İzmir tramvayı ve erik dalı
Kapanmanın bittiği sokağa çıkma yasağının 22.00’e alındığı ilk günler. Yer: İzmir tramvayı. Saat 21.30. Hayat pandemisiz aksaydı sabaha karşı bir zamanlara denk gelen, alkol oranının yüksek olduğu, herkesin birbirini tehdit olarak algıladığı bir ortam. Şimdi ise sanırım çoğumuzun amacı külkedisi misali saat 22.00’de evde olmak.
Tramvayın ortasında küçük bir grup var. Bir kişinin elinde saz var ve çalmaya başlıyor. Ardından başka insanlar gruba yaklaşıyor ve saz elden ele birbirini tanımayan insanlar arasında ele dolaşıyor. Türküler yükseliyor tramvayda. Diğer yolcuların bazılarının maskelerinin ardında gözleri çizgi olmuş. Gülümsüyorlar sanırım. Bazıları ise telefonlarıyla meşgul.
Bir süre sonra bir güvenlik görevlisi gruba yaklaşıyor ve sessizce grubu uyarıyor. Amaçlarının para toplamak olmadığını ve eğlendiklerini söyleyip susuyorlar. Kısa süren bir sessizliğin ardından tramvayın önlerinden bir kadın ayağa kalkıyor ve “Yeter artık susmayın, müzik susmasın” diye bağırıyor.
Cümlesini bitirdikten bir süre sonra tramvayda bir gitar ve ‘OSole Mio’yu söyleyen muhteşem bir ses yükseliyor. Müzik susmuyor. Ve hemen hemen tüm yolcular ayağa kalkıp alkışlıyor. Kahkahalara boğuluyoruz.
Geçen yazımda içinde bulunduğumuz salgın döneminin toplumumuzu nasıl etkilediğine dair sorular sorduğumu yazmıştım. Acaba tahammül seviyemiz artmış ve daha mı olumlu olmuştuk?
Bu soruların cevabını hala bulamadım ve bir sürede bulamayacağım sanırım. Bildiğim tek şey o tramvayda müzik susmadı. Toplumumuzda asla değişmeyeceğini bildiğim bir diğer şey ise her eğlencede eninde sonunda “Erik dalı gevrektir” türküsü eşliğinde göbek atmamız. Nerede olursak olalım, tramvay dahil.
Son durağa geldik. Yolcular şoförün yanına giderek sabrı için teşekkür ettiler. Maskelerinin üstünden görünen çizgi gözleriyle ayrı ayrı yönlere dağıldılar. Külkedisi misali…Olsun en azından müzik susmamıştı.
Doç.Dr.Orkide BAKALIM
07.06.2021