Hak ettiğin yaşam
Zaman geçiyor dediğin bir anda yaşamın geride kalan perdesini indirmek istermişcesine elin ile kapatmaya çalıştığın sahneler oldu mu?
Yağan yağmur ile hızlıca akan bir su birinkintisi gibi kayboluk gitmek istedin mi?
Boşvermişliğin içinde dopdolu bir yürek ile koşar adım ilerlemek isterken ayağın takılıp düştün mü?
Sessiz kalıp düştüğün o yerde sımsıkı sarılmak istediğin şu hayata amacım ne sormak istedin mi?
Böyle bir sürü sorular ile doludur insanın hayatı. Bazen cevaplar ansızın çıkar, bazen ise cevapların içinde cevapsızlık içinde boğulur gider. Bilmediği bir ben ile mücadele etmek zor gelir insana. Bilmez aslında tüm cevapların kendinde olduğunu. Görmek istemez,duymamak için kapatır tüm sesleri,tüm yolları kapatır kendince. Issız bir köşede sular durulsun diye bekler. Sesin duyulsun diye haykırmayı tercih eder. Sessiz bile olsa kendini bulabileceğini fark etmeden .Suçlu aramak ile oyalanmaktan önündeki fırsatları kenara atıp çözümsüz bağlar ile uğraşır.Mutluluğu kendinde değil kendi için yaratılmasını beklediği bir rüyada arar. Bakabilse o rüyanın gerçekleşmesi tamamen kendine bağlı ; oysa ne yapar … sadece bekler.. Hiç mücadele etmeden,sorgulamadan,bulamadan öylesine durur.
Bir ağaç kökünü sağlam toprağa salmaz ise bir rüzgarla savrulur ve kökünden çıkar gider. Sağlam bir kök oluşturmak yapması gerekeni alır ve verir ise onu kimse yıkamaz. Sende dostum kökünü iyi bağlamaz isen,kendini sapasağlam tutmayı,geliştirmeyi,sevmeyi bilemezsen savrulur gidersin. Elindeki en değerli gücü yani SENİ bulabilirsen sorduğun tüm sorular cevaplarını bulur.
Hak ettiği yaşam dediğin şey ne ise … kendi içinde yarattığın yaşam olduğunu fark ettiğin an değişir. Kendini sevmekle başlayan öykün herkes tarafından sevilen,başarmak ile yaptığın mücadelen takdir edilen ,suçlamadan yaşadığın hayatın örnek alınan,paylaşarak ilerlettiğin yaşam geri dönerek mucizeler ile sana gelir.
Hak ettiğini düşündüğün ne varsa sen oradasın…..