Neden öfkeleniyoruz, nasıl üstesinden geliriz, öfkeyi bastırmanın sonuçları…
Öfke, tehditlere karşı kendimizi korumamıza ya da savaşmamıza yardımcı olan duyguları uyandıran doğal bir tepkidir.
Ancak kişi sıklıkla ve yoğun olarak bu duyguyu yaşıyorsa onu öfkelendiren durumları fark ederek çözümlemelidir.
İnsan sinirlendiğinde neler yaşar?
İnsan öfkelendiğinde saldırgan davranışlar sergileyebilir, şiddet gösterebilir, bağırıp kızabilir. Sinirlendiren duruma tepki sözle, davranışla olduğu gibi pasif olarak kendini kapatma olarak da verilebilir. Dışarıya bir zararım yok diye düşünülüyorsa da sinirlenen insan kendisine zararını bir gözden geçirsin. Her halükarda öfke, insanı bedensel ve zihinsel olarak yıpratıcı bir etkiye sahiptir. Öfkelendiğinde vücutta neler olur? Kalp hızı ve kan basıncı artar, nefes düzensizleşir, tansiyon yükselir, öfke adrenalin salınımına yol açar, kaslar gerilir. Kapalı bir kapta basıncı yükselen bir gaz düşünün. Kabın basınca dayanamaz hale gelmesi, çatlaması gibi beden ve zihin de uzun vadede zarar görecektir.
Öfke nelerden kaynaklanır?
İçsel ya da dışsal nedenler öfkeyi tetikleyebilir. İş yerinde yaşadığınız bir durum, kavga, trafik sıkışıklığı, kazalar sinirlendirebilir. Bir yaşanmışlığı hatırlatan olay ve duygular eskisine bası yapabilir. Çocukken arkadaşları tarafından küçümsendiğini düşünen biri arkadaşının eleştirisine sert bir tepki gösterebilir. Çünkü onda eskiden yaşadığı ve rahatsız olduğu o duyguyu titretmiştir. Çocukken yaşanılan bir travma olabildiği gibi kişisel olarak içinde bulunduğunuz duygular; değersizlik, yetersizlik, eziklik, kıskançlık, korku, kaygı da öfkeyi ortaya çıkartabilir. Genellikle öfkeli insanlar, içinde duygusal ve incinmeye açıktırlar.
Çabuk sinirlenmenin bir sebebi, genetik veya fizyolojik olabilir. Bazı sağlık sorunları da insanı sinirli yapabiliyor: diabet, kansızlık, tiroid gibi. Öfke modelleyerek de öğrenilir. Büyüğünün sorunlar karşısında öfkelendiğini gören bir çocuk, bunun normal olduğunu düşünecek ve tepkilerini gördüğü şekilde gösterecektir. Sosyo kültürel faktörler de öfkeyi etkilemektedir.
Öfkeye Verilen Tepkiler
Öfkeliyken genelde yapılan 3 farklı tepki vardır: Bastırmak, ifade etmek, çözümleyerek dönüştürmeyi öğrenmek. Öfkeyi bastırmak, ki çoğu insan bunun doğru olduğunu düşünür. Sorundan kaçmak, ihtiyaçları görmezden gelmek, üzüldüğü halde hakkını söyleyememek, kendini düşünmeyerek başkalarını memnun etmeye çalışmak da öfkeyi bastırma çeşididir. İfade bulmayan öfke bastırıldığında kişiye içeride zarar verir; yüksek kan basıncına, depresyona, kansere kadar birçok hastalığa yol açabilir. İfade etmek: Saldırganca davranışlar, şikayetler, eleştiren alaycı ifadeler kullanma şeklinde yapılabildiği gibi kendini korumaya yönelik bir ifade olabilir. Kendini savunurken karşı tarafı incitmemek önemli. Öfkeyi çözümlemek; öfkeyi oluşturan duyguyu fark etmek: Yaşadığım bu olay veya karşımdakinin bu davranışı benim hangi duygumu tetikledi? (kaybetme korkum, yalnızlığım, kendimi zayıf hissettiğim, yok sayıldığım gibi duygularımı harekete geçirdi gibi.) Farkındalık aşamasıdır. Dönüştürmek ise; çalışmanın yapıldığı alan. Hangi duygular tetikleniyorsa o duygularla yüzleşmek ve onları dönüştürmek.
Öfkesine hakim olamadığı için çevresindekileri kırıyor ve bundan pişman oluyordu. “Sanki öfkelenirsem hakkımı alabilirmişim gibi geliyor” diyordu. Kendisini daha önce seanslardan tanıdığım için: “İçinizdeki çocuğu korumak için kullandığınız bir kalkan olabilir mi?” dedim. Gerçekten de seansta öfkenin kaynağına indiğimizde çocukken yaşadığı haksızlık hissettiği olaylar yaşamıştı. Hakkını korumak için sinirlenmesi gerektiğini düşünmekteydi. Regresyonla öfkenin kaynağına gittiğimiz olaylardan birinde 6 yaşlarındayken bir çocuğun şikayeti üzerine babasından azar işitmiş, buna çok içerlemişti. Şikayetçi çocuğa çok kızgındı, affedilecek bir yanı yok gibiydi. Olaya, çocuğa ve haksız yere azarlayan babasına karşı öfkesi duygusunu boşalttığımızda babasını anlayabildi ve o çocuğa karşı da bakış açısı değişti ardından olaydaki kişileri affederek hafifliği hissetti.
Küçükken onu yeteri kadar korumadığı, sevgisini hissedemediği için anne ve babasına kırgınlık, öfke hisleri yaşayanlar olabiliyor. Bu durumda da yine o çocuğun duygularını anlamak önemli. Bu duygular aşk gibi yoğun duyguların yaşandığı bir ilişkiyle ortaya çıkabildiği gibi iş hayatında da hortlayabiliyor. Çalıştığı insanların ona düşmanca davrandığını düşünerek kendini sürekli savunmada hisseden insanlar pek de az sayılmaz.
İçimde kalmasın diye her şeyi boşalttım tavrı doğru mudur?
İçinizde tutmak zarar verici ancak bunu başkalarını kırmanın bahanesi olarak kullanmak öfkeyi çözen bir yaklaşım değildir. Araştırmalara göre, öfkelenildiğinde sert ifadeler, şiddet, kızgınlık gibi boşaltmalar öfkeyi yükselttiği gibi durumu çözmeye de yarar sağlamaz. En sağlıklısı öfkeyi tetikleyen duyguları bulup onlar üzerinde çalışmaktır.
Öfke Duygunuz Üzerinde Çalışırken;
Öfkeyi sahiplenmeyim. Öfkeliyim demek yerine “bu olay beni sinirlendirdi çünkü … “diyerek öfkenizin gerçek sebebini anlayın.
Sonra bu duruma kızıp, sinirlenmenin size yarar sağlayıp sağlamadığına bakın. “İçinde bulunduğum bu duygunun bana bir faydası var mı?” (Burada alınması gereken cevap hayır olmalıdır, ancak evet cevabı çıkıyorsa yüzleşilmekten kaçınılan durumlar olabilir, bunları analiz edin. Değerinizin sağlığınızın kıymetinin farkında olmayabilirsiniz.)
“Bu öfkeyi serbest bırakıp özgür bir şekilde çözüm üretmek ister miydim?” diye sorun.
Ardından “Ne zaman?” cevap “Şimdi” olmalı.
Doğal haliniz sakin ve doğayla uyum içindedir. Kazağınızı yada kot pantolonunuzun suyunu sıkar gibi onu büzdüğünüzü hayal edin. Kazak ya da pantolonunuzu bu hale getirmek için enerji sarf etmeniz gerekir. Büzmeyi bırakınca rahatlarsınız. Zihninizi rahat tutmak da aynı şekildedir. Huzurlu hissettiğinizde olumsuz düşüncelerle canınızın sıkılmasına izin vermez ve en ufak şeylere öfkelenmezsiniz. Aslında gergin olmak için çaba harcarsınız rahat olmak için değil.
Kendilerini sinirli hissedenlerin hareket etmeleri, spor yapmaları iyi gelecektir. Herkesin üzerindeki birikmişlikleri atacağı farklı yollar olabilir. Topa vurmak, kum torbasını yumruklamak, nefes egzersizleri, dans, meditasyon, zikir, yürüyüş gibi ayrıca kişinin kendisinin de keşfedeceği birçok rahatlama yöntemi bulunabilir.
Geçmişin öfkelerini, kırgınlıklarını kalbimizde tuttukça kalbimiz katılaşır, coşkumuzu kaybederiz. Hemen herkes bir şekilde yara almıştır. Görmezden gelinen yaralar içeriden acıtmaya devam eder. Kendimizi anlamaya, anlatmaya ihtiyacımız var. Öfkeye, acıya, kırgınlığa tutunmak affetmekten kolay gibi gelir. Sanki affedersek kötülüğe karşı iyilik yapmışız gibi düşünürüz. Aslında bu kendimize yaptığımız bir iyiliktir. Yaralarımız bizi üzen kişiyi değil, kendimizi acıtır. Tabi ki, duygu boşalmadan affetmek kolay değil.
Duyguları serbest bırakmanın çeşitli yolları var: (Bireysel çalışmalarda zihinsel olarak o duyguları yaşadığınız zamanlara giderek bedendeki yerlerini de bularak boşaltıyoruz.) Duygu boşaltma yollarından biri de yazmaktır. İçinizde geçmişten bu yana gelen birikmişlikleriniz, kızgınlıklarınız, acılarınız, pişmanlıklarınız… ne varsa yazın. Ortaya çıkan duyguları kabul edin sonra bunlarla vedalaşın. Yırtın o kağıdı. Bu eylem zihninize artık o düşüncelerin etkisini yitirdiğini göstersin.
Gerçekte öfke duygusu yoğun olan kişilerin daha çok öfkelendiren kişi ve olaylarla karşılaşmaları tesadüf değil. Hangi duygudan yayın yapıyorsanız benzer frekanstaki durumları çekersiniz. Dışınızdakilerin değişmesini beklemek yerine kendinizi anlamak ve dönüştürmek daha hızlı sonuçlar verecektir. Kendisi değişenin bir insanın zaten çevresi de etkileşimle değişir. İnsan cennetini de cehennemini de düşünceleriyle kendi düşünceleriyle yaşar.