bu sebeple iyileşme süreci sırasıyla zihinsel, duygusal, ruhsal ve fiziksel olarak ele alınmalıdır.

Hücrelerimiz zihnin her talimatını yerine getirmektedir yani bizim sözümüzü dinlemektedir. Bu yüzden herkesin sahip olduğu beden üzerinde kusursuz bir yönetici konumuna gelmesi son derece önemlidir.

Bir şeyi 40 defa tekrar edersek bu düşünceyi gerçekleştirme olasılığını artırdığımızı atalarımız biliyordu. Bunun nörofizyolojik açıklaması da aynı şekildedir.

Beynimizi bir uydu alıcısı ya da kablosuz modem gibi düşünürsek, kuantumun sonsuz olasılıklar denizinden hayatımıza çektiğimiz gerçeklik, yaptığımız yayın kalitesine ve hangi hissi etrafımıza yaydığımıza bağlıdır. Böylece beyinde bilinçli olarak oluşturulan yeni sinir ağı hücreleri sayesinde yeni düşünce kalıplarının hayatımıza getireceği olumlu etkiler büyüyerek genişleyen bir döngü olarak sürüp gidecektir.

Günümüzde bu tip çalışmaları tamamlayıcı ve destekleyici olarak bilinçaltı arabellek işlemcisi olarak çalışan cihazlarla beyinde yeni sinir ağı hücreleri üretimini hızlandırmak mümkün hale gelmiştir.

Bireysel bütünlük, özgürlük ve mutluluğa ulaşmak için yapılması gereken aslında oldukça basit! İstemediğimiz şeyleri düşünüp onlara odaklanmayı bırakmak, affedici olmak, hayatın akışında herşeyin mümkün olduğunu hatırlamak, sınırları çizenin, limitleri koyanın sadece bizim zihnimizdeki düşünüş biçimimiz olduğunu bilmek, kendimizin ve bütünün hayrına olanı dikkatle seçmemiz gerektiğini unutmamak…

Dış dünyanızda değiştirmek istediğiniz her şeyi düşünce gücünüzle değiştirebilirsiniz.

Sevgi dolu hissettiğiniz anlarda yaptığınız yayının gücü o kadar büyüktür ki bu frekanstayken niyetlerinizi evrene salmanız durumunda nasıl hızla gerçekleştiğini göreceksiniz. İçinizdeki yaratıcı gücü hatırlayın ve onu bilinçli olarak kendi iyiliğiniz için ve diğer insanların iyiliği ve bütünün hayrı için kullanın…

 

Işık ve Sevgiyle…

Dr. Birsen Sıla Özdemir


YORUMLAR

Solve : *
26 − 15 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.