Nesli Akkol Los Angeles’tan bildiriyor: Türkiye’yi uzaktan tanımak
Güneşli bir California’dan Ekonomi Doktorunuz okuyucularına merhabalar.
Yaklaşık 15 senedir ikamet ettiğim ve California eyaletine bağlı olan Los Angeles şehri daha çok güneşi, plajları ve film sektörünün merkezi olması ile ünlü olsa da burada yaşadığım süre boyunca en çok hoşuma giden yönü – İspanyolcadan gelen ve “Melekler Şehri” manası taşıyan ismine yaraşır bir şekilde – nüfusunun çeşitliliği ve her kesimi kucaklayan yapısı oldu.
Bu anlamda Melekler Şehri “girişimci göçmenler” için de adeta bir cennet ve Türk kökenli bir göçmen olarak Los Angeles’ta yaşamı ve sosyal girişimcilik, medya, etkinlik yönetimi gibi değişik alanlardaki (çoğunlukla pozitif olan) deneyimlerimi sizlerle paylaşmak çok keyifli olacak.
Göçmenler demişken burada Türkiye’yi Türkiye’de yaşarken olduğundan daha iyi, daha doğrusu çok farklı yönleriyle tanıma fırsatı bulduğumu söyleyebilirim. Mesela, detaylı örnekler vermek gerekirse:
Seneler önce Loma Linda Universite Hastanesi’nin Onkoloji bölümünde görev yapan ve bir tanıdığımın röntgenlerine bakması için danıştığımız uzman profesörün “Dünyanın en üstün kanser teknolojileri Türkiye hastanelerinde, biz Amerikalı doktorlar Türkiye’ye konferanslara gidiyoruz öğrenmek için, buraya kadar zahmet etmenize gerek yoktu ama madem gelmişsiniz bakalım.” demesi…
Bir konser sonrası kısaca sohbet etme fırsatı bulduğumuz tanınmış bir Hollandalı DJ’in, “Türk seyircisinin enerjisini ve katılımını başka hiçbir ulusta bulamadım buna kendi ülkem de dahil; kendimi hem Batı’da hem Doğu’da buluyorum Türkiye’de, enfes bir his.” yorumunda bulunması…
Whitney Houston’a sağlık koşullarının öngördüğü tehlikelerden dolayı ameliyat yapmayı reddetmesi ile tanınan ve Beverly Hills’in en meşhur plastik cerrahlarından biri olan doktorun “Türk cerrahların el becerisinin yeryüzünde benzeri yok.” diyerek Avrupa kökenli birçok doktorun da bulunduğu bir ortamda cerrahlarımızı övmesi – ve benim havalara uçmam…
Meksikalı bir tanıdığımın “Bu fiyatı ve uzmanlığı başka bir yerde bulamadık, Meksika’daki tüm tanıdıklarıma da sürekli tavsiye ediyorum.” yorumu ve ailece her sene diş ameliyatları için İstanbul’a uçmaları …
Venezuela kökenli kuaförümün Hillary Clinton ve George Bush’un eşi dahil olmak üzere Washington’daki politikacıların ağırlıklı olarak Türk kuaförleri talep ettiklerini ve isin sırlarını öğrenmek için kendisinin de Türk kuaförlerden eğitim almak istediğini belirtmesi…
Yakın kız arkadaşım Caroline’nin “Sen bir Türk olarak hem Filistin’in yasam biçimini anlıyorsun hem de Almanya’nın, ben ise bir Fransız olarak maalesef sadece Bati odaklıyım ve bu avantaja sahip değilim, bir yönetici olarak ne kadar şanslısın.” şeklinde ifade ettiği düşüncesi…
Amerikalı bir is arkadaşımın senelerdir unutamadığım yorumu: “Paris’in cafelerini, Hawaii’nin denizini, Hindistan’ın baharat pazarlarını, Yunanistan’ın antik kentlerini, İsrail’in gece hayatını çok severim, bütün bunların hepsini birleştiren tek ülke Türkiye, eşim de ben de artık yazları başka ülkeye gitmeye gerek duymuyoruz.”…
Bunlar aklıma gelenlerden sadece birkaç tanesi. Tabi ki olumsuz deneyimlerim de oldu ama olumlu deneyimler genel anlamda ağır bastı ve ülkemizin aslında çok değişik alanlarda başarılı olduğunu; çeşitliliklerin, farklılıkların bizi ne kadar da güçlü kıldığını ve diğer ülkelerden belirgin bir şekilde ayırt ettiğini anlamama vesile oldu.
Amerikalıların meşhur bir benzetmesi var, insanların ormanın içinde iken sadece ağaçları yakından görebildiklerini ama ormanın tümünü göremediklerini, ormana bir de uzaktan bakmak gerektiğini söylüyorlar. Sanırım bu Türkiye için de geçerli, ülkenin içerisindeyken ağırlıkla yakınımızdakileri görebiliyoruz – ülkenin bütününden ziyade.
Bu anlamda Ekonomi Doktorunuz ile gerçekleştireceğimiz ortaklaşa projelerle, çeşitli röportajlarla, yazılarla ve videolarla Los Angeles’ta yasamı ve gözlemlerimizi sizlerle paylaşacağız ve her iki ormana da hem uzaktan hem de yakından bakmayı deneyeceğiz.
Bu yazıyı okurken her nerede iseniz sizin de “ormanınıza” değişik perspektiflerden bakabilmeniz dileğiyle ve yeni yazılarımızda buluşuncaya dek okyanusun ötesinden sevgilerimle,
Nesli Akkol