DOLAR 32,3241
EURO 35,1017
ALTIN 2300,824
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Melihat Gülses ve Kenan Yılmaz’ın muhteşem düeti!

05.02.2018
A+
A-

Kış güneşinin pırıl pırıl parladığı bu güzel günde, içimde çocuksu bir heyecanla düştüm yollara. TRT İstanbul Radyosu’na gidiyorum.

Türk Müziğinin önemli seslerinden ve değerlerinden biri olan Melihat Gülses ve Kenan Yılmaz ile röportaj yapacağız. Can isimli şarkıya muhteşem bir düet yaptılar, klip çekildi ve dinleyici ile buluştu. Ben de hem sanat yaşamlarını hem de Can isimli çalışmayı konuşmak üzere kendileri ile buluşacağım. Aman yarabbi bende bir heyecan, bir heyecan, görmeyin gitsin. Serde bir Melihat Gülses hayranlığı var çünkü. Nasıl olmasın ki?

Melihat Gülses’i bir televizyon programında izlemiştim

_ “Çok zorluklar yaşadık, suyun üzerinde yüzen bir kuğu düşünün. Suda en ufak bir dalgalanma olmadan muhteşem görüntüsüyle yüzerken aşağıda ayaklarını çırparken ki o büyük gayretini fark edemeyiz” demişti.

{youtube}v=cCaq_q9P4GA{/youtube}

Melihat Gülses sanat yaşamında karşısına çıkan kestirme yollara sapmamış, kolayı seçmemiş, doğru bildiklerinden ödün vermemiş, tam bir idealist, tam bir savaşçı. Hayat içindeki o zarif ve aynı zamanda sağlam duruşu ilham verici. Bir de sanatını icrâ edişi, su gibi akan, insanın içine huzur veren o billûr sesi yok mu? Nar Çiçeğim şarkısının bendeki anlamı ve anısını yazmaya kalksam neredeyse kitap olur. Kenan deseniz kendisine hiçbir şey altın tepside sunulmamış. Yıllarca müzik adına çalışmış, çabalamış, bir heykeltıraş gibi kendisini, sanat yaşamını şekillendirmek için ter dökmüş. Kendisine rakip, ustalarına saygılı, müziğe aşık bir ademoğlu. Melihat Gülses ile Kenan Yılmaz’ın yan yanalığı bana sorarsanız tam bir kan uyuşması. Aralarındaki uyum şarkıya, klibe her şeye yansımış. Düetlerini kaç kez dinlediğimi hatırlamıyorum. Can şarkısı adeta can bulup, ete, kemiğe kavuşmuş gibi dikildi karşımıza. Ne yalan söyleyeyim kulağımızın pası silindi. Neyse lafı çok uzatmadan sizi röportajla baş başa bırakıyorum. Biz röportaj sırasında çok keyif aldık, umarım sizde keyifle okursunuz. Buyursunlar efendim…

Kapak_IMG-20180203-WA0002.jpg

BABAM BENİM İÇİN ROL MODELDİ

Melihat Hanım müziğin son derece sık duyulduğu ve sevildiği bir evde büyümüşsünüz.

Melihat Gülses: Evet, babam amatör olarak kanun çalardı ama inanın profesyonel bir sanatçı gibi nota bilirdi, müzik konusunda mükemmeliyetçi ve titiz bir yapısı vardı. Ben müziği çok seven bir baba ile büyüdüm. Babam benim için rol modeldi ve onun müziğe olan tutkusu, sevgisi beni çok etkilerdi. Evimizde dediğiniz gibi müzik çok sevilir ve ciddiye alınırdı.

Babanızın müzisyen olan yakın dostları Selim ve Kâzım Beyinde müziği sevmenizde ve müziğe yönlenmenizde önemli etkileri olmuş.

Melihat Gülses: Evet, hakikaten babam Ahmet Tahir Köseoğlu, Kâzım Palas ve Selim Demir benim kendimi keşfettiğim günlerden o müzikle alakadar olduğum günlere kadar hayatımda çok önemli yeri olan insanlar. Birçok özel mekânlarda müzik icrâ eden insanlardı. Ben onların dizinin dibinde, eskilerin gezek tâbir ettiği toplantılarda hep onlarla birlikte oldum. Maalesef ülkemizde Türk Müziği Devlet Konservatuarı çok geç kuruldu. Konservatuar kurulur kurulmaz Selim ve Kâzım amcamın beni alıp konservatuara kaydımı yaptırmaları hayatımdaki en önemli dönüm noktası oldu. Ama konservatuar kaydımı yaptırmadan önce beni alıp Hamiyet Yüceses’e götürdüler, kendisi benim sesimi dinledi, çok yetenekli olduğumu, mutlaka müzik eğitimi görmem gerektiğini söyledi. Belki de hayatımda gördüğüm ilk önemli büyük ses kendisi. Bu doğrultuda eğitim hayatımda başlamış oldu.

27845831_10155613831953557_1977031006_o.jpg

KENDİMİ BİLDİM BİLELİ MÜZİĞE EĞİLİMİM VARDI

Kenan sen müzikle ilk nasıl tanıştın? 

Kenan Yılmaz: Almanya’da dünyaya geldim, gurbetçi bir ailenin çocuğuyum. Yaklaşık 20 yıl kadar orada yaşayıp sonra yurda kesin dönüş yapmışlar. Ben 5 yaşıma kadar Almanya’da yaşadım ve sonra Denizli’ye yerleştik. İlkokul, ortaokul ve liseyi orada okudum. Bizde ailede gelenek olarak çocuk kendi parasını kazanmayı öğrensin diye bir kültür vardır, okul kapanınca yaz tatillerinde biz bir şekilde yakınlarımızın yanında çalışmaya başlarız. Bende bir yaz tatilinde teyzemin oğlunun işyerinde çalışmaya başlamıştım. Öğle yemeğinde bir saatlik zamanımız olurdu. Denizli’de Yıldız isimli bir Kırtasiye vardı ve ben bir öğle yemeğinde onun vitrininde bir tane org görmüştüm. O orgu gördüğümde aşık olmuştum, bu nasıl bir şey, bundan nasıl sesler çıkar diye merak etmiş ve dokunmak istemiştim. Sonra aileme söyledim ve o org bir doğum günümde bana hediye olarak gelmişti. Zaten kendimi bildim bileli müziğe bir eğilimim vardı, sesler her zaman dikkatimi çekerdi, seslere karşı ilgiliydim. Bu orgu edindikten sonra org ile sesler çıkarmaya çalışırken içimdeki o müzik aşkı iyice ortaya çıktı.

ÖĞRENMENİN SONU YOK HELE SÖZKONUSU MÜZİK İSE!

O müzik aşkı seni 1999 yılında İstanbul’a getiriyor ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi’inde müzik üzerine eğitim almaya başlıyorsun değil mi?

Kenan Yılmaz: Evet, İstanbul’a gelme sebebim içimdeki o müzik aşkı ve öğrenme isteğiydi. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Türk Halk Müziği üzerine eğitim aldım ve sonra Türk Müziğine yöneldim, halen Türk Müziği üzerine yüksek lisans yapıyorum. Buradan eğitimime katkı sağlamış hocalarım Hakan Akmaz, Adnan Ataman, Seha Okuş, Müjdat Gezen başta olmak üzere tüm hocalarıma teşekkür ediyorum. Eğitimi, mesleki olarak kendimi geliştirmeyi önemsiyorum ve bu doğrultuda özel bir çabam var. Öğrenmenin sonu yok hele söz konusu müzik ise.

IMG-20180203-WA0013 (2).jpg

ÖYLE KONSERVATUAR MEZUNLARI VARKİ BU İŞİ SABOTE EDERCESİNE YANLIŞ YERDELER!

Söz eğitimden açılmışken Melihat Hanım size sormak istiyorum. Siz İ.T.Ü Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nın ilk öğrencilerindensiniz, çok değerli hocalardan eğitim aldınız. Sanatınızla derin izler bırakmış bir usta olarak sizin eğitime bakışınız nedir?

Melihat Gülses: Bence eğitim olmazsa olmaz, hangi işi yapıyorsanız yapın hele ki yapacağınız iş sıradan bir iş değil de eğer sanatsa, sanatçılık görevi gibi sorumluluk isteyen bir işi üstlenmişseniz bu işin eğitimini almalısınız. Herkesin sanata bakışı farklı olabilir ama bizim konuştuğumuz popüler hayatın içindeki şarkı söylemek değil. Gerçekten bu geleneği sürdürebilmek, gelecek kuşaklara bu geleneği aktarabilmek için yapılan sanattan bahsediyoruz, bunun içinde mutlaka eğitim şart.

Bir de alaylılar var. Onlar hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Melihat Gülses: Alaylı konusuna gelirsek öyle istisnalar var ki o eğitimi almadan bile bir konservatuar mezunu kadar ciddi, çok titizlikle bu müziğe eğilip kendisini yetiştirebiliyor, buda bir gerçek. Zaten geleneğimizde meşk zinciri var yani hocadan talebeye, babadan oğula gibi. Bizim Türk Musikisinde diz dövmek var, en önemli sistem bu. Dolayısı ile alaylı ve eğitimli gibi bir kavrama gerek hissetmiyorum çünkü konservatuar 1975 yılında kurulduysa ondan öncekiler tâbir uygunsa “konservatuar vardı da biz mi gitmedik, okumadık?” diyebilirler (gülüyor). Şunu da ilave etmek isterim, öyle konservatuar mezunları var ki bu işi sabote edercesine yanlış yerdeler.

Konservatuarın ilk yılında şan hocanızın yanlış yönlendirmelerinden kaynaklı sesinizle ilgili bir sağlık sorunu yaşamışsınız ve sesinizi kaybetmekle karşı karşıya kalmışsınız.

Melihat Gülses: Benimle yapılan röportajlarda ben başımdan geçen bu olayı paylaştım. Bunun nedeni hocaları kötülemek değildi elbette ama konservatuarda şan hocalarının yanlış yönlendirmeleri yüzünden sesini kaybeden gençlerin sayısı belki dışarıdan bilinmeyecek kadar çok, buda bir gerçek. Konservatuar yeni kurulmuş, bende okulun ilk öğrencilerinden biriyim, şan hocam nurlar içinde yatsın bir eğitim veriyor ama çok iyi şancı olmak, çok iyi şarkı söylemek iyi bir öğretici olmayı getirmiyor beraberinde. Dolayısı ile üç beş ay sonra benim sesimde kısılmalar başladı, zamanla sesim hiç çıkmayacak hale geldi, üst üste iki ameliyat geçirdim. Nodül alındı arkasından belki bademciklerden kaynaklanıyordur denilerek bademciklerim alındı ve ben yaklaşık 1,5 yıl boyunca Çapa Hastanesi’nde ses terapilerine katıldım, tedavi gördüm.

O dönem bazı hocalarınız “Evladım yol yakınken sen bu işi bırak, git kendine başka meslek seç” demişler size. Neler yaşadınız o günlerde, neler hissettiniz?

Melihat Gülses: Haklısınız, “evladım yol yakınken sen bu işi bırak” diyen bazı hocalarım oldu. Katiyen kötü niyetli oldukları için değil tamamen beni düşündükleri için, bir meslek sahibi olmamı istedikleri için kendilerince bir yönlendirme yapmaya çalıştılar. Hiç kızmadım o hocalarıma ama için için çok üzülür, ağlardım. Kendime, kendi gücüme inanıyordum ve müziğe aşıktım, müzik benim hayatımdı. Yılmadım, çalıştım, çabaladım. Birçok solfej dersini ıslıkla geçerek o senemi atlattım. Bir sene sonra ben iyileştim, TRT imtihanı açtı İstanbul radyosu ve ben o imtihana girerek sınavı kazandım, İstanbul radyosuna stajyer sanatçı olarak girdim. Hocalarım içinde halen konserlerime gelenler var, o zamanlar vakit kaybetmeden, daha fazla yıpranmadan bir meslek sahibi olmam adına, tamamen iyi niyetlerle beni yönlendirmeye çalıştılar. Bu gün binlerce şükür ediyorum, geçti, gitti, unutuldu ve bu günün mutluluğunu hocalarımla hep birlikte paylaşıyoruz.

GAZİNOYA ÇIKMAM, BENİM YERİM RADYO DEDİM, ŞÖHRETİ ÖNEMSEMEDİM

Melihat Hanım zamanında namı diğer gazinocular kralı Fahrettin Aslan’dan bir iş teklifi aldınız ve siz bu iş teklifini geri çevirdiniz. O yılları düşününce bu teklif bir anlamda daha çok şöhret ve daha çok para demekti. Pek çok insanın gözünü kamaştırabilecek böylesi bir teklifi elinizin tersiyle ittiniz. Bize biraz o iş teklifi ile ilgili yaşananları anlatabilir misiniz?

Melihat Gülses: Evet kabul etmedim. Benim yeni radyoya girdiğim dönemler, özel bir eser okuyorum. Müzeyyen Senar o programı izliyor, Fahrettin Aslan Beyi arayıp “ Televizyonda çok genç bir kız var ve Radife Erten’in seslendirdiği bir şarkıyı okuyor ve çok az okunan bir eser, yetenekli bir genç, dinle” diyor. Dolayısı ile dinliyorlar, beğeniyorlar, biz bunu gazinoya çıkaralım diyorlar ve bize haber geldi. Sonra ben gidip görüşmedim bile, eşim gidip Fahrettin Bey ile görüştü.

BEN KULAKTAN KULAĞA TANINMIŞ BİRİYİM

Teklifi kabul etmemenizde eşiniz Necip Gülses’in herhangi bir yönlendirmesi oldu mu?
Eşimin herhangi bir yönlendirmesi olmadı, bana sordu ve kararı kendim verdim, çok isteseydim yapardım, eşim bu konularda engel değildi, bu konularda baskıcı bir yapısı olmamıştır. Üzerine çokta düşündük. Evler, arabalar, oldukça göz kamaştırıcı bir teklif. O günlerde kızım Neva var ve ona bez alacak paramız yok cebimizde, kıt kanaat geçiniyorduk ama ben dedim ki “gazinoya çıkmayacağım”. 

Neden? 

Melihat Gülses: Dokuz sene eğitim aldım, bu kadar eğitimi ben gazino müşterisine şarkı söylemek için almadım., benim yerim radyo dedim. Benim TRT çatısı altında olmam lazım ve sanatımı bu kulvarda götürmem lazım, sahnelere filan çıkıp devam edersem işin o büyüsü gider diye düşündüm. Şöhreti önemsemedim. İyi bir şeyler yaparsanız alıcısı bulunur. Ben kulaktan kulağa tanınmış biriyim. O ona söylemiş şöyle bir ses var, şöyle bir şarkı var, bunu dinler misin derken Melihat Gülses öyle oldu, yoksa hiçbir popüler alanda boy göstermedim.

NE EKERSENİZ ONU BİÇİYORSUNUZ

Popüler kültürün sanat adı altında topluma dayattıkları eleştirildiğinde karşımıza şöyle bir söylem çıkıyor. “Arz talep meselesi”. Siz bunun böyle olmadığını 2011 yılında bir anlamda ispat ettiniz. TRT’den 2011’de “Yılın En İyi Türk Müziği Sanatçısı” ödülünü aldınız. Üstelik Muazzez Abacı, Emel Sayın, Muazzez Ersoy gibi popüler isimleri geride bırakarak. Bu ödül halk oylaması ile size ulaştı. Yani sizi halk seçti. Özellikle medyanın “halk bunu istiyor” diyerek insanlara dayattıkları hakkında ne düşünüyorsunuz? Neden ekranlarda sizin gibi değerli sanatçıları göremiyoruz? Halk istemediği için mi?

Melihat Gülses: Bu ödül benim için çok kıymetliydi, belki de hayatımda beni en çok mutlu eden olaylardan biriydi. TRT beni arayıp haberi verdiğinde şaşırdım. Özellikle açık ara ile İstanbul dışı o Anadolu’dan gelen oyların fazlalığı şaşırtmıştı beni ama ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. Yıllarca ben Diyarbakır demedim, Erzurum demedim, Siirt demedim, Van dâhil nerden davet aldıysam mutlaka gittim, oralarda Türk Müziği adına kendi çapımda yapabileceğim ne varsa yaptım. Bu emeklerin karşılığı bir şekilde geri gelebiliyor ve ben bu ödülün bana verilmesini birazda ona bağladım. Demek ki yaptığım şeyler beğenildi, sevildi, iyi şeyler yapmaya çalıştığım, samimiyetim ve içtenliğim anlaşıldı ki böyle bir durum yaşandı. Tabiki diğer sanatçıların her biri birbirinden değerli benim için, dediğim gibi farklılık, o dönemdeki bu sevgi bizi birinci yaptı. Halk bunu istiyor halk şunu istiyor diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. Halkı yönlendirende bu medya, medya çok etkili bu konuda ve tabiki bir takım ticari kaygıların devreye girmesi ile de bazı sanatçıların farklı gösterilmesi, daha ortaya çıkarılması, geçmişte TRT’nin ortaya koyduğu bazı yasakların Türk Müziği sanatçılarının ekrana ve konserlere çıkamaması neticesinde halk ile devlet sanatçılarının arası açılmış oldu. Şimdi durum böyle değil, her şey son derece uygun, çok güzel ses sanatçıları yetişiyor, konservatuarlarda saz sanatçıları yetişiyor, TRT yine imtihan yaptı ve kadrosuna pek çok genci aldı ve istihdam sağladı.

ÖLÇÜLERİM ALINDI, ESKİŞEHİR’E HEYKELİM YERLEŞTİRİLECEK, BU BENİ ÇOK MUTLU ETTİ

Eskişehir’e Balmumu Heykeliniz yerleştirilecek diye biliyorum.
Melihat Gülses: Evet doğru bir bilgi. Yılmaz Büyükerşen Beyin zaman planlamasına göre sırasıyla yapılıyor, benim ölçülerimde alındı.
Yaşarken böyle bir olaya tanık olmak nasıl bir duygu?

Melihat Gülses: Çok güzel ve mutluluk veren bir duygu. Beni en çok etkileyen ve heyecanlandıranda popüler pek çok isim var ama orada iki tane dev sanatçı var Alâeddin Yavaşça ve İnci Çayırlı. Türk Müziğine çok önemli hizmetleri olmuş iki isim, onların tırnakları kadar bile olsak ve iz bırakabilsek ne mutlu bize. Ve açıkçası heykel yapıldığında onların yanında olmalıyım diye bir arzum var. İnşallah nasip olur.

ATATÜRK’E ŞARKI SÖYLEMEK İSTERDİM

Hayal bu ya bir zaman makinesi olsa ve sizi şu an istediğiniz kişinin yanına götürebilsek, kime hangi şarkıyı söylemek isterdiniz?

Melihat Gülses: Sanata ve sanatçıya önem veren, kültürel hayatın önemini son derece fark etmiş, Türk Müziğini çok seven Atatürk’e şarkı söyleyebilmeyi çok isterdim. Benim için büyük bir onur olurdu. Kendisine “Günaydınım” isimli eseri seslendirmek isterdim.

IMG-20180204-WA0009.jpg

KENDİ SÖKÜĞÜMÜ KENDİM DİKMEK İSTEDİM

Kenan söz yazarı, besteci, müzisyen, yorumcu ve aranjörsün. Bunlar yetmedi bir de yapımcılığa soyundun. Neden?

Kenan Yılmaz: KYMY Production ismi ile bir şirket kurarak yapımcılığa adım atmış oldum. Kendi söküğümü kendim dikmek istedim. Yıllar içinde edindiğim deneyimler var ve bunları kullanmak, bu alandada üretmek ve daha çok deneyim kazanmak istedim.

”TRT Çocuk” kanalında yayınlanan ”Canım Kardeşim” adlı çizgi filmin müziklerini yaptın. Bize biraz bu çalışmanı anlatabilir misin?

Kenan Yılmaz: 2012 yılında yapımcımız çok kıymetli ağabeyim Murat Kürüz ile bir araya gelerek “Canım Kardeşim” üzerine çalışmaya başladık ve aynı yıl TRT Çocuk kanalında yayınlanmaya başladı. 117 bölüm müzik yaptım. Çocuklar çok büyük bir ilgiyle izlediler. Türk aile yapısını mizahi bir dille anlatan sadece küçüklerin değil büyüklerinde keyifle izledikleri ve sempati duydukları bir yapım oldu. Ben izlerken çok keyif alıyordum mesela (gülüyor)

2015 yılında Portakal yapım ve Gergedan yapım işbirliğiyle müzikal haline getirip tiyatro ve gösteri merkezlerinde seyircilerle buluşturduk. Bir sene sonra da sinema filmi yapıldı ve bende müziklerimle katkı sağladım. Sanırım yakında başka sürprizlerimizde olacak.

Sen başka filmler içinde müzik yaptın ve Yeşilçam Ödüllerinde “En İyi Müzik Ödülü”ne aday gösterilmiştin diye hatırlıyorum. Doğru mu?

Kenan Yılmaz: Evet, 2010 yılında yayınlanan ”Okul” adlı sinema filminin müziklerini yapmıştım, Yeşilçam Ödüllerinde” En İyi Müzik” ödülüne aday gösterilmiştik. Yine aynı yıl yayınlanan,”Herkes mi Aldatır?” adlı sinema filminin de müziklerini yapmıştım. Yine En son Ahu Türkpençe’nin yazdığı “Patates” isimli tiyatro oyununun müziklerini yaptım.

{youtube}G_mKZd3Qmdw{/youtube}

CANI YAZARKEN KULAĞIMDA MELİHAT GÜLSES’İN SESİ VARDI

Gelelim Can isimli son çalışmanıza, öncelikle tebrik ederim, klip çekildi ve şu an müzik kanallarında gösterilmeye başlandı.

Kenan Yılmaz: Evet klip çekildi, yönetmenliğini Osman Moustafa yaptı ve şu an müzik kanallarında gösterilmeye başlandı.

İlk tepkiler nasıl, şarkı hakkında insanlar neler söylüyorlar?

Kenan Yılmaz: Şu ana kadar güzel geri dönüşler oldu, bize ulaşan yorumlar açıkçası motive edici ve iyi ki böyle bir çalışmayı yapmışız diye düşünüyoruz.

Can şarkısının sözü, müziği ve bestesi sana ait değil mi?

Kenan Yılmaz: Evet

Ben şarkıyı ilk dinlediğimde eski bir şarkının yeniden revize edildiğini zannedip hayıflanmıştım, nasıl olurda bu şarkıyı bu güne kadar dinlememişim diye. Sonra şarkının sana ait olduğunu görünce şaşırdım. Nerde o eski şarkılar deriz ya bazen işte o özlenen şarkıların ruhu var Can’da, çok duygu yüklü ve derinliği olan bir şarkı. Can nasıl ortaya çıktı, yaşanmışlığa dayanan bir hikâyesi var mı?

Kenan Yılmaz: Teşekkür ederim, şarkının meydana gelişinde yaşadığım pek çok şey var. Şarkı yazarken matematiğim yoktur, bende bazı şeyler birikir ve manevi bir an vardır, o an geldiğinde sözler akıp gelir. Şarkılarımda samimiyet vardır, elime kalemi alıp sırf şarkı olsun diye söz yazmam. Can çok güzel tepkiler alıyor. Bunun nedeni belki de budur bilmiyorum. Ama ilginçtir yazarken hep kulağımda Melihat Gülses’in sesi vardı. Bu şarkıyı kesinlikle Melihat Hanım okumalı diye düşündüm ve bunu çok istedim. O kadar içten dilemişimki Allah bana bunu yaşamayı nasip etti.

Şarkıya “öyle bir can ki uğruna yandığım” diye başlıyorsun. Canı sevmek, canı, özü fark etmek, aşkı böyle bir bilinç üzerinden tanımlamak ruhsal anlamda bir farkındalık düzeyini işaret ediyor. Günümüzde herkes aşk istiyor, aşık oluyor ama aşkların ömrü çok kısa. İnsanlar kaşa göze bakmaktan karşısındaki insanın ruhuna bakmayı, onu bütünsel olarak tanımaya çalışmayı önemsemiyorlar mı acaba? Aşkı son derece güzel anlatan biri olarak bu konuda ne düşünüyorsun?

Kenan Yılmaz: Çok teşekkür ederim Can için bu sözleri duymak mutluluk verici. Olaya sadece aşk açısından bakmıyorum. İnsanları tanımak ve anlamaya çalışmayı, empati kurmayı, insan olduğu için değer vermeyi önemsiyorum. Hali, tavrı, hayata bakışı önemli benim için ister arkadaşım olsun, ister sevgilim. Sadece görsel olarak çok güzel birine aşık olamam mesela. Bunun yanında duygu dünyası, düşünce dünyası, huyu suyu filanda önemli benim için (gülüyor). Aşk konusunda ahkâm kesemem ama benim dünyamda sevgi kutsal bir duygu, temiz ve dürüst yaşanmalı. Bir de sanatla uğraşan insanların içinde hep çocuksu bir taraf var. O çocuktaki manevi duygular çok yüksek. Benimde böyle çocuksu bir yönüm var, ikinci bir kişilik gibi, o çocuk tarafımı ve manevi tarafımı muhafaza etmeye çalışıyorum, belki de o sözleri yazdıran o tarafımdır bilemiyorum.

can kapak yazisiz (digital icin RGB).jpg

Melihat Hanımla nasıl bir araya geldiniz?

Kenan Yılmaz: Biz Melihat Hanım ile 2016 yılında başka bir projede karşılaşmıştık. Ben Melihat Hanıma o zaman bu projeden hiç bahsetmemiştim. Üzerine çalışılan bu proje bitsin, zamanı geldiğinde konuyu kendisine açarım diye düşündüm. Bu arada onun disiplininden, işini yapış biçiminden ve profesyonelliğinden çok etkilenmiştim. Sanırım biraz da çekindim. Sonuçta koskoca Melihat Gülses ve kendimi tam olarak hazır hissetmek istedim. İki sene sonra kader bizi bir stüdyoda yeniden Melihat Hanım ile bir araya getirdi.

GENÇLERE DESTEK VERİLMELİ, PROJEYİ MEMNUNİYETLE KABUL ETTİM

Melihat Hanım siz şarkıyı ilk dinlediğinizde ne hissettiniz?

Melihat Gülses: Şarkıyı çok beğendim, duyguların sıcacık bir anlatımı vardı. Sözler örtüşmüş melodi ile ama alt yapılar yapılıp şarkı iyice ortaya çıktığında çok daha fazla heyecanlandım işin gerçeği.

Sizin seçici ve mükemmeliyetçi bir tavrınız olduğunu biliyoruz, projede yer almaya nasıl karar verdiniz. Kenan Yılmaz ile bir araya gelme sürecinizi bize anlatabilir misiniz?

Melihat Gülses: Biz çok ilginçtir ki Kenan ile Can isimli bir stüdyoda karşılaştık. Onlarında aynı stüdyoda bir çalışmaları vardı. Bana bu projeden bahsetti, düşündüklerini, arzularını söyledi. Kenan iyi bir eğitim almış, müzik adına güzel işlere imza atmak isteyen, hali ve tavrı ile de bunu ortaya koyan yetenekli biri. Gençlere destek verilmesini önemsiyorum, projeyi memnuniyetle kabul ettim.

MELİHAT GÜLSES BİR ÇINAR

İşinde profesyonel kişilerle çalışmanın öğretici yönleri vardır. O kişi doğru gözlemlendiğinde adeta bir hoca gibi tek bir söz dahi söylemeden hali, tavrı, çalışma tarzı ile karşısındaki kişiye rol model olabilir, ders verebilir ve katkı sağlayabilir, bir nevi hocalık yapabilir. Melihat Gülses gibi değerli bir usta ile çalıştın. Kendisinden sana neler kaldı?

Kenan Yılmaz: Melihat Gülses bir çınar ve ben o çınarın gölgesindeyim. Kendisinden ne öğrenebilirsem bunu bir kazanım olarak görüyorum. İşinde titiz, mükemmeliyetçi ve işine saygı ile yaklaşan, işine aşık bir insan. Kendisiyle ortak yönlerimiz olduğunu görüyorum, usta olarak gördüğünüz kişilerle ortak yönleriniz olduğunu fark etmek çok motive edici. Melihat Gülses benim için ustadır, hocadır ve çok değerlidir. Kendisiyle aynı projede bulunmak onur duyduğum ve sanat hayatım için manevi anlamda gurur verici bir olay. Hem sanatçı yönü hem de insani yönü ile adeta bir rehber, kendisi ile yolumun kesişmiş olmasına çok mutluyum.

CAN ŞARKISI.jpg

BU BİR BAYRAK YARIŞI

Melihat Gülses: Ne güzel ifade ettin Kenan, bir çınar dedin benim için, estağfurullah, hepimiz bir çınarın gölgesindeyiz ve o gölgelerden bu günlere geliyoruz. Eğer küçücük bir gölge verebiliyorsam ne mutlu bana. Çünkü bende Bekir Sıtkı Sezgin, Alâeddin Yavaşca, İnci Çayırlı, Meral Uğurlu gibi isimlerin hep gölgesinde oldum, onlarda benim için çok büyük çınarlar. Asıl çınar onlar. Bu bir bayrak yarışı diye düşünüyorum. Gençlere destek olmak, onların önünü açmak gerekiyor diye düşünüyorum. Bunu Kenan için değil genel anlamda söylüyorum.

Siz bir takım sosyal sorumluluk projeleri ile de gençlere destek veriyorsunuz diye biliyorum.

Melihat Gülses: Tabiki ve çok önemsiyorum sosyal sorumluluk projelerini. İstanbul’dan Atina’ya Türküler, Nar Çiçeği CD’lerinin birçoğu Türk Müziği Vakfına gidiyor. Bir de Miras isimli beş CD’lik çalışmanın tüm geliri Kale Seramikteki vakıf çocuklarına veriliyor. Bu çalışma rahmetli İbrahim Bodur’un büyük desteği ile yapıldı. Keşke tüm iş adamları ve sanayiciler onun kadar bu ülkenin kültürüne destek olabilse.

Kenan sende pek çok sosyal sorumluluk projesinde yer aldın. Bunlardan en önemlilerinden biri oldukça ses getiren “Doğa İçin Çal” isimli projeydi. “Mardin’in Sesleri” isimli bir projedede yer aldığını biliyorum. Bize biraz anlatabilir misin bu projeleri?

Doğa İçin Çal önemli bir projeydi ve dediğin gibi oldukça ses getirdi. Fırat Çavaş ile projede tanıştık ve arkadaş olduk. Ben Doğa İçin Çal projesinin 3. ve 7.’inde yer aldım. Bunun dışında farklı projelerdede üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. En son Mardin Müze Müdürlüğü ile belgesel niteliğinde bir projeyi hayata geçirdik. Mardin’de biliyorsun arkeolojik çalışmalar yapılıyor ve tâbiri câizse kazma vurulan yerden bir kültür fışkırıyor. Mardin Müze Müdürü çok duyarlı birisi, bize bir teklif getirdi, Mardin’in yerel sanatçılarını bir araya getirelim, hep birlikte eserleri seslendirelim, seslendirsinler, sen bu işin aranjörlüğünü ve yönetmenliği yap, bu işi Mardin’de kaydedelim, klibini çekelim diye bir teklifi oldu ve birlikte böyle bir çalışmayı yürüttük. Çokta içime sinen bir çalışma oldu, amacımızda orada var olan eserleri tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya duyurmak, kültürel zenginliğimizi göstermekti.

Son olarak sevenlerinize neler söylemek istersiniz?

Melihat Gülses: Sevenlerimize selamlarımızı, sevgimizi, saygımızı iletmek isterim. Kenan Yılmaz ile birlikte seslendirdiğimiz Can isimli şarkımızdan umarım keyif alırlar, biz son derece keyif alarak çalıştık. Herkese sanatla dolu, sağlıklı, huzurlu günler diliyorum.

Kenan Yılmaz: Melihat Hanım çok güzel dileklerde bulundu, bende bu güzel dileklere katılıyorum. Herkese sanat dolu, sağlıklı ama en önemlisi sevgi dolu günler diliyorum. Yaşamak için ama daha da iyi yaşamak için sevgi şart.
****
Melihat Gülses sevenleri dikkat!
Kendisinin 16 Mart tarihinde Cemal Reşit Rey konser salonunda “Gönül Köprüsü” isimli bir konseri olacak.
Kulağınızın pası silinsin mi istiyorsunuz?
Ruhunu beslemeye önem verenlerden misiniz?
Bir tatlı huzura ihtiyacınız mı var?
O halde “Gönül Köprüsü” sizleri bekliyor olacak, gidin ve kendinizi kaliteli müzikle ödüllendirin derim.

Can isimli şarkıyı dinleyin, dinlettirin ve paylaşın lütfen. Dinlendikçe, dem aldıkça daha da güzelleşen bir eser. Emeği geçen herkesi tebrik eder, Melihat Gülses ve Kenan Yılmaz’a bu keyifli söyleşi için teşekkür ederiz.

Sevgilerimle,

Özlem Ada

https://youtu.be/G_mKZd3Qmdw https://www.youtube.com/watch?v=cCaq_q9P4GA


YORUMLAR

Solve : *
20 ⁄ 10 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.