Hellinger’in ardından
Geçtiğimiz günlerde aile dizimi camiası, kurucusu ve babası saydığı teolog ve psikoterapist Bert Hellinger’i kaybetti (19.09.2019). Büyük bir sistemin ve şifa alanının yaratıcısıydı ve kalplerde büyük bir iz bıraktı.
O’nun anısına hem onun yaşamına hem de aile dizimine (family constellation) bir göz atalım.
1925 yılında doğan Hellinger 16 yıl Afrika’ da misyoner olarak çalıştı. Zulu’ lar ile kaldığı dönemde, geceleri ateş başında toplanan kabilenin, atalarının ruhlarını çağırarak sorunları çözme yönteminden çok etkilendi. Virginia Satir’ in aile dizim metodolojisi ve psikodrama unsurlarını bir araya getirerek kendi aile dizimi yöntemini oluşturdu ve ölene kadar da geliştirmeyi sürdürdü.
Jung’ un kollektif alan teorisini de destekleyen sonuçlar elde eden bu çalışma, yakın zamanda bilim adamları tarafından da farklı şekillerde kabul görmeye başladı. DNA’mızın %98’ini çöp DNA diye tanımlayan bilim adamları, artık bu kısmın kalıtım yolu ile aldığımız duygusal, karakteristik ve hatta davranışsal özelliklerden sorumlu olduğunu ve üzerinde genleri aktif eden işaretlerin değişebileceğini keşfettiler. Bir diğer çalışmada, sizi oluşturan yumurta ve spermin öncüllerinin bir önceki nesilde, anneanne ve dedelerinizde oluştuğu ortaya çıkarıldı. Ve onların yaşadığı duygusal durumlardan hormonlar ve plasenta aracılığı ile etkilendiği tespit edilmiş oldu. Bu durumda elbette anne ve babanızın etkisi çok daha büyük. Hatta bu konular o kadar ciddiye alınıyor ki travma sonrası stres bozukluğunun jenerasyonlar arası aktarılmasına ilişkin tezler yazılıyor artık.
Hellinger, aile diziminde değişimin gerçekleri görme ve kalpte bunlara yer verme şeklinde gerçekleştiğini söyler.
Peki nedir aile dizimi?
Aile dizimi; önce ailenize sonra ülkenize daha sonra da tüm insanlığa ait genel sisteme bağlı olduğunuzu ve bu sistemlerin içinde birey olarak var olabilmek için bu alanlardaki kilitlenmeleri çözmeniz gerektiğini söyleyen holistik (bütüncül) bir çalışma metodudur.
Sorun olarak ifade ettiğiniz, kriz yaşadığınız, ilerleme olmadığını düşündüğünüz hemen her konuda bu yöntemle çalışabilirsiniz. Bunlar, aile ilişkileri, ikili ilişkiler, para ya da sağlık olabilir. (Not: Hiçbir spritüel çalışmanın tıp uygulamalarının yerine alamayacağı konusunda uyarımızı yapmadan geçmeyelim.)
Grup ya da bireysel olarak yapılan bu çalışmada önyargıdan uzak, anlamaya yönelik bir alanda çalışılır. Bireysel seanslarda semboller kullanılırken grup çalışmalarında herkes birbirine hizmet eder ve dizim sahibinin çalışmasındaki aile fertlerinin temsilcisi olurlar.
Üç temel prensip aile diziminin sırrıdır.
1- Aidiyet: Herkes aile sistemine aittir. Dolayısıyla kimseyi sistemden dışlayamaz ya da atamazsınız. Suçlu da olsa herkes bilinmeyi ve tanınmayı hakeder.
2- Düzen: Sistemde her zaman bir düzen vardır ve yönü bellidir. Ebeveynler her zaman sonraki nesile karşılıksız verirler (sevgi, emek vb.). Ne zaman ki bizler anne ve babamızın ebeveyni rolüne bürünürsek iste o zaman sistem hata kodu vermeye başlar.
3- Denge: Sistem daima dengelenmeye ihtiyaç duyar. Eğer ailede herhangi kötü bir fiil işlenmişse sonraki nesil bunu dengelemek için bir takım bedeller ödüyor. Örneğin Anadolu’da “evladından çıkar” derler. İşte bu aile diziminde denge prensibi olarak adlandırılır. Atalarımızın zamanında ödemediği ya da ödemeyi reddettiği bedelleri bazen bizler ödeyebiliyoruz.
Kişinin içsel özgürlüğüne giden yolda çok büyük bir adımın mimarı olan Hellinger’ i bu vesile ile tekrar anmış olalım. Huzur içinde uyusun.
Şevin Mızrak
Holistik Yaşam koçu
Aile Dizimi Uygulayıcısı