Unutulmaz yıl 2021

Tam yaz geldi tatiller, sevinçler, neşeler, güzel enerjiler bizleri bulacak derken; ilginç bir dönemden geçen dünya bize unutulmaz bir 2021 yılını bırakıyor.

Ben de herkes gibi durumdan nasibini alanlardanım sanırım. Tam yazacağım derken anında yeni bir konu daha çıkıyor yaşananların üzerine. Üzüntümün yerini hüzün kaplayınca yazabilme cesaretini gösterebildim.

Bir yandan Corona gibi virüs ile baş etmeye çalışırken dünya; diğer yandan dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan doğal afetler, ekonomik süreçler, diğer ülkelerde yaşanan savaşlar ve beraberinde getirdiği tehditler gibi gözle görünen ve hatta yaşanılan hayatların yanı sıra buna eşlik eden sevdiklerinden uzakta kalma, içsel üzüntü, bir arayış gibi kişisel süreçler de bir hayli insan hayatının ve psikolojisinin yorulduğunu görüyorum.

Tek bir konu üzerine yazmak yerine, genel ve bütünleyici bir yazı yazmak istedim.

Dünya nereye gidiyor? Belki de bu soruyu bütünden teke indirgersek, ‘ben nereye gidiyorum?’ olabilir.

Benlik kavramı! Bu kavram üzerine yazılabilecek çok şey var. Geçmişten günümüze gelen ve şu an da bu kavram üzerine çalışmalar yapmış olan saygıdeğer düşünürlerin, bilim insanlarının, dil bilimcilerinin ve diğer saygıdeğer yazarların kitaplarını, makalelerini, araştırmalarını, fikirlerini ya da tezlerini okumanızı tavsiye ederim.

Gidişat konusunda ne yapabilirim? Çoğu şeyi sihirli değnek varmışcasına değiştirmemiz elbette mümkün değil. Mümkün olan kişinin bireysel olarak en küçük detaydan en büyük detaya kadar kendi farkındalığını oluşturup, kendini bilinçlendirerek, dayatma yapmaksızın çevresine faydalı olabilecek girişimlerde bulunabilmesi olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bu süreçte benlik kavramının psikolojik, psikiyatrik, felsefik, nörolojik ve bilimsel yanları hakkında bilgiler edinmiş olmanız size fayda sağlayacaktır. Aslında kendi kendinizi eğitmekle memnun olmadığınız bir olayın gidişatının değişiminde küçük ya da büyük bir etki olacaktır elbet.

Tek bir konu üzerinde örnek vermek gerekirse, Ağustosun yakıcı sıcakları sonucu oluşan orman yangınlarını ele alabiliriz. Doğa olaylarını engelleyemeyiz, fakat onunla uyum içinde minimal hasarla uzlaşmaya çalışabiliriz. Bunun için öncelikle kendi duyarlılığınızı, farkındalığınızı ve bilginizi ortaya koyabilir, gerek davranışsal gerekse düşünsel olarak kendi eğitiminizi paylaşabilir ve geliştirebilirsiniz. Bir Networking gibi düşünebiliriz bu durumu. Zamanınızı, dışarıdan birilerinin sizi eğitmesini beklemek yerine sizler bu konuda bir adım atabilir, ve belirli konularda değişimi sağlayabilirsiniz, yani sağlayabiliriz. Doğayı, çevreyi ve hatta kendi yatağımızı bile temiz tutmayı, olası bilinen tehlikeleri minimale indirmeyi ve zincirleme olarak yeni oluşan tehlikelere karşı önlemler üretebilmeyi görsel ya da düşünsel olarak nesillere aktarmak yavaş fakat etkili bir süreç olacaktır. Belki de bırakabileceğiniz en değerli hazine bu bile olabilir.

Diğer bir örnek olarak dünyayı yoran virüs Corona olacak. Derecesini belirleyeceğiniz ufak kavramlar var. Mesela temiz olmak, düzenli olmak, dikkat etmek, maske takmak ve saygı duymak ve aşı olmak gibi. Dijital ortamın gelişmesiyle sosyal medya ve medyadan edinilen bilgilerin doğru ya da yanlış olup olmadığını araştırabilecek, gerekirse bizzat deneyimleyebilecek ortamlarımız mevcut. Tek yapmanız gereken takıntı haline getirmeden durumu, sağlıklı düşünce yapısı ve geniş bakış açısı ile araştırıp öğrenmek olacaktır. Bizler doğaya uyum sağlayarak yaşayabiliriz düşüncesi ile adım attığınızda, aşı konusunda olduğu gibi, oluşturulan asılsız teorilere yönelik endişelerinizin gideceğine inanıyorum. Bu konuda da kendi kendinizi eğitmek, bir başkasının araştırdığı konuyu ve sonuç olarak anlam çıkardığı düşünceleri süzgeçten geçirmeden kabul etmeye müsait olan insan zihnini tembellikten çıkarmak, ‘ben ne yapabilirim’ sorusuna en sade cevap olacaktır.

Kısaca eğitim şart! Fakat sadece okullarda değil, sadece bilinçli ve eğitimli ebeveyn olmakla da değil. Aynı zamanda bir abla, abi, işveren, yazar, sokakta yürüyen biri olarak da eğitim alabilir ve eğitim verebiliriz. Ve istersek içine biraz daha ruh katarak daha tad alınası duruma çevirebiliriz. Toplumu, çocuklarımızı, gençlerimizi umutsuz ve kötü senaryolara hazılamaktansa, olası olumsuz veya kötü senaryoları göz önünde bulundurarak korku odaklı değil daha umut verici, daha cesaretlendirici ve üretken fikirler üretmeye ve işler yapmaya yönlendirmek daha doğru bir yönelim olacaktır. Burada demek istediğim sadece pozitife odaklanmak değil, negatifi de düşünerek olası durumda alınması gereken önlemler alınarak pozitife yönelip yürümektir.

2021 yılı korkuların yoğun olarak ekildiği bir yıl. Umarım benliklerimizi geliştirebilir, yeterli kıvama getirebilir ve bu korku yılına umut tohumları ekmeyi başarabiliriz. Sadece şikayetlenme ile bir şeylerin çözülmediği, devrim türlerinin değiştiği bir dönemde yaşıyoruz sanırım. Bu sebeple sorunu, sorunun kaynağını bilmeli ve incelemeli, bunun için olası en yakın çözümden başlanmalı. Benim nihai kendi düşüncem ise her zaman olduğu gibi; ‘benlik’ ini genişlet, geliştir ve eğit.

Bu dünya bizim dünyamız ve onu en iyi hale getirecek, yaşanılası kılacak ortamı yaratabilecek olanlar da bizleriz.Benliğinizi eğitip sevgi ile bütünleştirdiğinizde, birçok şeyin göreceli olarak  küçük ya da büyük oranda değişmeye başladığını fark edeceksiniz.

Hayal etsenize; düzenli, derli toplu, doğa ile uyumlu, huzurlu bir hayatın içinde olduğunuzu. Hayal kurmak bile bir başlangıç.

Dünya hayallerinin olduğu yönde seninle beraber gidiyor.