Korona mecburiyetlerini yönetmek
Evde yaşamaya alışmaya çalışıyoruz. Bazılarımızın hayatlarında pek bir şey değişmezken bazılarımız yepyeni bir düzene geçtik.
Normal şartlarda uzun süre düşünüp belki bir koç desteği alıp yapacağımız yaşam değişikliklerini, bir zorunluluğun etkisi ile bir hafta belki de bir gün içinde gerçekleştirdik.
Bazılarımız ofisi eve taşıdı, bazılarımız uzun zamandır yardım aldığı ev işlerinde tek başına kaldı, bazılarımız çocuklarının bugüne kadar hiç ilgilenmediği dersleriyle ilgilenmek zorunda kaldı ve bazılarımız da bunların hepsini tek başına yönetmek zorunda.
Böyle bakınca pek kolay görünmüyor öyle değil mi?
Peki bu değişimi nasıl yöneteceğiz ve bizde oluşturduğu stres ve kaygı ile nasıl başa çıkacağız.
1- Hızınızı gözden geçirin.
Her birimizin bir yaşam hızı ve frekansı var. Evde olmamıza rağmen kimimizin hayatı hızlandı ve kimimizin de yavaşladı. Öncelikle hızımızdaki değişimi farketmekle başlayalım. Sizin için durum nasıl? kendinize yeni hızınız için neye ihtiyacınız olduğunu sorun? Atıl enerjinizi harcamaya mı? Enerjinizin yetmediği durumlar için yardım istemeye mi?
2- Mevcut hızınıza göre bir rutin oluşturun.
Amacınızı günü harcamaktan, günü değerlerlendirmeye taşıyın. Günü en iyi ve keyifli nasıl değerlendireceğinizi düşünün. Yapmanız gereken işleri ertelememeye çalışın. Kendi zihninizin çalışma şekline göre gününüzü planlayın. Bunu nasıl yapacağınızı podcast kayıtlarımızda anlatmıştım. Unutmayın herkesin beyni başka çalışıyor. Başkalarının rutinlerini hayatınıza taşımaya çalışmayın, size uyan rutini keşfedin.
3- Sosyal izolasyona, sosyal medya izolasyonunu da ekleyin.
İster istemez telefonunuzla yapışık yaşamaya başlamış olabilirsiniz. Tabi akıllı saatlerinizi de unutmayalım. İşe telefonunuzdaki bildirimleri kapatmakla başlayabilirsiniz. Uyaranların sizi, siz farkında olmadan bir kısır döngüye çekmesine engel olun. Günü bölün ve belli aralıklar ile belli kanalları tarayın. Aradaki vakti mutlaka yeni şeyler öğrenmeye ayırın. Uzaklaşmak sizi rahatlatacak ve zihninizi berraklaştıracaktır. Unutmayın ki sürekli negatif uyaranlara maruz kalmak endişe ve kaygı seviyenizi artıracakdır. Artan stresin bağışıklık sisteminiz üzerindeki negatif etkisini tekrar etmeye gerek yok sanırım.
4- Ev içi iletişim konusunda dikkatli olun.
İletişim kazaları kapınızda olabilir, dikkatli olun. Etkin dinleme ve empatinin tam zamanı. Özellikle çocuklarınızın size çok ihtiyacı olduğunu ve her tavrınızdan, endişenizden, beden dilinizden etkilendiklerini unutmayın. Açık olun. Duygularınızı ifade etme konusunda net olun. İletişimde varsayımlardan kaçının. Alınganlıklar, yanlış anlaşmalar olabileceğini kabul edin. Her zamankinden daha paylaşımcı olma zamanı.
5- Kabul edin.
Durumu kabul edin. Herşeyin geçtiği gibi bu durumun da geçeceğini kabul edin ve teslimiyetçi olun. Tedbir tevekkül ilkesini içselleştirin. Hayatta pek çok şeyin elimizde olmadığını ama öğrenmenin elimizde olduğunu hatırlayın.
6- Çevrenize duyarlı olun.
Sadece kendi durumunuza odaklanmak sizi genelden uzaklaştırır. Sadece sizin başınıza gelmediğini kabul edin ve bunu sık sık kendinize hatırlatın. Unutmayın, bu zor günleri sizden çok daha zor koşullarda geçirenler olabilir. Maneviyatınıza sarılın. Şükredin ve yardım edin. Vermek ve şükür tüm meditasyonlardan daha etkilidir unutmayın.
Hem beden hem de ruh sağlığında ayrılmadığınız güzel günlerin birgün geleceğini unutmayın.
Berna Pınar Tunç, MBA, ACC, ACPC