Hastalıkların ana kaynağı: STRES
Aşırı stres hastalığa davet çıkarır. Stres, vücutta biriken zararlı atıklardan, yaşanılan travmalardan, patojenlerden, zihinsel faktörlerden, pervers enerjilerden, alerji, genetik faktörler, alışkanlıklar, yetersizlik sendromu vb birçok kaynaktan gelebilir. Stres devam ettikçe hastalık ilerler.
Stres kavramını ilk olarak literatüre geçiren Macar Dr. Hans Selye stres azaltma ve stres kontrolü için uygun bir çözüm olduğunu kanıtladı. Stresin vücut üzerindeki olumsuz etkilerini gösterdi.
Stres vücutta bir uyarı olarak başlar ve semptomlarla kendini gösterir. Stres devam ettikçe, vücut alarm fazından adaptasyon fazına geçerek hastalık başlar.
Semptomların Olmaması Sağlıklı Olduğumuz Anlamına Gelmez.
Ciddi bir hastalığı olan kişide semptomlar görülmeyebilir. SCIO sistemi, stres analizi ve tedavisi yapmak için özel olarak tasarlanmış ileri bir tıp cihazıdır. Stres, vücutta biriken zararlı atıklardan, yaşanılan travmalardan, yetersizlik, pervers enerji, patojenler, alerji, genetik faktörler, zihinsel faktörlerden ve diğer birçok kaynaktan gelebilir. Stres azaltımıyla beraber akılcı, duygusal, davranışsal ve bilişsel terapi iyileşmenin özünü oluşturur.
Bu sistem, biofeedback ve biyorezonans tekniklerini kullanarak stresin tespit ve tedavisini aynı anda yapar.
Vücudumuzdaki her bir hücre belirli bir frekansta titreşir. Hücrelerimiz, vücudumuzu dengede tutmak için birlikte hareket eder. Stress, düzensiz titreşimler üreterek bu uyumu bozar ve bunu hastalıklar takip eder.
Virüsler, bakteriler, mantar ve parazitler de belirli bir frekansta titreşirler. Bütün bu frekanslarla sürekli olarak etkin bir şekilde etkileşim içinde oluruz. Seslerin ve renklerin de frekansları vardır ve ruh halimizdeki, duygularımız ve fiziksel bedenimizideki deneyimlediğimiz değişimlerin nedeni bu frekans dalgalarının bizi etkilemesidir.
Çoğu hastalık stresten kaynaklanır. Scio vücudumuzu enerjetik olarak tarayarak ve uyumlayarak stresi azaltıp, biyofeedback sistemi sayesinde dengelemek için tasarlanmıştır.
SCIO cihazı, hastaya el, ayak bilekleri ve başa takılan bileklikler yardımıyla çok hassas ölçümler yapar ve cihazın çalışma şekli, tarama ve ölçüm sonrasında hastanın ihtiyacı olan frekansı geri verme esasına dayanır.
Beyin ve vücut arasında gerçekleşen iyonik alışverişler, vücuttaki enerjetik bileşenler olarak ışık hızında ölçümlenir. Geri besleme döngüsüyle, vücuttan alınan frekans titreşimi sıfırlanarak, vücudun yanıt verdiği alternatif titreşim vücuda geri verilir. Dolayısıyla vücudun kendi frekans titreşimi olması gereken düzeye evrilerek, değişim yaratılmış olur.
SCIO hastalığa neden olan stresörlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olur.
SCIO Biofeedback’in teori ve uygulaması klasik tıbbın bakış açısına göre biraz farklıdır ancak bu yaklaşım vücudun kendi kendini iyileştirme gücünü harekete geçirir ve hastada farkındalık sağlayarak hastanın kendini iyileştirecek seçimleri yapmasını kolaylaştırır.
SCIO insan vücudunu homeostasis durumuna gelmesini sağlayarak veya denge durumuna uyumlayarak, doğal olarak sağlığına kavuşması için vücudu stresten arındırır.
Hastalık
Tarih boyunca hastalıklar temelde 2 farklı bakış açısından incelenmiştir:
Birincisi, vücudun spesifik bileşenlerinden birinde işlev bozukluğu olması durumunda, vücuttaki semptomların hastalığın kendisi olduğunu kabul etmektedir.
Diğer bakış açısına göre, semptomlar içsel rahatsızlık, huzursuzluk ya da denge halinde olmayışın bir sonucu olarak görülmektedir. Semptomlar tamammen içte olanın dışa hastalık şeklinde yansımasıdır.
Hastalık, yaşam enerjisi akışındaki blokajlardan kaynaklanır, ve semptomlar bu blokajların vücutta varolmasıdır. Semptomlar hastalık değildir; onlar sadece hastalığa eşlik eder. Semptomlar hastalığın kanıtlarıdır. Semptomların iyileştirilmesi nedenleri ortadan kaldırmaz sadece belirtileri yok etmeye yöneliktir. Aslında sadece semptomları tedavi ederek vücudun doğal olarak yanıt verme mekanizmasını yok etmiş oluruz ve kendi kendini iyileştirme sürecini baskılarız.
SCIO, hastalığa neden olastbilecek stresörlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olan yan etkisiz ve non invaziv (kansız) bir yaklaşımdır.