Eve kapanmak değil, evde kalmak

Koronavirüs ülkemizde ve tüm dünyada yayılmaya devam ettikçe insanlardaki stres, kaygı ve endişe giderek artıyor. Pandemi nedeniyle günlük hayattaki değişiklikler ve evde geçirilen sürenin artması insanların psikolojisini olumsuz etkiliyor. Şimdi bir de evlere kapanma adı altında bizlere duyurulan önlemler var. Ve bu durum sağlıklı yarınlar yaratmak için uzmanların aldığı bir karar. Bizler, her daim uzmanların söylediklerine kulak vermeli ve kurallara uymalıyız. Ancak; eve kapanma, karantina, yasaklar ve kurallar gibi cümleleri ve kelimeleri duyan kişide bazı endişe ve korkular ortaya çıkabilir. Kişi kendini hapsedilmiş hissedebilir mesela. Eğer böyle bir psikolojik durum yaşadığını fark ediyorsan, hem bir uzmandan destek alabilir, hem de birazdan aktaracağım önerilere dikkat edebilirsin.

Öncelikle bu durumun, daha iyi bir gelecek yaratmak adına yaşandığını fark etmelisin. Herkes kendi payına düşeni yapmalı çünkü bu bir nevi olağanüstü durum. “Ben dikkat ederken başkalarının dikkat etmiyor olması sinirlerimi bozuyor!” algısındaysan hemen uzaklaş oradan lütfen. Bunu kendin için yap. Çünkü sen şikâyet algısında oldukça yaşamına şikâyet edeceğin olayları çekersin enerjisel olarak. Bunun yerine, yaşanılan bu durumun farkındalığıyla adım atmayı dene. Evet, evde kalmak sıkıcı gelmiş olabilir. Evet, belki de işe gidemeyip para kazanamıyor olabilirsin. İş yerin kapanmış ve ekonomik bir darlığa da girmiş olabilirsin. Ama ne yapalım? Bu durum bir kere geldi başımıza. Şimdi “neden?” diye sorgulamak veya başkalarını suçlamak zamanı değil. “Ne yapabilirim?” diye düşünme vaktidir vakit. Alternatif iş imkânlarını araştırabilirsin. Evden çalışarak para kazanma kaynaklarına ulaşmak için mesai yapabilirsin. Bunu yapanların senden tek farkı, krizi fırsata çevirme becerilerini geliştirmiş olmaları. Bunu bir bencillik gibi düşünme sakın. Yaşanılan bir sahnenin içinden geçerken sorunlara çözüm bulma yetisidir bu.

Bir an için durup düşün lütfen. Şikâyetten uzaklaşarak, acıdan ve öfkeden beslenen yanlarının farkında olarak düşün. Çünkü sen kendini bu düşük enerjilerde tuttukça olanın içindeki çözümleri de göremez hale gelirsin. ‘Her şeyde bir hayır vardır’ hatırla bu algıyı. Bakış açını kendin için genişlet lütfen. Yapamadıklarına değil, yapabileceklerine odaklan. Alışılagelmişin dışındaki bu günlerde kaygıya ve korkuya teslim olmak, daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple odağın her daim, ‘neler yapılabilir’de olsun. Uyku düzenine dikkat et, sağlıklı beslenmeye özen göster. Aile üyelerinle bir arada iken onlarla daha keyifli nasıl vakit geçirebilirsiniz bunlara odaklan. Bu süreçte tüm aile bireylerinin evde olmasıyla birlikte evdeki iş yükü de artmış olabilir. Ve ev işlerini paylaşmak ta bir etkinlik olarak düşünülebilir. Evlerimiz, o evlerde yaşayanların ortak yaşam alanıdır. Yemek yapmak, temizlik yapmak gibi işleri iş değil de birer aktivite olarak görmek, evdeki paylaşımı da arttırır. Varsa çocuklarınız, onları da katın bu ortak paylaşıma. Onlara verilen sorumluluklar ‘işe yarama’ duygusunu da hissettirecektir. İnanın bu tüm aileye kendilerini iyi hissettirir. Ailenin diğer bireyleri de bu algıda oldukça evdeki iletişimler de daha sağlıklı olacaktır. Bu süreç bir zulüm gibi değil, içinden kolaylıkla geçilecek bir sahne gibi gelecektir.

Evde olduğun için öz bakımını aksatmak zorunda da değilsin. Elbette her an dışarı çıkarken olduğu gibi hazırlanmak istemeyebilirsin ancak, yatağa yattığın pijamalarla günü geçirme. Düzenli duşunu al, saçını tara, tıraş ol ve kendine özen göster. Kendi bilgi ve becerilerini geliştirmeye vakit ayır. Kitap oku, internetten araştırmalar yap. Evde olduğun için durma demek istiyorum aslında. Hız alabilmek için yavaşlıyoruz sadece, böyle düşün. Sevgiyle Kal,

Fatma Varnalı